- 512 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
Kendim ile fısıldaşmalar
"Kendimle savaştayım. Eğer kaybedersem. KAZANACAĞIM"
İnsan kendi ile savaşır mı dedim ilk duyduğumda. Kendin ile savaşmak. Hiç düşünmemiştim bir savaşın kendin ile olacağını. Benim bildiğim ve dilinden anladığım tek savaş karşındaki ile idi. Asıl savaşın içinde bir yerlerde kendin ile olanı daha ağır olur diye okuduğum bir yazıda durup o kadar düşünmüştüm. Hem kendimle savaşacak hem de ağır olacaktı. Ne kadar da garip gelmişti o zamanlar. İçimde ne istediğini bilmeyen bir BEN ile mağduru oynayıp hayatındaki insanları suçlayan diğer BEN. Nasıl bir cenderede olduğumu fark edebilmenin bedeli taşımakta zorlanacak kadar külfetli oldu. Sonradan anladım ki ağır olan bedellermiş, insanı düştüğü çukurdan çıkaran. Kendini bulmasına neden olan. Kendinde ve karşında bulunan aynayı fark ettiren. Ömür bir o kadar kısa iken kendini bulmak ne kadar da uzun. O uzun yolun yorgunluğu daha da uzun. Bittim tükendim derken diline doladığı sözcüklerle bedelini daha da ağırlaştıran bir BEN.
Bir rüya görmüştüm halimi anlatan ama benim bir türlü anlayamadığım, şimdi ise düşünüp de anlayayım derken yine uyayakaldığım...
Derin mi derin uyuyor iken düşümün ortasına düştü rüya sandığım. Yada çok ama çok gerçekti ben rüya olarak algılamak istedim. Öyle bam diye birden ve her yeri alt üst eder gibi değil de her saniyesi ile ağır aksak, nereye düşeceğini bilen ve dağıtması gereken yeri inceden acıtarak gelen. Dağıldım. Her parçam ayrı bir yere savrulurken ruhumu vuran şarampoller öyle birden vurup çıkıp gitmediler beynimden. Nereye gideceklerini, nereyi nasıl dağıtacaklarını bilen işinin ehli parçalardı.
Dağılırken an be an ben, yaralarını bulamayan ellerimle ancak yüzümü kapatabilmiştim. Delik deşik olmayan tek yer yüzümdü.
Beklenmedik bir zamanda düşümü paramparça eden rüya bittiğinde, ellerimi yüzümden çekmek epey bir zaman aldı. Ruhum batan her parçayı öyle derinden hissetmişti ki gözlerimin önünde parçalanana bakmak istemedi.
Ayakta durmakta zorlandığı her halinden belli olan bedenim ile boğazıma düğümlenen tek bir kelime olduğu yerde kalmak istercesine direniyordu. Direndiğim kendime diyemiyordum bu bir ... bu bir ... bu bir SAVAŞ .
Kısa olan ama bana uzun gelen ömrüm boyunca bu savaşı başkaları ile verdiğimi düşünmüş, kendimi de hep mağdur tarafa yakıştırmışken yüzüme tokat gibi çarpan bu gerçeklik öyle kolaylıkla benden çekip gidebilir miydi?
YORUMLAR
Tüm hayatın içinde milyarlarca oyuncu var lakin, tek başrol oyuncusu sensin...
Herşey sen var olduğun için var, baktığın yer senin için, dokunduğun, kokladığın, sevdiğin herşey...
Kızdığın, küstüğün, kavgaya tutuştuğun hatta nefret ettiğin her nesne, her cisim, her isim...
Peki ama, önemsediğimiz kadarsa hayat, yani bize ait hangi duygu varsa, alıp getiriyorsa önümüze, yok saydığımızda yok oluyorsa zihnimizde var kıldığımız her dert, her taşa, her telaş... Ve illa ki dışardaki manzara ise bu? İçimizin içindeki, dehlizlerindeki o dünya neresi?
Yaşam hayat demek değildir, yaşam ölümü de içine alan ve zamanla sınırlanan bir süreçten ibaret..
Oysa hayat, bu ikisini de içine alan bir sonsuzluk..
Yaşamak geçip giden şeylerden ibaretse, içimizde kalan, geçmeyen, sınırı olmayan o sonsuzluğun sırrı ne?
Dedirtti bu yazı işte...
Geldiği gibi..
Sağlıcakla...
Koyu Mavi
Güçlü bir kalemin yazıma olan yorumu onur verdi.
Saygım ve teşekkürlerimle
Erdem öz eleştiri ile başlar insanda .!
Hayat sermayesini tüketirken biz İnsanlar bir çok badirelerden geçeriz.
Darbeler savurur
Hedefler sapar
Niyetler gün olur bilinenden başka çıkar.
Oysa ki gözü görmez gönlü kör sarhoşlara dönüşürüz
Tanıdığımızı sandığımız İnsanlar karşısında.
Sayfalarının boş olduğu defterleri doldururuz hayat tecrübemizle
Bazen acı bazen tatlı notlar düşeriz beyaz sayfalara.
Tüm olumsuzluklara rağmen gönül aynamızla yüzleşmek
Keşkeleri
Olanları
Olmayanları bir kenara bırakmak
Mevcudiyetini kabullenip kendimizle barışık kalmak
Zararın neresinden olursa dönüp kara geçmek
Dökülenleri toparlayıp dirayetli olmak
Bizi İnsan yapan değerlere sahip çıkmak
Yürüdüğümüz yolu aydınlatan umuda sarılmak
Güzelleştirir hayatı ve İnsanı
Kaleminize sağlık olsun
Koyu Mavi
Tanıdığımızı sandığımız İnsanlar karşısında.
Bu iki cümle hem tanıdık hem yabancı geldi benliğime. Tanıdığımızı sandığımız kendimiz isek karşıdaki kimdi? Kör olmak yada olabilmek bazen kendi seçimimiz değil miydi?
Anlamı derin yorumunuz beynimi soruların hedefi haline getirdi. Bazen bir kelime neler anlatır kalbine den yola çıkarak neler geçti benliğimden...
Çok güzeldi ... Saygı ile
İçsel yolculuk sonrası yeni bir başlangıç muhakkaktır .
Güzeldi.
Saygı ile...
Koyu Mavi
Anlamlı yorum için teşekkür ederim
Saygım ile