- 771 Okunma
- 4 Yorum
- 8 Beğeni
FİNCANCI KATIRLARINI ÜRKÜTEN ŞAİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Umutla, öfkeyle beslenen güneş ülkesinin çocuklarından biri Rıfat Ilgaz. Güneşi konuklara bırakmış. Geleceğin harcını özleştiren bir sabır...Bir tuğla, bir tuğla daha...Avuçlarından birinde kum diğerinde kireç. Bir çetin ceviz. Şair, yazar, öğretmen...
Girdiği çıktığı yerler tanığı. Kapısını çalanlar gece yarılarında...Okunan kararlar yüzüne karşı...
Tükenen kurşun kalemler...’’Benden geçti’’diyen, kolunu iki yana açmış ’’korkuluk ’’aydınlar...Ve kanat uçları çelik yeşili, kurşun buğusu güvercinler...Hepsi Rıfat Ilgaz’ın tanığı
Ilgaz’a şöyle seslenmişti Can Yücel:
’’Anadolu’nun yüce bir dağısın...Eteklerinde kitaplar.’’
Cide’de başlıyor Ilgaz’ın yaşamı.. Altı kardeş. Dördü ölü. Düz bir çizgi halinde gelişmeyen bir yaşam. İnişli, çıkışlı, zikzaklı. Diyalektiğe uygun!. Sıtmalı bir çocukluk. ilk gençlikte de tüberküloz! Okul, hapisane, zincir, , karartma geceleri, yasaklamalar derken...Bizim de bir çift sözümüz vardı...Nar çiçeği, gül dalı üstüne...Dudaklarımızda kaldı...Göremedik sıkıntısız yaşandığını...Rahatın şiirini yazamadık.’’
Bir kurum Rıfat Ilgaz, ’’40 kuşağı’yla anılan...
Rıfat Ilgaz şiirinde iki dönemden ve iki vurgudan söz edilir. İlk dönem, 1939’a kadar yazılanları içine alıyor. Eleştirmenler Ilgaz’ın bu döneminin Ahmet Hamdi’ye yakın, Nazım Hikmet’e uzak olduğu konusunda birleşiyorlar. Daha çok bireysel duyarlılıklara bağlı şiirler. Daha sonra şairin dünya görüşü, sanat anlayışı bir değişme göstermiş ’’insanilik’’in yanında ’’toplumsallık’’ da kendini oldukça güçlü bir biçimde göstermiştir.
Şiiri bir bütün olarak kurmanın peşindedir Ilgaz. İnsanla ilgili ve de toplumsal bir şiir. Estetik kanunlarıyla da uyum içinde.
Hababam Sınıfı’ndan önce Sınıf’ın yazarı! Sınıf nedeniyle başına gelmedik kalmadı. Hababam Sınıfı nedeniyle de...Kırk mahkumun sürüklediği zincire, bir liseli talebeyle vuruldu bilekleri. Ortadaki tek suç, hür insanlar gibi konuşmak! Kitaplar suç ortağı.
Ve sürekli ’’değişen’’ aslında hiç değişmeyen bir grup aydına, gazeteciye, yayıncıya bir yergi Sultanahmet Cezaevi’nden:
’’Çeyrek saat uzaktasın çok değil...O meşhur Babıali’den...Tek satır yok sayfalarda...Bu zincirleme tutsaklık üzerine.’’ Kapandı yüzümüze dergi kapakları...Bir varmış bir yokmuş olduk sağlığımızda.’demektedir Ilgaz.
Çoğu okur, Rıfat Ilgaz’ı Hababam Sınıfı dolayısıyla tanır. Mizah kitaplarından. Oysa her fırsatta romancılığından çok şair kimliğinin altını çizer Ilgaz. Kendisinin bu ’’tercih’’i karşısında bir başka ’’tercih’’ dikilmiştir sanki. Düzen, şiirleri saklamak, geriye itmek için çok çalıştı. Sınıf’ın üzerindeki toplama kararı 1944’ten bu yana’’resmen’’ kaldırılmamıştır.
Yaşamı anlatan romanlar, öyküler yazdı Rıfat Ilgaz. Ve yaşama yönelik iştahı artıracak şiirler.
Şöyle seslendi:
’’Ben ölmedim
Beni öldürmediler de
Yaşıyorum, yaşıyorum işte’’ Devam etti...
Şiir o yosmanın boyuna
Gazete...gelen gidene başyazı
Ara ki bulasın sayfalarda
Şair Rıfat Ilgaz’ı
Düştükse itibardan
Ölmedik ya, yaşıyoruz be
Heeey fincancı katırları!’’
Bu şiiri 1948 yılında 37 yaşındayken yazmış Ilgaz. Şimdi ölümünden sonra da fincancı katırlarına seslenmeye ve ürkütmeye devam ediyor.
YORUMLAR
Millet olarak değerlerimize sahip çıkan yapımız yok. Yabancılara karşı özenti içerisindeyiz. Daha çok dış yazarların romanlarını okuyoruz. Kendime de öz eleştiridir.
Orta okul Edebiyat öğretmenimden sonra inanın bende adını unutmuştum. Kitapçılara gittiğimde ilk işim kitabını almak olacak.
Güne düşen yazınızı tebrik ederim.
Saygılarımla.