- 502 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
ÖĞRETMENLER ODASINDAN FISILTILAR-5
Bizi Güldürün Gelecek Nesiller de Bizimle Gülsün.
EĞİTEMİYORUZZZZ, eğitiyor-MUŞ gibi yapıyoruz. Bunu da biliyoruz. ÇÖZEMİYORUZZZZ, çözüyor-MUŞ gibi yapıyoruz. yine de Peki ne yapıyoruz?
1.Çok güzel derse giriyoruz.
2.Çok güzel konu anlatıyoruz.
Kime?
Ama umut veriyor muyuz? Veremiyoruz çünkü umudumuz yok. Hayal kurduruyor muyuz? Hayır, çünkü hayallerimiz yok. Geleceğe dair plan yaptırıyor muyuz? Sizce… Çünkü yarını bile kestiremiyoruz.
Gerçeklerle yalanlar arasında kalın çizgiler yokmuş meğer.
Mutlu mu giriyoruz derslere? Hayır, mutluy-MUŞ gibi yapıyoruz.
Gülmüyoruz; gülümsemekle yetiniyoruz. Gülüyor-MUŞ gibi yapıyoruz. Az kaldı sanırım onu da unutursak hiç şaşmayalım. Oysa yaptığımız işle ilgili ne güzel sloganlarımız var,
“Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”
“Öğretmen doğan güneşe benzer. Etrafını aydınlatarak karanlıklara meydan okur.”
“Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.”
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”
“7 Ayrı ülkeden 77 çeşit arı gelse 777 çiçeğe konsa hiçbiri sizin kadar olmaz öğretmenim.”
Ağlamak istiyorum. Parçalanan vicdanım sessiz çığlığıyla veryansın ediyor. Ve de, ve de unuttuğumu sandınız değil mi? 2023 vizyonumuz. Nokta, nokta, nokta… Kim tutar bizi. Sloganlarımız bizi ayakta tutuyor. Allah razı olsun. O da olmasa hepten yılmışız.
Çoğumuz farkında olmasak da televizyon kanallarımız, gazetecilerimiz bize uçtuğumuzu hatırlatıp moral vermeyi başarıyorlar. Sorun tamamen psikolojik. Öncelik her zaman göz doktorunda sanırım görmüyoruz çünkü. Ardından kulak burun boğazda, duymuyoruz, sonunda da nöroloji, anlamıyoruz. Sıranın sonu psikologa kadar gider.
Öğretmenler odasında öyle ketum arkadaşlar var ki imrenmemek elde değil. Ser verip sır vermiyorlar. Bizim göremediğimizi görüyor, duyamadığımızı duyuyor, anlamadığımızı anlıyorlar. Helal olsun. Bize anlatın diye yalvarsak da olmuyor. Bu sırrı vermiyorlar. Hallerinden memnun olup da olmamış gibi davranmayı biliyorlar bazen. Accık bizi anlamış gibi yapıp kayboluyorlar. Mutluluğun sırrı çalışmakta, başarmakta olmadığını anladık da neyde olduğunu bulamadık.
Yoksa sadece ama sadece ders saatini doldurmakla mı meşgulüz. Peki, “Nedennnn!” diye kocaman kocaman sormuyoruz aramızdaki sohbetlerde. Tabiî ki soruyoruz.
Gel gör ki bu yazımda bahsetmeyeyim dedimse de öğretmenler odasına Müdür Bey geldi. İki gözümün çiçeğinin elinde iki poşet. Koşup almaya yeltenen iki yiğit öğretmen.
Masaya yayıldı iki kitap biri İtalyan yazar Carlo Collodi’nin yazdığı “Pinokyo”, diğeri İspanyol romancı Miguel de Cervantes’in romanı “Don Kişot” sınıfa hangisiyle girmek istersin diye sorar gibiydi.
Ah! Marangoz Gepetto, Pinokyo’nun her yalanında burnu uzuyor. Biliyorum burnum uzamayacak. “Don Kişot” mu yoksa “Pinokyo” mu? Hangisiyle girsem diye düşünürken, müdürümün iki gözümün nurunun, tok, cenkvari sözleri kulağımızda çınladı. “Siz öğretmensiniz aslansınız, yiğitsiniz, kim tutar sizi naraları yükseldi. Gözlerim açıldı. Yumruğumu sıkıp havaya kaldırdım. Her ikisini de alıp gidesim geldi sınıfa.
Aslında memlekette hiçbir sorunumuz yoktur. Her şey güllük gülistanlık. Mars şuracıkta, her mahalleye neredeyse üniversite açmaya yakınız. Az kaldı, accık kaldı.
Pembe umutlar yeşertip, gelecek hayalleri anlatamayacak mıyım sandınız? Nasılsa Pinokyo değilim, olmayacağım. Yoksa gerçek düşman yel değirmenleri mi?
Neredesiniz eğitim fakültelerinin Don Kişotları, bizler Sanço Pançoya dönüşmeden yetişin imdadımıza. Bulduysanız tabii ki kelinize ilaç.
Hiç iki roman arasına sıkışabileceğim aklıma gelmezdi. Başka seçeneğiniz yok diyor amirim, canım ciğerim. Bu devir de ya “Don Kişot” ya da “Pinokyo” olacaksınız, burnu uzamayan cinsinden ama. Çocuklar da veliler de buna alışacak. Ta ki Alaaddin’in Sihirli Lambası’ndan cin çıkana kadar.
Mesut AKÇA
23/03/2022
YORUMLAR
Olur mu Mesut Bey öğretmenim, amma da yaptınız ha! Bu ülkede nasıl ki, pazarlarda her çeşit sebze var, meyve varsa ülkemizde de o kadar okul çeşidi var. Ortaokul, imam-hatip okulu, Anadolu Lisesi, Fen lisesi ve kaç çeşitte öğretmen var. anımsayalum, kadrolu öğretmen, yeter mi yetömez, ücretli öğretmen ve yetmedi sözleşmeli ööğretmen... var mı batıda bu kadar çeşitli öğretmen! Az kalsın unutuyordum. Devlet okullarını beğenmeden o zaman özel okullar var çokça. Ve özel okullarımızda 300 bin öğretmen çalıştırılıyor.
O bakımdan bu kadar çeşitli okul, bu kadar çok öğretmen türü yok başka ülkelerde. Az bekleyin yakında sarıklı öğretmenler de olacak.
Ya Mesut öğretmenim durum bu dersem aynılıyor muyum? Yazınıza katkı sunabildiysem ne mutlu bana.
Emekli öğretmen iseniz kutlarım, çalışan bir öğretmenseniz daha da kutlarım yazınız hoştu.
Emeğe ve sanata saygımla esen kalın.
MESUT AKÇA
Akça Hocam!
Öğretmenler odasından duyulan,
"“Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”
“Öğretmen doğan güneşe benzer. Etrafını aydınlatarak karanlıklara meydan okur.”
“Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.”
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”
“7 Ayrı ülkeden 77 çeşit arı gelse 777 çiçeğe konsa hiçbiri sizin kadar olmaz öğretmenim.” fısıltılar bunlarsa; işler yolunda demektir.
"Güneş ufuktan şimdi doğar" Gençlik Marşını yüksek sesle okuyacağımız günler yakın sayılır.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin! Dediğimiz gün, Donkişot yel değirmeni hikayesi son bulacak, Pinokyo'nun burnu uzamayacak, Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar olacaktır" öngörüsü vücut bulacaktır.
Umarım fısıltılar içten fısıltılardır.
Sevgilerimle.