- 273 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
CEPHE GERİSİNDEN..*'
CEPHE GERİSİNDEN...*’
"Bir yıllık refah istiyorsan, tahıl yetiştir. On yıllık refah istiyorsan, ağaç yetiştir. Yüz yıllık refah istiyorsan insan yetiştir." diyordu dünyanın uzak doğusunda mukim bilge kişiler.
II. Dünya Savaşı’nda harabeye dönen ülkelerden biri olan Japonya yaralarını sarmaya çalışıyordu. Müttefik güçlerin yürüttüğü hava harekatı kapsamında şehirlerin çoğu ağır bombardıman altında harabeye dönmüş, endüstriyel üretim tesisleri neredeyse yok edilmişti. Dışarıdan bakıldığında ülke can çekişiyordu; öldü ölecekti...
İşte bu zor günlerden birindeydi; Hiroshi, kendine ait aracıyla yol alıyordu. Komşu ülke sınırında yakıtı bitti. En yakın istasyon 2 km ötesindeydi ama diğer diğer ülkeye aitti.
Hiroshi, aracını kenara çekip kapısını kilitledi. Elinde boş bidonuyla gerisin geriye döndü, çook uzağında kalan ama kendi ülkesinin olan benzin istasyonuna doğru hızlı ve kararlı adımlarla yürüdü...
Japon kralı, cumhurbaşkanlığı döneminde Turgut Özal’ı ziyaret etti.
Özal, İstanbul’u, Çanakkale’yi gezdirdi ona. Kral, Özal’a "Çocuklarınız, gençleriniz, yeni nesilleriniz çok şanslı. Tabyalarınız var, Çanakkle Şehitliğiniz var. Çocuklarınıza anlatabileceğiniz, gösterebileceğiniz, övünebileceğiniz, canınız pahasına mücadelesini verdiğiniz şanlı geçmişiniz var. Bu sizi büyük millet, güçlü millet yapar ancak bu şansınızı yeterince kullanmıyorsunuz." demişti.
Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarıyla yerle bir edilen Japonya, bugün dünyanın sayılı güçlü ve müreffeh ülkelerinden biri.
Almanya...Demografik yapı bakımından kendimize en çok benzetebileceğimiz, bir çok yönden kendimizi kıyas edebileceğimiz Orta/Batı Avrupa ülkesi Almanya... İki büyük dünya savaşında da ağır darbe aldı. Bugünkü konumu ortada. Bir başarısı varsa mesleki eğitim altyapısına, disipline ve çalışma azmine borçlu.
Çanakkale cephesine en son gönderilen kitleler, eğitimliler. Tabipler, tıbbiyeliler, hendeseliler, hafızlar, talebeler, müderrisler silah altına alınan en son kıtaydı. Neden? Çünkü devletin eğitimli insanlara ihtiyacı vardı. Cephede kazanılan zaferler ülke sathında iktisadi, içtimai zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamazdı çünkü.
Finlandiya, yıllarca İsveç ve Rusya arasında ezilen, bataklık, küçük bir ülkeydi. Halkının eğitimle topyekûn uyanışı sayesinde bugün bataklıkta zambaklar açan, model alınan, parmakla gösterilen bir ülke haline geldi.
Çanakkale’de göğüsler siper edildi, sınırlar geçilmedi. Bugün aynı gayret beyinler için de istenilmektedir. Gider kalemleri içerisinde yıllardır en büyük payı eğitim almaktadır. Eğitime yatırım zaruridir çünkü. Yüz yıllık değil; bu topraklarda bin yıllık refah istiyoruz çünkü.
Yük büyük. Ülke büyük.
Eğitime erişimi gerçekleştirilmeyen vatan evladı neredeyse yok bugün için. Geniş ulaşım ağıyla birbirine bağlanan her köşe bucakta çocuklarımız, gençlerimiz, insanımız eğitim görüyor; eğitime erişebiliyor. Ülkenin zorlu kuruluş şartlarının çok ötesindeyiz artık. Ha atılması gereken adımlar, tamamlanması gereken işler, müdahale edilmesi gereken noktalar bitti mi, elbette hayır. Mesele, taş üstüne taş koyma meselesidir...
Çanakkale cephesinde ateş altında olan ceddin günlük kumanya listesine göz gezdirsin torunları, göreceklerdir ki her öğün için buğday çorbasından başka bir şey yok.
Üzerinden geçen yüz yıl sonra dönüp şimdi şunu söyleme hakkını kendimizde görelim haydi:
Bu topraklarda nefes alan her insanın vatana, ecdadına minnet borcu var...
Zor bir coğrafyada nefes aldığımızın bilinciyle üzerinde yaşadığımız bu toprakların yalnızca eğitimli insana değil; mesleği, işi ne olursa olsun eğitimli insanın milletine faydalı olanına ihtiyacı var.
Karnı hiç zaman tam olarak doymayabilir; ama bu ülke insanı, vatanı olduğu için her zaman zengindir.
Fuat Oskay
YORUMLAR
Bakir topraklara Şanlı Bayrağı dikmeyi bilmek kadar, gölgesini mümbit hale getirmek te önemli. Saygılarımla