- 399 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tutarsızlık
TUTARSIZLIK
Sevgili dostum,
Kısaca “özü ve sözü bir olmamak” olarak algıladığımız Tutarsızlık toplumumuzda çok bahsedilmeyen kavram. Çünkü toplumumuzda tutarsızlıklar çok ve insanlarımız davranışlarının tutarsız olduğunu kabul etmezler. İnsanları aldatmak ve baştan savmak için çok kolay söz verirler ama sonrasında sözü hemen unuturlar. Çok zaman da “unuttum” numarasına yatmak işlerine gelir. Ama kendine verilen sözleri unutmayan insanımız, zamanı gelince söz verip de yapmayanı unutmaz asla. Bunlardan biri de benim bilirsin. Çünkü verilen söz asla unutulmamalı ya da gerçekten unuttuğumuza söz verdiğimiz muhatabımız inanmalı.
Sevgili dostum,
Verilen sözlerin büyük veya küçük olmasının önemi yoktur. Günümüzde okuma yazma oranımız nerede ise yüzde 100e yakındır. İnsanlar, sözlerini not edebilir unutmamak için. Genelde bunu yapan var ama zaman zaman bu defteri kontrol eden yok galiba. Biliyorsun ben not defterlerimi senin gibi sık sık kontrol ederim.
Sevgili dostum,
Biliyorsun ki ben gençlerin, yazarların ve sanatçıların kendini ifade etmesi, eserlerini tanıtması açısından, özgüven edinmelerine destek olsun diye yurdun her yanından sanatçılara fırsat vermek inancı ile mail yoluyla röportajlar yapıyorum. Çok insan sor istiyor ama. Çoğu cevaplama nezaketine bile katlanmıyor. Hatırlatsak ters cevaplar ile karşılaşıyoruz veya “yeniden yolla “ diyorlar ki bunu da tamamına yakını cevaplamıyor. Yani Biz ne kadar onları düşünsek de özgüveni düşük olan sanatçılarımızın ve yazarlarımızın çoğu cevaplamıyor. Halbuki cevaplasa internette yıllarca duracak ve merak edenler bu röportajlardan tanıyacak onları. Ama bir işe inanmamak “tutarsızlıkları” de beraberinde getiriyor. Bu duruma saygı göstermek gerekirse de “tutarsızlıklar” için pek saygı gösterme içimizden gelmez. “Tutarsız davranmak “ bir ahlaki zafiyet olarak algılanır.
Sevgili dostum,
Beni ziyaret edenlere kalem, defter, kitaplar armağan ederim. Bu davranışımı bilenler “sizi ziyaret etmeyi çok isterim” dedikleri halde gelemezler ve gelmemek için bahane uydururlar. Bu hediyelerimizi yaşa başa bakmadan ayaklarına isterler ve “ verirsen kitabı okuruz “ derler. Yani kitabı ayaklarına götüreceksin. Götürsen de okumayacaklar, okusalar da hatır için okumak faydalı olmayacak. Amacımızda “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır” düsturu olduğundan dolayı kimseye kitap hediye edesi gelmiyor artık insanın.
Sevgili dostum,
“Tutarsızlık” lardan senin de hoşlanmadığını bilmek benim yüreğime su serpiyor deyim yerinde ise. Çünkü tutarsızlıklar ile mücadele etmedikçe tutarsızlıklara azalmayacak. Tutarsızlıklar ile mücadele de yerinde ve seviyeli konuşmalar, bu mektupta olduğu gibi yazılarla insanları uyarmak olmalı. Belki çölde iğne ile kuyu kazmak gibi olacak ama, “Damlaya damlaya göl olur, damlacıktan sel olur” misali Tutarsızlıkla mücadele eden insan sayısı ne kadar çok olursa mücadele daha etkili olacak. ”Ben sorumlu vatandaş ve insanım” diyebilen herkes bunu benimseyerek uygulasa hayatımız bence daha rahat olacak.
Sevgili dostum, Canım Kardeşim,
Tutarsız davranan insanlara güvenen insan sayısı azalır ve Tutarsız insanlar çok zaman toplumda yalnız kalmakta adaydır. Öyle olmasa sık sık bize onları ziyaret etmediğimiz için sitem etmez, bizim de onlar kadar değerli olduğumuzu ve ziyarete layık olduğumuzun farkına vararak onlarda arada bizi ziyaret ederler.
Sevgili dostum,
“Tutarsızlık” bence dededen miras kalan kişilik özelliği. Çünkü çocuk ve torunlar ne kadar tahsilli ve meslek sahibi olursa olsunlar, “tutarlı olmak “için karar verip uygulamazsa dede ve ninelerini takip ediyorlar. Bunun da çok zaman farkına bile varmıyorlar. Ben bakınca dünyaya gözlemleyebiliyorum bunları. Çok okumanın ve gözlem yapmanın faydası bu işte.
Sevgili dostum, biricik kardeşim,
“Tutarlı olmak gerçek zenginliktir” Söz verirken iyi düşüneceğiz, konuşurken iyi düşüneceğiz, davranışlarımıza da dikkat edeceğiz ki, çocuk ve torunlarımızda “tutarlı olup” ilerde “tutarlı” insan oldukları için övgü aldıkları zaman “ biz dedemizden böyle gördük” diyebilsinler. Bu da gerçek manada güzel bir miras değil mi sence?
Sevgili dostum,
Tarihe baktığımı zaman halk tarafından sevilen liderlerinde başta Hz. Muhammed olmak üzere Tutarlılığa çok önem verdikleri. Söz verdikleri için de bazen söz verdiği kişileri 3 gün beklediklerini görüyoruz. Bugün dindar geçinen insanlar randevularına gelmeyerek bizler bekletmekten zevk alıyorlar ve söz verdikleri saatte randevularına da gelmiyorlar sonra özür dileme zahmetine bile katlanmadan ya sırıtarak ya da “ne olmuş, insan dostunu saatlerce beklese” diye pişkinlik ediyor ve “tutarsızlıkları” ile övünüyorlar. Bu insanlardan her zaman uzaklaşasım ve aramıza büyük mesafeler tutasım geliyor.
Sevgili dostum,
Biz ne pahasına olursa olsun “tutarlı insan” olma kararlılığından vazgeçmeden mücadele edelim. Bize yakışan budur ki, senin” tutarlı dostum” olman her zaman benim övgü ve gurur kaynağım oluyor. ”Tutarlı dostlarım” daha çok olsun ve ben bunlarla seninle olduğu gibi gurur duyayım istiyorum.
Can dostum,
Bana kalsa ve yetkim olsa “tutarlı insan olma günleri” veya “tutarlı insan olmanın önemi” konulu seminerler ve toplantılar düzenler, “tutarlı inan olmak” konulu okul ve Üniversitelerde konuşmalar yapmak isterdim ama ben isteyince olmuyor bunlar. Ama sana bu mektubu yazabiliyorum ve bunu da gazete köşemde ve internette yayınlayabiliyorum. Bu da benim için büyük mutluluk oluyor. Umarım ilerde hayallerimiz de gerçek olur. Bunları da yaparız beraber. Bunu candan dilerim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.