- 536 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beðeni
ÖÐRETMENLER ODASINDAN FISILTILAR-4
ÖÐRETMENLER ODASINDAN FISILTILAR-4
...Ýlk defa bir öðretmenimiz, köle miyiz arkadaþlar, diyerek öðretmenler odasýna girdi. Saat kabaca sabahýn körü dediðimiz saat. Göz gözü görmüyor tabiî ki. Ay hala gökyüzünde kalmakta kararlý. Yýldýzlarýn canýna minnet. Güneþ tembellik peþinde zaten çýkmaya niyeti yok. Hava buz gibi. Çocuklar hortlak misali yarý uykulu okula giriyor.
...Burnundan soluyordu. Kimseden ses çýkmamasý bir nevi köleliðin onaylandýðýna iþaretti.
...Her zamanki gibi elimle iþaret edip yanýma çaðýrdým. Sendikalarýn duyuru panolarýn altýna oturdu. Baþýmý kaldýrýp sloganlara göz gezdirdim. O an “Selvi Boylum Al Yazmalým” filminin muhteþem repliði gözümün önünden akýp geçti. “Sevgi neydi, sevgi emekti.” Sendika neydi, sendika emekti. Sendikacýlýk neydi, emek mücadelesiydi. Neye ve kime karþý. Kim Ýlyas’tý. Kim Cemþit.
...Sahi, sevgi neydi? Sevgi sahip çýkan dost, sýcak insan eli, insan emeðiydi.
...Sahi, emek neydi? Alýn teri neydi, hak, hukuk, adalet neydi. Neyin nesiydi.
Peki, öðretmen kimdi, neydi, bunlarýn neresindeydi. Nasýl yetiþtirecekti çocuklarý? Ýlyas mý, Cemþit mi?
...Kim ne kadar sahip çýktý veya sahip çýkýyor. Ciddi ve samimi görünüyor. Bunu anlamak için garip Asya mý olmak gerekiyor. Asya okumamýþtý, cahildi, bilmiyordu. Yanlýþ kararlar almýþtý, alabiliyordu. Ya öðretmenler yanlýþ yapabilir mi? Yanlýþ kararlar alabilir mi? Yanlýþ yerde durabilir mi?
...Yerimden kalkýp ona bir çay doldurdum. Sakin olmasýný istercesine gülümsedim. Bakýþlarýndaki sertlik, öfkeyle birleþince ses tonunda isyan narasýna dönüþmüþtü.
...Öðretmenler odasý kalabalýk bugün. Üçer beþer kiþilik sohbet ortamlarý oluþturulmuþ. Bir grup dolar ve euroyu eline almýþ evirip çevirirken, diðer grupta arabaya alamadýðý benzinin, mazotun ve LPG’ye gelen ve gelecek zamlarýn hesabýný yapýyor.
...Yeni evlenecek çiftler karalarý baðlamýþ zaten aðýzlarýný býçak açmýyor. Bir diðeri haline þükredip dualara sýðýnýyor. Kapýnýn solundakiler 3600 ek göstergenin akýbetini sorup emeklilik hayalleri kuruyor.
...Kapýnýn saðýndakiler ek iþ arayýþlarýndaki geldiði noktayý anlatýyor. Eðitimi nasýl olsa bizim dýþýmýzdakiler yani büsbüyüklerimiz konuþup uyguluyorlar zaten. O yüzden pek kafa yorduðumuz söylenemez(!).
... Arkadaþýmýn öfkesini yatýþtýrmak için herkesin duyacaðý þekilde seslendim.
... Bir ülke varmýþ arkadaþlar, deyince tüm dikkatler bana yöneldi. Bu ülkede salgýn bir hastalýk yayýlmýþ. Lakin sadece öðretmen olanlara musallat oluyormuþ. Buna da Ýsviçreli bilim insanlarý(!) “Unutkan Öðretmen Sendromu” adýný koymuþlar.
...Eli omzumda Erhan öðretmenim, sesli dillendirerek: “Unutkan Öðretmen Sendromu mu?” diye tekrarladý. Gülerek evet arkadaþým, dedim. Bu ülkedeki öðretmenler kim olduðunu unutmuþ. Amaçlarýný, hedeflerini unutmuþ. Ýlkelerini unutmuþ. Niteliðini unutmuþ. En önemlisi de öðretmen olduðunu unutmuþ.
...Mustafa öðretmen durur mu? Orada “Öðretmenler Günü” yok muymuþ, deyince öðretmenler odasýný bir gülme aldý. Kiminin kahkahasý koridora kadar uzandý. Hatýrlýyorum böyle bir ülke, dedi acý acý gülümseyen Elif öðretmen.
... Aklýma Hegel geldi ve meþhur diyalektiði. Saatimi yoklayýp devam ettim. Hegel, Efendi-Köle diyalektiðinde; efendi ile köle savaþa girmiþ. Sonunda Efendi savaþtan çekilmeyerek köle üzerinde büyük bir üstünlük elde etmiþ. Köle ise hayatta kalma korkusuyla geri adým atmýþ ve efendisinin üstünlüðünü kabul etmiþtir. Ben efendiyim diyen bilinç kendi kendinin farkýna varmýþtýr. Ben köleyim diye ýsrar eden bilinç de bu durumu kabullenmiþtir.
... Efendiler, köleler üzerinde etkili olabilecek özgür olma, düþünebilme, sorgulayabilme ve bu bilincini oluþturabilecek her þeyin önüne geçmelidir. Bir adým önde olmak için kutsal deðerleri kullanabilmekte ayrýca da yeni deðerler sistemi inþa edebilmektedir.
...Ben öðretmenim derken neyi, neleri unuttuk acaba. Bizi engelleyen þeyler neler ve bunlarý önümüze kim veya kimler koydu. Ne hale geldik derseniz efendi köle diyalektiði bize yol göstermeye devam edecektir.
...Bu diyalektikte Efendi Köle’yi yok etmez. Çünkü Efendi, efendi kalabilmek için Köle’nin baðýmlý olarak var olmasýna borçludur. Günümüzde bunun yolu ve yöntemi deðiþmiþtir. Kölenin köle olmadýðýný unutmasý önemlidir. Týpký öðretmenin okuyan, bilen, araþtýran, sorgulayan, mücadele eden, cesur olduðunu unutmasý gibi.
...Peki, kim için; tabii ki günümüzün efendileri için. Kim mi bunlar? Edebiyattaki Tecâhül-i ârif sanatý vardý. Ýlgililer bilir yine de söyleyelim. Bilip de bilmezlikten gelme. Bunu çok iyi ve yerinde kullanan müthiþ bir öðretmen kitlemiz olduðunu düþünüyorum.
...Günümüzde esir; esir olduðunu bilmiyor. Etrafýnýn dört duvar olmasý gerektiðini sanýyor. Artýk esir almak için zincire gerek yok. Biz öðretmenler ne yapýyoruz. Hangi seçenekle hareket ediyoruz. Ýnsanýn düþüncelerine vurulan tüm zincirleri kýrýyor muyuz? Elimizdeki çocuklarý köle mi yoksa özgür mü yetiþtiriyoruz. Baþka seçeneklerimiz var mý? Yoksa önümüze konulmuþ seçenekleri mi sunuyoruz. Efendiye mi, halka mý, Ýlahlara mý hizmet ediyoruz. Özgür düþüncenin içinde esaret mi saklýyoruz.
...Zihinlerimizi esir vermiþiz dedi Mustafa. Ardýndan kýsa bir alkýþ koptu. Biz de baþka zihinleri esir alarak bize yapýlaný yapýyoruz diye söylendi Ferhat. Bu defa alkýþ daha uzun sürdü tabii.
...Dönüþüm geliþim için olurken biz öðretmenlerde tersine olmakta. Hem de hýzla. Kiþisel geliþim noktasýnda prensip geliþtirmeyip sorunlar karþýsýnda son derece korkak, pýsýrýk, çözümden uzak, verileni koþulsuz yapan, sorgulamayan bir meslek grubu haline dönüþtü.
...Neyi unutmadýk ki. Eðitim ve eðitimciye dair neredeyse her þeyi. Aklýmýzý, fikrimizi kiraya vermiþ gibi bir tavýr sergilemiyor muyuz? Yoksa yoksa Alzheimer mi oluyor öðretmenler? Korkuyorum, korkuyoruz.
...Zil çaldý. Nöbetçi öðretmen kapýda. Kafalar karýþýk. Çaylar soðudu. Boynumuz bükük, yüzümüz yerde. Ve bir bir uzaklaþýyoruz öðretmenlikten ve odadan. Umutlar ve hayaller baþka bahara...
03.2022
Mesut AKÇA
YORUMLAR
Yüzümü gülümseten bir yazý aklýma kendi anýlarým geldi ellerinize saðlýk güzel konu seçmiþsiniz.