Kültür
Her milletin kendine has kültürü vardır ve kültür, herhangi bir milletten doğmuş olmasına rağmen tüm insanlığı aydınlatan bir unsurdur. Hayata açılan değişik pencereler gibidir. Her bir pencereden farklı bir manzara izletir insana. İnsanın kendini aradığı yolda bir pusuladır kültür. Dolayısıyla kültürün savaşı olmaz, kavgası olmaz. Düşmanlıklara alet edilemez. Doğudan batıya, kuzeyden güneye; din, dil, ırk, renk ve cinsiyet ayrımı yapmadan kültürün bütün parçalarını anlamaya çalışmak gerekir. Sonrası zaten anlaşılanı yaşamaktır; zira anlamadığını asla yaşayamaz insan!
Dünyada kültür bakımından en zengin olan ülkemizdir. Mesela İngiltere’nin Londra şehrinde bakmak "look at..." şeklinde söylenirken, Sunderland şehrinde de "look at..." şeklinde söylenir. Bizde ise her yörenin kendine has bir fiil çekimi vardır. Hatta tebessüm ettirir, kulağa hoş gelir. Örneğin İstanbul’da "bakıyorum", Trabzon’da "bekayrum", Şırnak’ta "bakıram", Muğla’da "bakıp durum" vs. şeklindedir. Bunlar da kültürün birer parçalarıdır. Dil, kültürün nesilden nesile aktarımı için bir köprü görevi üstlenir. Ne kadar çok kültüre hakimse, o kadar bilgedir insan...
Gelenek - görenekler, örf - adetler, ağız, şive, usul, yöntem, saygı unsurları, terbiye eğilim ve eğitimleri, kurallar, doğal ya da yöresel kanunlar yani yazıya dökülmemiş ama davranışlara işlemiş her şey bütünüyle kültürün yapı taşlarıdır. Kültür öylesine derin bir deryadır ki tespitlerde bile işimize yarar. Buna bir misal olarak Osmanlı’dan süregelen kahve ve su ikramından bahsedebiliriz. Misafir önce suyu içerse tok olduğu anlaşılırken, kahveyi içerse ona sofra hazırlanırmış. Örnekler saymakla bitmez. Kısacası kültür, insanın ta kendisidir.
Mustafa ÖzTürk
- mstfztrk #mstfztrk #söyleşi #kültür
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.