- 632 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
The Animals 3. Bölüm
3. Bölüm
Sabah uyandıklarında hava mükemmeldi. Reli, Rennis’in ısrarlarına dayanamayarak Somnium Animals’a gitmeyi kabul etti. En basitinden en korkuncuna kadar tüm oyuncaklara bindiler. Sıra Roller Coastera geldiğinde Reli heyecandan neredeyse kalp krizi geçirecekti. Balaylarında Novgrat’a geldiklerinde iki kere üst üste binmişlerdi.
Reli, o sıralar daha cesur takınmıştı. Korktuğunu Rennis’e belli etmemişti. Fakat şimdi en korktuğu şey bu roller coastera binmekti. Aradan uzun yıllar geçmişti. Reli şimdi hem daha yaşlıydı hem de gençliğinin verdiği çılgınlığı kendinde bulamıyordu. Bu çılgın tirenin, hızla yokuş yukarı çıktığı ve durma noktasına geldikten sonra tepeden hızla aşağı inişini düşündükçe kalbi sıkışıyordu. Hele o üst üste üç çembere girip çıkmayı düşündükçe daha da heyecanlanıyordu.
Roller Coaster sırasını beklerken Reli, heyecanını yenebilmek için derin bir nefes alıp beş on saniye bekleyip nefesini veriyordu. Böyle yaparsa heyecanını yatıştırabileceğini biliyordu. İçinden kendini sakinleştirmek için telkinde bulunuyordu. ‘Bu işi yaparsın, çık üstüne ve günü göster bu çılgın trene.’
Reli ve Bayan Hermanni sıra onlara gelince hiçte acele etmeden roller coastera bindiler. Reli gözlerini bir noktaya sabitlemiş ve korkusunu yenmek için son anlarını değerlendiriyordu. Bayan Rennis Hermanni ise yaşayacağı heyecanının tadını çıkarmak için şimdiden hazırdı. Derken tren ani ve hızlı bir şekilde öne doğru atıldı. Reli, ilk dönemeçte g kuvvetini hissetti ama buna aldırış etmedi çünkü önünde onu bekleyen en yüksek geçiş noktası ve geçmesi gereken üç çember vardı. İlk yokuşta biraz heyecanlandı. Önünde duran korkuluğu sımsıkı tutuyordu. ‘Nefesini kontrol et.’ Reli bu telkinle en yüksek tepeye kadar geldi ve hatta orayı da geçtiler. Sonra her şey sarpa sardı çünkü arka arkaya üç çemberden geçmeye başlayınca Reli korkudan çığlık çığlığa bağırmaya baladı. Bayan Rennis bir ara deli gibi bağıran eşine bakınca ürktü. Çünkü Reli’nin ağzındaki diş sayısı artmıştı ve ağzı giderek bir insanın ağız yapısına sahip olmaya başlamıştı.
Tren yavaşlamaya başlayınca Reli rahat bir nefes aldı. O çok korktuğu roller coaster serüveni kalp kerizi geçirmeden son bulduğu için çok mutluydu. Trenin ani ve hafif serf duruşuyla Rennis’in kendisine şaşkınlıkla baktığını fark etti.
‘Ağzın.’ Dedi Rennis. ‘Ağzın tıpkı bir insanın ki gibi dişlerle dolu.’
Reli konuşurken dudaklarını kullanarak dişlerini göstermemeye çalışıyordu. Diğer taraftan Kaz Iras Lindovs’un lanetli cümlesi aklında suya düşen su damlacığı gibi yayılıyordu ‘İnsan ol insan.’ O olaydan sonra ağzında tam yedi diş çıkmıştı.
Animapolis’e dönüş yolunda araçta büyük bir sessizlik vardı. Reli, ağzındaki dişlerle, hayata ve hayvanların davranışlarına dair konuşmak istemiyordu. Piposu ağzında ağır ağır araba kullanıyordu.
Bayan Rennis ise kocasının kesinlikle kanser hastası olduğunu düşünüyordu. ‘Şu lanet olasıca pipo yüzünden.’ Diye geçiriyordu içinden. Sonra cesaretini topladı. ‘Şu lanet olasıca pipo yüzünden.’ Diye bağırdı.
Reli istifini bozmadı. Sadece yan gözlerle eşine baktı. ‘Asla anlamayacağını düşündüğü için Ivam Lindosv’un lanetinden bahsetmeyecekti.
Animapolise az bir yolları kalmıştı. Reli, Bayan Rennis’e arabayı kullanıp kullanamayacağını sordu. Eşi kabul etti ve kalan yolda arabayı o sürdü. Reli, eve varana kadar gittikçe dişleri olan hayvanlara dönüşeceğini düşünüp durdu. Bir yolunu bulup bu laneti kırması gerektiğine karar vermişti. ‘Pipoyla bir ilgisi olamaz.’ Dedi. Bu sözü eşinin, pipo ile ilgili savını kırmak için söylememişti.
Bu ani ve kısa tatil en azından Bayan Rennis için daha güzel geçmişti. Onun psikolojisi daha iyi durumdaydı. Eşinin elini dokundu. ‘Bu güzel tatil için teşekkür ederim.’
Reli, ‘Hiç önemli değil hayatım. Seni kırdıysam özür dilerim. Az önce sözlerine karşılık vermek için öyle söylemedim.’
‘Ben de seni kızdırmak için söylememiştim. Yine de pipoyu en azından doktora gidene kadar azaltsan iyi olur.’
Reli ‘Tamam.’ Manasında başını salladı.
Eve vardıklarında oğulları Repi evde değildi. Evi dağıtmamış, parti vermemmiş ve eve kız atmamış gibi görünüyordu.
‘Akşam yemeği için bir şeyler hazırlamam lazım. Repi de gelmiş olur.’
‘Bugün dışarıdan söyleriz. Tatil dönüşü yorma kendini.’
Bayan Rennis kedini kanepenin üzerine bıraktı. Sanki bu teklifi bekliyordu. Çünkü tatil dönüşü iş yapmak, ev işleriyle uğraşmak zor geliyordu.
‘Harika bir teklif hayatım. Benim de sana bir teklifim var.’
Reli bu teklifin doktora gitmesiyle ilgili olup olmadığına dair bir iddia olsa her şeyini doktora gitmesiyle ilgili olan iddiaya yatırırdı. Yine de bozuntuya vermedi. ‘Acaba nedir.’ Gibisinden bir mimik hareketi yaptı.
‘Kendini iyi hissettiğinden eminim. Bunu kanıtladın da’. Bunu söylerken işveli bir şekilde söylemişti. ‘Fakat yine de genel bir sağlık kontrolünden geçmeni teklif ediyorum. Bunun bir zararı olmaz. Ayrıca Doktor Raja Reprilyano’yu uzun zaman sonra görmüş olursun.’
Reli, ‘Galiba ondan, Doktor Raja Reprilyano’dan, korkuyorum.’
‘Korkuyor musun?’
‘Evet, beni yutacağından korkuyorum. Biliyorsun o bir yılan.’
Bayan Rennis hasta olduğunu öğreneceği için korktuğunu sanmıştı.
‘Ben de sandım ki…’
‘Ne, ne sandın?’
‘Hasta olacağını öğreneceğin için korktuğunu sandım hayatım.’
‘Hasta olmadığımdan eminim.’ Dedi Reli.
Piposuna tütün doldurmak için yerinden kalktı. Otelden çıkmadan pipolarını temizlemişti. Bir viski doldurdu. Viskisini yudumlarken sert bir tütün ekledi piposuna.
‘Eski hayvan lanetlerinden birine maruz kaldığımı düşünüyorum. Daha doğrusu güncelleme almış bir lanete tutulmuş olabilirim. Eskiden hayvanlar zarar vermek istedikleri hayvanların uzuvlarını düşürecek lanetler ederlermiş.’ Piposunu hazırladıktan sonra yaktı ve devam etti. ‘Dengesini kuyruğuna borçlu olan bir maymunun kuyruğunu düşürmek, doğada işitme duyusuyla hayatta kalabilecek bir hayvanı sağır etmek gibi gibi… Her şey değişiyor. Belki lanetlerde değişmiştir. Belki bana hastalık bulaştıran bir lanette bulundular. Bir gözü kör Iras Lindovs pekâlâ bunu yapmış olabilir. Sen de yanımdaydın. Bana üç kere ‘İnan ol insan.’ Diye bağırdı ve kanadından yolduğu tüyü karnıma sapladı.’
Reli dayanamayıp asla söylemem dediği düşüncelerini eşine açmıştı. Tam o sıra Repi eve geldi. İkisine de özlemle sarıldı. ‘Gençler siz yokken evin tadı çıkmıyor biliyor musunuz?’ Ardından elindeki yemekleri masaya bıraktı. ‘Bugün geleceğinizi biliyordum ve sizi yemek zahmetinden kurtarayım istedim. Anlatın bakalım ikinci balayınız nasıl geçti? Beni ortada bırakıp gitmek içinize oturmadı mı hiç?’
‘Ah sevgili Repi, bir anda olup bitti. Baban emekliye ayrıldı ve ansızın gitmeyi teklif etti. Biraz baş başa kalmak emin ol ikimize de iyi geldi. Seninle de gideriz. Lütfen bize gönül koyma.’
‘Ya tabi, seninle de gideriz.’ Dedi Reli ve elindeki piposunu usul usul sönmesi için viski bardağının yanına bıraktı..
‘Size takılıyorum. İhtiyarlarla işim yok.’ Dedi.
Yemeklerini oradan buradan konuşarak geçirdiler. Reli, oğlu Repi’ye roller coaster’a nasıl bindiğinden bahsediyordu. Cesaretinden bahsedilmesini istiyordu. Tabi Bayan Rennis, bu durumu anladı ve eşinin yürekliliğini oğluna anlattı. Repi, babasının bu cesaret serenadının annesinin abartısı olduğunu anlamıştı.
Aile yemekleri neşeyle devam ederken Reli de dişlerinin keyfini çıkarıyordu. Çünkü daha az çiğnemek zorunda kalıyordu ve yemekleri koparmak çok daha kolaylaşmıştı. Rennis’e ve Repi’ye çaktırmıyordu ama dişlerinden memnundu. Tabi kanser olmamayı ya da lanetlenmiş olmamayı diliyordu.
O ara Bayan Rennis ‘Kımıldama Reli.’ Dedi.
Reli, yemeğini bitirmiş. Onların yemek yemelerini izliyordu.
‘Hayırdır.’ Manasında bir mimik takındı ve kıpırdamadan bekledi.
‘Kafanda saç mı var senin?’ Sesi endişeliydi.
Reli gayri ihtiyari elini başına götürdü. O da ne? Gerçekten başında saç vardı. Şimdi gerçekten son derece ürkmüştü. Öyleki beti benzi attı ve öylece dona kaldı.
Herkes sessizlik içerisinde tüm bu dönüşümü anlamaya çalışıyordu. Repi, her şeyi yeni fark ettiği için son derece şaşırmıştı. Daha önce hiçbir kaplumbağada görülmemiş şeyler babasında görülmeye başlamıştı. Diş ve kıllar. Bir kaplumbağa asla saçlı olamaz. Bir kaplumbağa asla diş çıkarmaz.
‘Biri bana burada neler olup bittiğini anlatabilir mi?’
Bayan Rennis, ‘Bir şey olduğu yok. Baban hemen doktora gidecek. Hepsi bu.’
Bu söz üzerine kimse daha fazla bir şey söyleyemedi.
Eve dönük şekilde park edilmiş arabayı geri geri çıkışa doğru çeviren Reli, doğruca Doktor Raja Reprilyano’nun muayene hanesinin yolunu tutmuştu.
Araçta müthiş bir gerginlik hâkimdi. Doktorun ne diyeceği, nasıl bir teşhis koyacağını merak ediyordu herkes.
Reli, hayatının hiçbir yılında bu kadar korktuğunu ve meraklandığını hatırlamıyordu. Kalbi yerinden çıkmaktan beter atıyordu. Roller coasterın üçlü halkasından üst üste yedi kere geçse bu kadar stres yaşayamazdı. Diğer taraftan kanser mi olduğunu yoksa lanetlendiğini mi öyle merak ediyordu ki.
Doktor Raja Reprilyano ‘Kaçs dişins vars? Diye sordu. Karşısında ağzından çıkacak her kelimeyi havada kapacak üç seyirci vardı. Bundan dolayı son derece ciddiyetle muayenesine devam ediyordu.
Reli ‘Herkes endişeleniyor. Korkuyor da olabilirsiniz. Ben iyim. Endişelenecek bir şey yok. Hiç olmadığım kadar hem de.’ Doktor Raja Reprilyano sadete gel der gibi bakınca, ‘Şey şimdilik yedi diş.’ Dedi.
‘Endişelenmelisins. Bu ciddi birs hastalıks olabilirs. Ne zamandırs bu haldesins?’
‘Birkaç gündür.’ Dedi Reli.
‘Bu daha da kötü. Dişlerins sallanıyors mu?’
Reli hayır manasında başını salladı.
‘Sanırıms saçlarıns yeni yeni çıkmaya başladı. Devamı gelebilirs ama tahlil yapmams lazıms.’
Doktor Raja Reprilyano sivri dilli biriydi. Keskin bakışları olan ve çevresindeki diğer hayvanları tesirine alabilen bir karakterdeydi. İşinde uzamandı. Hastalarını seçerdi. Herkesi muayene etmezdi. Sevmediği bir hasta olursa çekinmeden yanlış teşhis koyar, hastasının hayatını karartabilirdi. Bu doktor hayvanların yapabileceği kanuni bir haktı.
‘Seni yarıns muayenehanemde özels olaraks tedavi edeceğims. Reli’
‘Yarın çok önemli işlerim var. Belki başka zaman uğrarım.’ Repi ve Bayan Rennis Repi’nin bu ilginç durumdan daha önemli ne işi olabileceğini sorgular mimiklerle ona baktılar.
‘Seni yarıns burada göreceğims Reli.’ Reprilyano öyle tıslamıştı ki Repi korkmuştu. ‘Bundans daha mühims ne işins olabilirs. Tıps litaratürüne girebilirsins.’
Reli, ‘Nasıl Yani.’ Dedi. Aslında oğlu ve eşi de bu soruyu içlerinden sormuşlardı.
‘Baks Reli, hayvanlars değişims geçirirlers. Doğals hayats, yaşams biçimleris, doğals evrims hers şeys bu uzuns sürecins temels parçasıdırs. Fakats bu süreçs yüzs binlerce yıls sürebilirs. Sens bu yüzs binlerce yıls süreceks değişimi sadece birs kaçs günde yaşadıns.’
‘Yani hasta falan değil miyim?’
‘Henüzs bilmiyorums. Ağzında ya da başka birs yerinde kanama oldu mu? Kilo kaybıns oldu mu?
Reli sadece başını salladı.
Bayan Rennis ‘Hayır.’ Dedi onun yerine.
‘Bu iyi birs şeys.’
Reli, arabada giderken hayatında bir şeylerin değiştiğini veya değişmeye başladığını biliyordu. Fakat bu değişimin iyiye doğru mu yoksa kötüye doğru mu gideceğini kestiremiyordu. Lanet olası Iras Lindovs’un kendisini lanetlediğini düşünmek rüyalarını kaçırıyordu. Çünkü bu laneti nasıl kıracağını bilmiyordu. Diğer taraftan hasta olmayı, tıp literatürüne girmeyi hiç istemiyordu. Hayatı iki bilinmeyenli bir ayrıma girmişti. Bu ayrımlardan birinde çok kötü bir hastalık, diğerindeyse nereye varacağını bilmediği bir lanet vardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.