- 640 Okunma
- 4 Yorum
- 7 Beğeni
Çanakkale Çanakkale de Ya Ondan Sonraki 4-5 Yıl !
Resimde, İstanbul’a hatıra fotoğrafı çektirmek için gelen askerleri görüyorsunuz.
Çanakkale Savaşı 1. Dünya Savaşı içerisinde yer alan bir kara ve deniz savaşıdır.
Bu savaşta büyük bir destan yazmışız. Dünyanın en güçlü ordularına, dünyanın en muazzam donanmalarına karşı hem de. Yedi Düvel’e karşı.
ve kazanmışız!
Kimin sayesinde?
Kim ne derse desin Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde.
*
Çanakkale Savaşlarının yapıldığı sırada;
AMANSIZ BİR ŞEKİLDE 1. DÜNYA SAVAŞI DEVAM EDİYORDU.
Türk Ordusu başka cephelerde de çetin savaşlar veriyordu. Maalesef hemen hemen her cephede yeniliyor, çok ağır şartlarda geriye, Anadolu’ya doğru çekiliyordu.
Yemen’de, Hicaz’da, Filistin’de, Doğu Cephesi’nde.
Ruslar Erzincan’ı bile işgal ettiler.
Bu sırada bir mucize gerçekleşti. Rusya’da Bolşevik İhtilali oldu. Bolşeviklerle Çar yanlısı Menşevikler birbirine düştü. Ruslar bütün silahlarını Ermenilere bırakarak geri çekildi. Ermeniler Rus işgaline paralel yaptıkları mezalimleri, katliamları iyice çoğalttılar. Genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk demeden Türkler katledildi. Dünyada ölüye işkence yapan tek millet olan Ermenilerce.
Ama bir yiğit, bir kahraman vardı. Kazım Karabekir.
Adım adım ilerledi. 40 yıllık düşman işgalindeki Kars, Ardahan dahil tüm doğuyu kurtardı. 4. Murat zamanından bu yana ilk kez Tebriz’i aldı. Hazar Denizi’ne ulaştı. Öbür yandan da Nuri Paşa Bakü’yü aldı.
Bölgedeki Türklere coşku geldi.
Gence’li Ahmet Cevat şu meşhur şiiri yazdı.
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
“Ah!...” deyerdim, heç ölmezdim
Düşe bilsem Torpağına!
Ayrı düştüm dost elinden,
Yıllar var ki, çarpar sinem!
Vefalıdır geldi giden,
Yol ver Türk’ün Bayrağı’na!
İnciler tök, gel yoluna
Sırmalar sep sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün Bayrağı’na!
“Hamidiyye” o Türk kanı!
Heç birinin bitmez şanı!
“Kezbek” olsun ilk kurbanı!
Heyran Türk’ün Bayrağı’na!
Dost Eli’nden esen yeller
Bana şiir, selam söyler!
Olsun bizim bütün eller
Gurban Türk’ün Bayrağı’na!
Yol ver Türk’ün Bayrağı’na!
Uzun sürmedi.
Kazım Karabekir Paşa “Eyvah!” dedi.
“Buraya kadar gelmişken bu yapılmaz!” dedi.
"Sizin yaptığınızı Çorumlu yapmaz" dedi.
1. Dünya Savaşı sonlanmış, Türkün tarihten silinmesini sağlayacak Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı. Kazım Paşa geriye çağrılıyordu. Övüle övüle göklere çıkarılan Osmanlı 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamıştı.
Neler yoktu ki bu musibet anlaşmada.
Ordu silahlarını teslim ederek lağvedilecek, İngiliz’i, Fransız’ı, Yunan’ı istediği yeri işgal edebilecekti.
Şu kısım alıntı:
“Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri’nin doğuda Bolşeviklerle birleşmemize engel olmak amacıyla Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’dan ibaret bir Kafkas bloku kurarak, memleketin işgal edilmesinden endişelenmiştir. Mustafa Kemal, 6 Şubat 1920 tarihinde Kazım Karabekir’e taarruz planı hakkındaki düşüncelerini bildirmiştir. Doğu Cephesi’nde seferberlik yapılması. Kafkas hükümetleri ile görüşülüp bize karşı durumlarının anlaşılması. Devlet içinde teşkilatın kuvvetlendirilmesi, silah, cephane ve malzemenin teslim edilmeyerek gerekirse zor kullanılması. En önemli görev olarak da İtilaf Devletlerinin zaman kazanmasına engel olunması, önemle istenmektedir.
Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta "Kâzım Karabekir Paşa ve adamları Kurtuluş Savaşı’nda canları pahasına savaşarak galip geldiler. Bu galibiyet sadece onların değil bütün Türk milletinin galibiyetidir." diyerek onun başarılarını takdir etti.
Savaştan sonra Doğu Cephesi’nde gösterdiği başarılardan dolayı TBMM tarafından Kırmızı-Yeşil şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.”
Mondros Ateşkes Antlaşması Türkler için resmen karabasandı. Yıkımdı.
“Mondros Ateşkes Antlaşması Maddeleri (Şartları)
Mondros Ateşkes Antlaşması toplamda 25 maddeden oluşur. En önemlilerini değerlendirmek gerekirse, Osmanlı ve Türkiye için ne gibi sonuçlar doğurduğu öngörülebilir.
Osmanlı Devleti suları içerisinde bulunan tüm mayınlar taranarak temizlenecektir.
İstanbul ve Çanakkale Boğazları açılacak, Karadeniz işgal edilecektir.
İtilaf Devletleri esirleri ile Ermeni esirler İstanbul’da şartsız şekilde İtilaflara iade edilecektir.
Osmanlı ordusu hudutların korunması ve asayişin temini dışında terhis edilecek.
İtilaf Devletlerini tehdit edici bir durum olması halinde, buraya işgal gerçekleşebilecektir.
İtilaflar Osmanlının demir yollarından istifade edebileceği gibi tüm Osmanlı ticaret gemileri İtilaf Devletlerinin emrinde olacaktır.
Hükumet haberleşmeleri haricinde tüm telgraf, telsiz ve kabloların denetimleri Osmanlı Devleti denetiminde olacaktır.
Toros Tünelleri İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
Osmanlı’ya ait tüm savaş gemileri teslim olacak, gösterilen limanların içerisinde İtilaf Devletleri tarafından göz altında tutulacaklardır.
Mondros Ateşkes Antlaşması Önemi
Osmanlı açısından teslim olmanın görünümü olan Mondros Ateşkes antlaşması, İtilaf Devletlerine istedikleri gibi hareket etme olanağı tanımıştır. Önemi bu açıdan son derece büyüktür.
Osmanlı boğazlar üzerinde olan hakimiyetini tamamen kaybetmiştir.
Osmanlı Devleti fiili olarak sona ermiştir.
Anadolu’nun tüm toprakları işgale açık hale gelmiştir.
Osmanlı ordusu terhis edilmiş, tüm iletişim araçlarına el konulmuştur. Bu durum Osmanlı’nın tamamen savunmasız kalmasına yol açmıştır.
7. maddeye göre Osmanlı işgal edilebilir duruma gelmiştir.
Ayrıca antlaşmanın 24. maddesinde Doğu Anadolu Bölgesi sınırlarında Ermeni Devleti kurulması amaçlanmıştır.
Antlaşma yapılır yapılmaz, İtilaf Devletleri Anadolu’da işgallere başlamıştır. Böylece İtilaf Devletleri asıl hedeflerinin ne olduğunu göstermişlerdir.”
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan 13 gün sonra Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920’de olmak üzere iki kez işgal edildi. Ellerini kollarını sallayarak hem de..!
Adana, Antep, Urfa, Maraş, Antalya, Muğla, Konya işgal edildi.
15 Mayıs 1919’da İzmir Yunanlılarca işgal edildi. Yunanlılar Polatlı’ya kadar geldi.
Başka bir kahraman 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Kurtuluş Savaşını başlattı.
Ordu Yok! dediler
Kurulur! dedi.
Para Yok! Dediler
Bulunur! dedi.
Düşman çok! dediler,
Yenilir! dedi.
Ve dediklerini yaptı.
O, Atatürk’tü!
Suat Zobu
.
YORUMLAR
Suat Üstadım !
Yakın tarihimizi çok çarpıcı bir biçimde özetlemişsiniz.
Bu anlamı çalışma okunur ve okunması tavsiye olunur.
Yorumlanmaz.
Zira , tarih kanla göz yaşıyla yazılır, okuması yazması
olmayanlar, Hanedanlık hayranları tarihi bilmez,
ya da işlerine gelmediği için bilmezden gelirler.
Alman general Van Sanders’i Çanakkale savaşının
Komutanı atayan Türk olmaz derim.
Tıpkı bu gün iktidar da olan, andımızı yasaklayanların olmadığı gibi.
Selam ve saygılarımla.
Muhteşem!..Umarım okuyanı çok olur da dağarcıkkarı genìşler.Adamlar uçuşa geçmekke yetinmedi şimdi de güneşi balçıkla sıvamaya kalkıyorlar.Amma ve lakin uzay bu düşüncesizleri gök taşıyla taşlayacaktır.Tarih yirmi yılda ve izbelerde yalan mürekkeplerle yazılmaz..Yani tarihi ancak yirmi yılda öğrenebilirler.Ve asla çarpıtamazlar.Cehalet gölgeliyor her daim şaşkınları.Kaleminiz daim olsun.Günümün yazısı.Saygıyla..
Geçen gün işyerinde, akaryakıta gelen darbeler üzerine bir çalışan; "Lozan anlaşması olmasaydı şimdi Kerkük ve Musul bizimdi, yakıt parası diye bir derdimiz olmayacaktı!.." deyince...
Bunu kimden öğrendiğini sordum. "Sen de bizi tamamen cahil sayıyorsun, bizim de çoğu şeyden bilgimiz var" dedi.
Peki Sevr antlaşmasına göre çizilen Türkiye haritasını biliyor musun dedim. "Ne haritası?.." dedi.
Güldüm ve oradan uzaklaştım.
Bazı tv. kanallarında, bazı tarikat evleri, kuran kursları ve camilerde anlatılanlara kayıtsız inanan on milyonlarca insana Çanakkale'yi, Mondros'u, Atatürk'ü anlatamazsın be abim. Anlatsan da dinletemezsin. Kaldı ki bunların yarıdan çoğu; Çanakkale Zaferini "gökten inen evliyalarla" kazandığımıza katıksız, istisnasız eminler(!)
Sayende bilgi tazeledik, bilmediklerimizi araştırmaya sevk olduk. Biliyorum ki bu yazının esas amacı da bu idi.
Emeğine, yüreğine, bileğine sağlık abim. Umarım, yorumum özverine gölge etmemiştir.
Teşekkürler, sonsuz saygılar kardeşinden...
Okudukça içim acıdı bu şartlarda ve büyük imkansızlıklar içinde savunulan vatanın bugün geldiği duruma bakın şairim ,aziz şehitlerimizin şanlı atalarımızın kemikleri sızlıyor dur
Yeniden Diriliş umuduyla demekten başka söz bulamıyorum
Emeğinize yüreğinize sağlık kalemdaş
Sağlıcakla