- 489 Okunma
- 5 Yorum
- 7 Beğeni
Türk'ün kaderini değiştiren yiğit
Köyünde onu herkes öldü bilmektedir.
Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür.
Geldiğinde evine giremez.
Çünkü 9 yılda belki karısı, yeniden evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır.
Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.
“-Sen kimsin?
-Ben Seyidim.
-Biz seni öldü biliyoruz.
-İşte sağ döndüm. Benim hanım evli mi?
-Hayır evli değil. Bir çocuğun var içeride, çocuğu korkutursun.
Bağırarak git, haberi olsun.”
Kapıdan eşinin ismini seslenir. 8 yaşında bir kız çocuğu kapıya gelir. “Anne” diyor, “kapıda sakallı biri var korktum.”
Annesi geliyor kapıya bakıyor ki, adamı. “Korkma kızım o senin baban.”
Ve 9 yıl sonra kızıyla böyle tanışıyor.
O kız, sonradan nine olduğunda torunlarına, “Baba deyip de bir müddet kucağına oturamazdım” der.
***
Kocaseyit namı, Seyit Ali Çabuk tam adı.
Çanakkale’de 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran kahraman.
1889’da Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı bir orman köyü olan Manastır köyünde doğan Seyit Ali, Yörük çocuğudur.
Mavi gözlü ve ufak tefektir.
Gariban Anadolu köylüsü.
Keçi güder arada kaçak odun kömürü yapar satar.
1909’da askere gider.
1912’de Balkan Savaşı’na katılır.
1914’te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale cephesinde topçu eri olarak bulundu.
18 Mart1915’te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek için saldırıya geçti.
Bu sırada Seyit Ali, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda görevlidir.
(Savaşın en kritik anlarından birinde Queen Elizabeth zırhlısından atılan bir top mermisi Mecidiye Tabyası’na isabet eder.
Mecidiye Tabyası’nın pozisyonu çok kritiktir. Boğazdan geçen düşman savaş gemilerini vurmak üzere oradadır.
Ve hedef alınan tabyada geriye sadece iki er ve tabya komutanı kalmıştır. Bu erlerden bir tanesi Seyit Ali Çabuk’tur.
Seyit, 276 kiloluk bir mermiyi, mataforası yani vinci bozuk olan topçu bataryasına tek başına sırtlayarak yerleştirmeyi başarır.
Ve Ocean gemisini dümen sisteminden vurmayı başarır.
Ocean daha sonra sürüklenir ve Nusrat’ın döşediği mayınlardan birine çarparak batar.
Bu başarısından ötürü onbaşı rütbesine yükseltilmiş bir de ödül olarak çift tayın verilmiş.
O da bir hafta sonra kursağından geçmeyince istememiş.
Seyit Ali, 1909’da gittiği askerden, 1918’de onbaşı olarak döner.
1915’teki zaferden sonra 3 yıl daha Çanakkale’de askerliğe devam eder.
1918’de terhis olur.
BİR TEK ATATÜRK HATIRLAR.
Kocaseyit, harpten döndükten sonra burada köyünde kimseye savaş ile ilgili bir şey anlatmaz. 9 yılda yaşadıklarını kendine saklar.
Kolay değil, yaşanan olaylar, büyük travmalar yaratmıştır muhtemelen.
1929’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir açılış için Havran’a gelir. Açılıştan sonra Havran Nahiye Müdürü’ne der ki, “Burada bir Seyit Onbaşı olacaktı onu görmem lazım.”
Ancak Havran Nahiye Müdürü, Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmez. “Buluruz tabii Paşam” deyip, Edremit askerlik şubesinden Seyit’i sordurur.
Manastır köyünde bulunur. Şubeden 2 jandarma görevlendirilip salınır. Sabah çıkan jandarmalar akşamüstü köye gelir. Kocaseyit, dağa kömüre gitmiştir.
Jandarmalar evinin önünde akşama dek bekler. Akşam geç saatte evine gelen Seyit, jandarmayı görünce, kaçak kömür için geldiklerini sanır.
Ama bozuntuya vermez. Askerlere “suçum ne ki” diye sorar. “Hayır, suçun yok biz seni bekliyoruz. Seni Paşa çağırıyor.” Seyit, sevinir.
Gece yarısı vardıklarında nahiye müdürü, Seyit’i perişan vaziyette görünce, önce onu bir güzel yıkatır, berberde saç sakal traşı yaptırır.
Sabah da elbisesini verir.
Atatürk’ün yanına çıktığında, biraz sohbetten sonra Paşa ‘ne istersen, iste sen büyük kahramanlık yaptın’ der.
Maaş bağlatılmasını teklif eder. Seyit Ali, “Hayır paşam" demiş, "biz görevimizi yaptık maaş için değil” der. Tek bir isteği olur Atatürk’ten, “Ben dağda kaçak odunla kömür imal ediyorum.
Havran ve Edremit’te gece kaçak satıyorum.
Senin emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa.
Rahat çalışsam, maaş da istemem”
Atatürk, nahiye müdürüne talimat verir, Seyit’e dokunulmasın diye.
Ancak iki yıl sonra yeni gelen nahiye müdürü bu emri uygulamaz, Seyit’e pek rahat verilmez.
Seyit Ali Onbaşı, bir süre daha dağda odun kömürü yapar.
Yaşlanmaya başlayınca zorlanır, Havran’da bir fabrikada hamallığa başlar.
Seyit Ali Çabuk, 1939’da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını yitirir.
Köyündeki mezara gömülür.
Kocaseyit’in öyküsü, bir yerde Türkiye’nin tüm kahramanlarının öyküsüdür.. #seyitonbaşı #18mart #çanakkale
Bizi bağışlayın ,bağışlayın bizi şanlı ecdad size layık olamıyoruz
Layık olabilmek ümidiyle saygıyla minnetle anıyoruz sizleri ,ruhlarınız şad olsun mekanlarınız cennet olsun(ki zaten cennettir)
Minnettarız
YORUMLAR
Deryada bir zerre
Sizde varolun
Sağlıcakla
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun, Çanakkale zaferimiz kutlu olsun Yüreğinize emeğinize sağlık.
Face de ve başka yerlerde de okumuştum bu yazıyı.Size aitmiş demek.
Bende alttaki yorumcu şairlere katılıyor güzel yazınızı tebrik ediyorum.Saygılar
Deryada bir zerre
Beğeniniz ve yorumunuz için teşekkür ederim
Esenlikler
Tüylerim diken diken okudum.
Biz bu ülkeyi böyle böyle kurtarmışız.
Ödül olarak verilen çifte tayını kabul etmeyene bakın!
Emekli maaşı bağlanmasını kabul etmeyene bakın!
Öbür yanda 10 yerden maaş alana bakın.
Bu vatanın kurtuluşunda emeği geçen herkesin mekanı cennet olsun.
Güzel yazınız için tebrik ederim.
Sağlıklı günler.
Suat Zobu
Deryada bir zerre
Katılımınız için teşekkür ederim efendim
Sağlıcakla
Tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun inşaAllah...Ne güzel ifade etmişsiniz Seyid onbaşı'mızdan Vatan için hiç tereddüt etmeden 276 kg mermi sırtlanarak ve düşman gemisini vurarak geminin hasar almasına mayinlara çarparak batmasına vesile olan Yüreği güzel Seyid onbaşı...Kahramanlk değildi belki böyle değerlendirdi kendince Tevazu ile hiç şüphesiz...Mustafa Kemal Atatürk'ün dahi maaş bağlayalım sözünü reddeden bir insan Koca yürekli vatan perver ruhun şad olsun inşaAllah... Evet bizler değerlerimize sahip çıkamıyoruz ne yazık En büyük eksikliğimizdir bizim...
Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem Güzel ve manidar bir yazı gönülden kutlarım sizi Değerlerimizi anlatan kaleme alan tüm yazarlar başımızın tacı ve günün en değerli yazılarıdır...Saygılarımla...
Deryada bir zerre
Sağlıcakla kalın
Deryada bir zerre
Amin
Minnettarız