- 2173 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
GÜNEŞİ YAKALAYAN ÇOCUK
GÜNEŞİ YAKALAYAN ÇOCUK
Bir türlü oyunlara doyamıyoruz. En güzel yerinde akşam oluyor. Güneş’in gidişiyle karanlık kavuşuyor. Annelerimiz evlerimizin balkonlarına sıralanıyor, aşağıya eğiliyorlar adeta koro halinde, "Akşam oldu yavrum, çabuk eve gel, yarın okula gideceksin. Hiç mi ödevin yok senin? Birazdan baban eve gelir!" türünden cümleler aşağıya dökülüyor birden.
Dedim ya oyunun en güzel yerinde oluyor bu koro seremonisi. Arkadaşlarıma, "Hepimizi üzen bu sorunu yakında çözeceğim arkadaşlar, hem de kökünden bir çözüm olacak, şimdi itiraz etmeden evlerinize gidin," dedim. "Tabi , tabi, kesin yaparsın,(!)" dediler, imalı imalı bakarak alay ettiler benimle. Güya kendilerince dalga geçtiler. Çözdüğümde bu sözleri onlara yalatacağım. "Göreceksiniz siz," dedim ve eve gittim.
Kendimce bir çözüm yolu buldum işte, nasıl mı? Güneş’i yakalayacağım, çatıda sabitleyeceğim. Batmasına izin vermeyeceğim. Böylece hiç akşam olmayacak," Nasıl düşünce? Akıllıca değil mi? Nasıl olsa bizim binanın üstüne geldiğinde son kez görünüyor, ondan sonra kayboluyor. Size de saçma geldi belki. Ama bunu başaracağım, göreceksiniz. Adım Çocuk ve Gençlik Tarihi’ne geçecek. Bütün ders kitapları benden bahsedecek.
Bir gün sonra herkes aşağıda oyun oynarken ben bizim binanın çatısına çıktım, herkes coşkulu coşkulu oynarken ben Güneş’in bizim çatıya gelmesini beklemeye başladım. Bekledim, bekledim... Beklemek ne kadar zormuş meğer. Bekle bekle ağaç oldum adeta. Üstelik Güneş de oldukça yüksekten geçti gitti. Taaa ilerideki dağın arkasından kayboldu. Planım tutmadı anlayacağınız. Yeni bir plan yapmalıyım.
Bende plan bitmez tabi: A Planım tutmayınca sıra B Planıma geldi. Ertesi gün okuldan gelir gelmez çantamı bıraktım, okul kıyafetlerimi çıkarıp, ekmeğimin üstüne reçel sürüp Güneşi yakalamak amacıyla semtimizin ilerisindeki dağa doğru yürümeye başladım. Ben gidiyorum, dağ gidiyor, ben yürüyorum dağ yürüyor. Ne kadar da uzaktaydım, git git bitmiyor. Oysa ne kadar da yakında görünüyordu. Ben dağa ulaşamadan karanlık kavuştu, geri dönmek zorunda kaldım. Eve geç kaldığım için bir ton azar işittim annemden, babamda. Peki ben planımdan yani Güneş’i yakalama fikrimden vaz geçer miyim? Şimdi siz "Hayır vazgeçmezsin," diyeceksiniz. Ama ne yalan söyleyeyim, vaz geçtim. Dünyadaki kural bu galiba dedim. Başarısızlığı kabul ettim yani.
Sonra ne mi oldu? Bütün karizmam bitti tabi. Bir kaç gün arkadaşlarımla oyun oynamaya bile gitmedim. Ekmek almaya giderken bile gizli gizli, kimseye görünmeden gittim geldim.
Şimdi diyeceksiniz ki "Öykünün adı neden Güneş’i Yakalayan Çocuk? Aslında Güneş’i Yakalayamayan Çocuk olması lazım." Eee siz de haklısınız, öykünün özü: Güneş’i Yakalama çabası.
İSMAİL MALATYA 18/03/2022-İST.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.