- 501 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
Hipotermi
Yalnızca bana ait bir saçmalığın bir parçası olarak bir düşünceden diğerine hızla geçerken en azından birkaçını yazmayı denemeyi uygun bulduğumdan, bir gün bir canlılıkları şüphe götürmeyen eş varlıklarımla bir sohbet söz konusu olursa diye kaleme alındığında iyicene hatırımda kalacak ilginç birkaç konuyu, okuduğunda vakit kaybına değmezdi demeyecek hatırşinas okurlar nezdinde seçiyorum. Malumat vaktine uygun olarak izninizle böcek fobisiyle söze başlamak istiyorum. Koca koca insanların tırnak ucu kadar böceği görünce şekilden şekile girmeleri, o kocaman bedenlerini nerdeyse katlayıp saklayacakları bir yer aramaları, hatta ve hatta kiminin kendini tutamayıp bir haykırışa, yahut tiz bir çığlığa teslim olmalarına eminim biçare hayatının bir anında herkes şahit olmuştur. Evet, hiç aklımda yokken geçenlerde bir psikiyatrın kaçırdığıma üzüldüm gibi iç burkan bir serzenişe imkan vermeyecek şekilde internet inanç dünyasında tekrar tekrar dinlenebilecek sohbetini şans eseri dinleme imkanı buldum. Konu konuyu açtı ve kıymetli doktor böcek fobisinin nedenini bir hastası üzerinden çok net biçimde açıklayıverdi. Bunca yıl ana babanın özel bir anına yanlışla denk gelmek gibi oldukça tuhaf diyebileceğim ama mecburi biçimde herhalde öyle olmuştur diye kabullendiğim nedeninin hiç de öyle olmadığını anlamış oldum. Neden, oldukça basit, belki tembellikle eş diyebileceğimiz bir eylemin sonucuydu. Yalnız bunu kümülatif sohbet kuralları gereğince beni dinleyen iki ya da en fazla beş kişiye o da yakın zamanda dikkatimi çekecek olumsuz bir davranışlarını görmemişsem açıklayabilirim. Bir taraftan bu bilgiye ihtiyaç duyup duymadıklarını ya da bünyelerine iyi gelip gelmeyeceğini anlamam için uzun bir inceleme süreci gerekli ve elzemdir. Diyelim aynı anlamlı iki kelimeyi yan yana yerleştirmeme benzer nice tuzaklarla insanların beni küçük göreceği durumlar meydana getirerek genel kibir, tahammül veyahut bana olan gizli kinlerini ortaya dökmem de gerekecek. Görüldüğü gibi yapacak çok fazla işim var. Söylediklerimi, mağara alegorisini anladım ben diyecek saflıkta ve iyi niyetli akıl sahiplerince tuhaf bulanlar elbette olacaktır. Üstelik, seni seviyorum söz öbeği vergisi, kırılmış anahtarın eritilmeme hakkı gibi konulardan henüz söz etmiş bile değilim.
Diğer konu Mart ayı hakkında söyleyeceklerimdir. Her zaman olduğu gibi düzensiz, dengesiz, çapraşık, tedavisiz, ele kulpsuz, dize karşı soğuk gibi esrarengiz özellikleri ile şimdinin güncel ay stoğunda bir on beş gün kadar duracak görünüyor. Bu tuhaf ay gereğince yazlık kıyafetler ile daha açık söylemem gerekirse atlet don birlikteliği ile kıraç bir arazide bir mostranın dibine çökmenin bir yaşamdan vazgeçme yöntemi olarak uygunluğu hakkında düşünürken bunu bir vakit gelip de yazacağımı bilememiştim. Elbette deneyenlerinin büyük çoğunluğu üşüdüm gerekçesi sunarak koşarak uzaklasmayı tercih edecekleri tahmini ile bir kısmının ki bu kısım inatçılık özelliği ile tanınan kişiler olsun, bir akciğer rahatsızlığı ya da hipotermiye maruz kalacak kadar sabredip sonra pes edecek kişilerdir de. Yalnız, son nefesine kadar bekleyecek o kişiyi düşünmeyi sahnenin oldukça acıklı görünmesi dolayısıyla bıraktım. Kendine acımak, ardından gelecek şefkate benzemeyen ama ne olduğu da açıklanamayan bir onarım sürecini de getirir. İnşa ettiği binanın seksen yıl tamiratı benden diyecek bir müteahhit yoktur ama insan buna da yeri geliyor mecbur kalıyor değil mi?
"hiçbir şey düşmediğine göre
aşağıyı bulamamış gök"
Ne dosdoğru bir tespit. Bravo.
Tanımış olduğum en yalnız insan, yalnızlık üzerine tavsiyeler veriyor. Bir başkası kırılgan ve alıngan kişiler hakkında konuşuyor, bir diğeri bu kez ağaçlardan bahsetmiyordu.
Ve sonunda olan oldu, cılız coşkumu kaybettim meğer biri daha varmış. O sessizliği ile bunu anlatıyormuş.
"Geçmiş olsun, çok üzüldüm duyunca."
YORUMLAR
Okudum, anlayıp idrak için pencereden gitmek bilmeyen kar sepintilerine hesap soruyorum. Hayır elin memleketi kirazda çiçek, çağlada yemiş şimdi... tebrik edip gidemedim
Sanatsal edebi içerik kısmına hiç dokunmadım :)
Sevgi ile...
Parlain m
Sanat ve edebi içerik kısmına ben de dokunmadım, varsa da haberim yok inanın.
Yalnız düşünüyorum da usta bir yazar-şair olan sizi yeni fark etmiş olmam benim kabahatim herhalde. Saygılarımı sunuyorum.
Sıfırnoktası
sizi keyifle okuyorum