1-) Rivayet kültürünü, mezhep ve hadis öğretisini reddedecek.
2-) Kur’an’ın İslâm’ı yaşamak için yeterliliğine iman edecek ve bu fikri savunacak.
3-) Ortadoğu kültürünü İslâm zannederek yaşamayacak. Kültürle, İslâm arasındaki farkı teorik olarak bilecek ve pratikte de Ortadoğu kültürünü, İslâm zannederek yaşamayacak.
4-) Kur’an’daki İslâm’a iman edecek ve Kur’an hükümlerini yaşayacak.
5-) Yaşadığı devrin hidayet önderini, resulünü, nebisini bulacak, ona tâbî olacak ve onunla birlikte fikrî mücadele verecek; onu savunup destekleyecek.
6-) Ruh ve madde konusunu anlayacak.
7-) Olayları ve şahısları Kur’an’ı ölçü kabul ederek tahlil edebilecek.
Kur’an’ın yeterliliğine iman etmeyenler şirke düşmüşler ve müşrik olmuşlardır. İnkârcıların gıybeti yapılır, ki şerlerinden sakınılabilsin. Kur’an’daki İslâm’a iman etmeyen ve Kur’an hükümlerini yaşamayan, olayları ve şahısları Kur’an’ı ölçü kabul ederek tahlil edemeyen insanlar Müslümanların kardeşi değildir.
Ahirette ledünden, hadislerden veya mezhep içtihatlarından değil, sadece ve sadece Kur’an’daki İslâm’ın hükümlerinden hesaba çekileceğiz. Dolayısıyla, ahirette sadece Kur’an’dan hesaba çekileceğine iman etmeyen insan kardeşim değildir ki, gıybetinden sakınayım. Bir de kardeş, kardeşi zulüm altında eziyet görürken, hakları gasp edilirken ve insi şeytanların saldırısına uğramışken kardeşine ne olursa olsun sahip çıkar, onu savunur ve destekler ve onun ezilmesine göz yummaz; kardeşi için dünyayı ayağa kaldırır ve kardeşine sahip çıkar! Kardeş olmak lafla olmaz. Kardeşlik icraatla olur. Şeytana savaş açan kardeşinin yanında açıkça ve herkesin göreceği şekilde yer alamıyorsan siz nasıl kardeş oluyorsunuz?
“Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.” (Zuhruf Suresi 44. Ayet)