- 318 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TÜTÜN
Kristof Kolomb ve arkadaşları, kendileri için yeni olan kıtaya ayak bastıklarında, yerlilerin ağızlarından dumanlar çıktığını görürler. Bu dumanların kaynağı kurutulmuş tütün yaprağıdır. Zamanın doktorları olan rahipler, tütünden şifa umarak, taze yapraklarını yaralar üzerine koyuyor, göğüs hastalıklarına karşı dumanını koklatıyor ve kokusunu baş ağrılarının tedavisinde kullanıyorlardı.
Kristof Kolomb ’’yeni kıtayı keşfi’’nden döndüğünde , yanında tütün tohumları ve yaprakları vardı. Mürettebatından biri tütün içerken görülmüş ve şeytan tarafından ele geçirildiği söylenerek hapis cezasına çarptırılmıştı. Zamanla, tütün tüm dünyaya yayıldı. Avrupa’nın sömürgeci devletleri bir taraftan Amerika’daki sömürgelerinde tütün üretimine girişip, ekim için yerlilerin iş gücünü kullanırken, bir taraftan da , Macellan eliyle tütünü Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu Asya’ya taşıdı.
İlk adı kıyılmış tütünlerin yine bir tütün yaprağına sarılarak yapılmış halinden gelen ’’cigara’’ olan sigaranın yayılması 1856 Kırım Savaşı sırasında, tütünler gazete kağıdına sarılarak, Türk, İngiliz, Fransız ordularına ve ve yerli ordulara mensup askerler tarafından içilir. Savaş sonrası yurtlarına dönen askerler, bu alışkanlıklarını beraberlerinde götürürler ve sigara sanayisinin temellerini atarlar
Tütün Avrupa’ya gelişinden 50 yıl sonra, 1601-1605 yılları arasında İngiliz, Venedik ve İspanyol gemiciler ve tacirler tarafından İstanbul yolu üzerinden Anadolu’ya gelir. İlk tütün tarımı Makedonya, Yenice, Kırcali’de başlar. Ancak, resmi olarak Osmanlı’ya giriş tarihi, 1612’dir. Bu tarihte Hollanda ile yapılan ticaret anlaşması ile Osmanlı topraklarına girer tütün. Ancak zaman zaman da yasaklanır. Tütün, tüketimini ilk yasaklayan Genç Osman’dır. Ardından 1633 yılında bir sarhoş tarafından Cibali’de çıkan yangın nedeniyle IV Murat tütün tüketimini yasaklar. Tarihçi Hommer’in söylediğine göre, tütün yasağının çiğnenmesi nedeniyle, yüz bini aşkın kişi öldürülür.
1874 yılında sigara ve paket tütün üretimi yapan fabrikalar kurulur. Bu dönemde tütün tarımı serbest olarak devam eder. 1881 yılında kurulan Düyun-u Umumiye’nin ardından 10 Ocak 1883’te, gelecekte reji idaresinin sahibi olacak üç grup bankere teslim edildi. Kurulan şirketin adı ’’Memalik-i Osmaniyye Duhanları Müşterekü’l Menfaa Reji şirketidir.
Reji şirketi’nin daha sonra çok tartışma yaratacak olan yönü kaçakçılığı engellemek için memur
atayabilme yetkisine sahip olmasıydı.
Reji halk açısından, himayesinde bulunan 6 bin 500 kolcu vasıtasıyla korku salan bir yabancıdır. Aydın için ise, utanılacak bir şeydir. Kaçakçılık bir anlamda Reji’ye baş kaldırıdır. Kolcularla kaçakçılar arasında çıkan çatışmalarda binlerce insan ölür.
’’’Gidelim gidelim be Halil’im
Çökertmeye varalım
Kolcular gelirse Halil’im nerelere kaçalım
Teslim olmayalım Halil’im aman kurşun saçalım’’
Hiçbirimize yabancı olmayan bu dizeler, kolcularla, tütün üreticisi köylüler arasında verien mücadeleyi simgeler.
Silahlı Kolcu birlikleriyle adeta devlet içinde yeni bir devlet olan Reji’ye karşı, başta tütün üreticileri ve ’’ayingaci’ olarak tanımlanan tütün kaçakçıları ile halk, büyük tepki göstermiş ve sonuçta örgütlü olmayan , ama gene de önemli bir başkaldırı olarak niteleyebileceğimiz bir direnişin örneğini vermişlerdir. Reji’ye karşı oluşturulan bu tepki, şirketin Cumhuriyet döneminde de devletleştirilmesinde önemli bir etken olmuştur. Atatürk, bağımsızlığın sadece siyasal alanda değil ekonomik alanda da olması gereğinden hareket ederek, Tütün Rejisi’ni 4 Mart 1925...te devletleştirmiştir.
1925’te 1. İktisat Kongresi’nde Reji Şirketi’nim kapatılması kararlaştırılır. 26 Şubat 1923 tarihli 558 sayılı kanun’la iç tüketim için tütün satın alınması, işletilmesi, sigara imali ve satılması; tütüne ait işlerin kanunlarla hükümet tarafından yürütülmesi kabul edilmiştir. Bu kanun gereği, İnhisarlar İdaresi, 1 Mart 1923’ten itibaren Devlet İnhisarı şekline gelmiş sigara fabrikaları Türkiye’de kurulmuştur.
1980’lerden sonra tütün piyasamız yeniden yabancıların hakimiyetine girdi. Bir sigara bayisinin vitrininde yerli sigaraya rastlayamıyoruz. Tütün yasasıyla üretim sınırlandırıldı. Tütün ekilen alanlar, artık boş. Tekel özelleştirilerek yabancı tekellere haraç mezat satıldı. Tütün üreticisi perişan.
Tekelin tarihi bir anlamda Türk iktisat tarihidir. Yabancı tekellerin, ulusal pazarımızı işgal edişlerinin bir göstergesi de, TEKEL’in düşürüldüğü durum değil mi?