- 612 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Adberilgen Destanı 2. Bölüm
Tanrı yine sesledi meleklerini. Düşündüler yine ölüm ve kıyamet üzerine. Bamsı ve Bangu latif meleklerdi. Emretti Tanrı. Diyar-ı Ardaya nimetler ektiler. Ağaçlar ve tabiî ki çiçekler…
Ak Ormanda hüküm süren, latif canlılardı kurtlar. Sahip çıktılar Kanırtgan’a. Sütlerinden içirdiler, yuvalarını verdiler. Büyüttüler onu Ak Ormanın huşû dolu kalbinde. Mağrur bir genç olana, ilmiyle dolup taşana ve kendi ordusu için başka diyarlardan askerler toplayana kadar.
Sonra tezgâha gerip zamanı yeniden dokudu Tanrı.
Mağrur tepelerin ve yorgun güneşin önünden, beklenen göründü atının üzerinden. Adı Kanırtgan’dı, Adberilgen’in kanından…
Babasının kılıcını geri almak için Kanırtgan, sonunu bilmediği bir serüvene başlayacaktı.
Batıdaki Bakırdağı’nın ardında, yaşardı lideri kötülüğün Yeraltı hükümdarı Bargan.
Elçileri havadislerinin akbabalardı. Duyurmuşlardı dörtnala gelen orduları.
Kalkanlar kuşanmıştı atlılar
Soğuktu kılıçları
Adberilgen’in oğluydu, Kanırtgan.
Amaçsız insanlara umut doğurmuştu yeniden. Merhametli yüreği, gözyaşının çocuğu…
Saplanmıştı Adıkutlu
Bakırdağı’nın tam kalbinde olan Mabet Ağacının gövdesine.
Ve büyülemişti ağacı Bargan
Tuzaktı aslında yaptığı.
Adberilgen’in soyunun kanı gerekirdi
Sökmek için Adıkutlu’yu yerinden.
Sayılıydı yaprakları
Ve kıymetliydi kelâmı
Tek bir kelime için
Dökerdi eşit sayıda yaprağını.
İhtişamlı süvarilerini Yaldruk’un tam kalbinde olan Bakırdağın’a yürüttü Kanırtgan.
Korkulu ve büyülüydü
Bargan’ın vilayeti.
Bütün ihtişamıyla indi atı Yalt’tan.
Kılıcını çekti ve meydan okudu Kanırtgan.
Geldi ihtişamlı gövdesiyle Yılan Bargan.
Haykırdı Kimmiş bana meydan okuyan?
Benim. Dedi Kanırtgan. Diyar-ı İnsanın varisi olan.
Ak ormanın çocuğu, irfan sahibi canlıların büyüttüğü.
Önce şaşardı Bargan
Ateş saçan gözleri ufukta çakılı kaldı bir an
Ve kâhinin söyledikleri geçti aklından.
Demek Adberilgen’in dölü hayatta, kurumadı daha.
Ve derin derin düşündü; vay başıma gelen, keşke dinleseydim kâhini!
Canını almaya geldim ihtişamlı Bargan.
Önce Mabet Ağacından sökmen gerekecek varisi olduğun kılıcı
Ve bilmen gerekecek ulu ağacın soracağı üç soruyu.
Toplaştı ordular Mabet Ağacı’nın çevresinde. Rüzgâr esti hafif hafif. Onun dışında tek bir şıngırtı dahi olmadı.
Mabet Ağacı: Adı var sureti yok,
Herkes bilir onu, tadar sadece bir kere
Kanırtgan gözlerini alamadı Mabet ağacından ve onun dallarından düştü on bir adet yaprağından.
Gözlerini kıstı Kanırtgan, ölümdür sorunun cevabı
Ve tabiî ki Barganın sonu.
Mabet Ağacı’nın kalın sesinden, kulaklar irkildi, dikkatler çekildi ve ardından geldi ikinci soru.
Mabet Ağacı : Şehir şehir gider, köy köy gezer
Fakat hiç hareket etmez.
Yüzünü buruşturdu Kanırtgan : Yoldur sorgunun cevabı
Ve tabiî ki her ayağın bastığıi
Mabet Ağacı: Ebetten gelir ezele gider
Onu kimse göremez fakat o her şeyi bilir.
Bu bilmeceden kıymetli ve nadir olan yapraklarından Mabet Ağacının son bir tane kalmıştı.
Düşündü Kanırtgan bu bilmeceyi dakikalarca. Ne çare çıkamadı işin içinden. Tam işler sarpa sarmışken Mabet Ağacı son bir kelime söyledi, ‘Gölgen’ hayatına son verirken.
Kanırtgan’ın gözleri buğuluydu, yumrukları sıkılı.
Ey en ulusu ağaçların
Feda ettin iyiliğe canını
Şimdi anladım. Sorunun cevabı zamandır.
Kuruyan Mabet Ağacının gövdesinden Adıkutlu’yu söktü aldı Kanırtgan.
Gök açıldı çırpılarak
Ve koptu kargaşa uğuldayarak.
Yeri sarsan damlar atıldı öne
Ve kavrandı kılıçlar kuvvetli ellerle.
Bir ağırlık çöktü yılanın üzerine
Ve tabiî ki sahibi olduğu kötülüğün üzerine.
Titredi dağlar dişlerin, tırnakların ve çeliğin sesinden,
Ve gazapla yoğrularak ve intikamla bağırarak ve kıpkızıl kesilerek
Kaskı ve zırhı delip geçti Adıkutlu.
Asil çeliği kirlendi Bargan’ın kanıyla.
Kalkanını fırlattı Kanırtgan
Kılıcını sildi kıpkırmızı dumanlar tüten
Gümüş gibi parlak kılıcıyla liğme liğme katletti Bargan’ı.
Tüm Akbabalar toplandı sonra
Cansızdı artık aciz bedeni
Ve kudretli olan kemikleri, pulları, dişleri…
Sonra yine belirdi kâhin
Elinde asasıyla
Bırak dedi esir aldıklarını Kanırtgan’a
Merhamet et ki şanın büyüsün.
Ve merhametin destan olsun nesillerine.
Ama kabul etmedi kibirlinin oğlu Kanırtgan
Merhamet etmedi şeytanın döllerine
Ve hepsini katletti teker teker acımadan.
Böylece aldı babası Adberilgen’in öcünü acımasızca Kanırtgan.
Akbabalar Yılan Bargan’ın düşüşünü haber ettiler
Şeytanların en ilimlisine ve de en kudretlisine.
Kanırtgan babasının kibir gösterip yanıldığı kaderde, merhamet etmeyerek yanılgıyı tekrarladı.
Oysa Ak Ormanın en İrfanlı Tanrısının merhametli canlılarınca büyütülmüştü Kanırtgan.
Akbabalar geldi telaşlı, solukları pis kokulu, kanatları dumanlı Dodurgan’ın huzuruna.
Aegypiinae, akbabaların başı kötü haberi verdi Dodurgan’a.
Kendi alevinde neredeyse yanacaktı Dodurgan. Öyle öfkelenmişti.
Yaldruk yansın ve dönsün küle
Mabet Ağacı’nın kökleri sökülsün yerinden.
Dodurgan ve iblisleri yaktı bütün ağaçları ve yeşil küstü kadere
Diyar-ı ardada yeşermedi tek bir filiz
Dodurgan göğü kaplayan dumana yemin etti, alacaktı Yılan Bargan’ın öcünü.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.