- 665 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sohbet
SOHBET
Sevgili dostum,
Son zamanlarda “eskiden daha çok sohbet ederdin, son zamanlarda keyfin yok mutsuz görünüyorsun” diye sitemlere muhatap oluyorum. Bunun sebebi bana bir mektup konusu çıkarmama sebep odu ve bende hemen yazayım sana bir mektup dedim.
Sevgili dostum, can kardeşim,
Üstad Doğan Cüceloğlu , “Var mısın?” adlı kitabında, bir iletişim uzmanı olarak toplumda konuşmaların yüzde 80 kadarının dedikodu olduğunu beyan ediyor. Ben bunu çevreme baktığım zaman daha çok yüzde 95’lerde bile görebiliyorum.
Sevgili dostum,
Nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman olduğu söylenen bir ülkede yasaklanmasına rağmen dedikodunun bu kadar yaygın olması, izlediğimiz dizilerde de kahramanların durmadan dedikodu yaptığına şahit olmamız beni uzun uzun düşündürüyor ve şaşırtıyor, bu da durgunlaştırıyor insanı.
Sevgili dostum,
Eşlerin bile üzülmesin, kızmasın diye eşlerinden gerçekleri sakladığı bir zamanda insanın üzülmemesi, düşünmemesi ve kaygılanmaması, gelecek konusunda araştırmalar yapan ve bunu yazılara, kitaplara döken insanı üzmemesi mümkün mü?
Sevgili dostum,
Her gün maddi imkanı çok olduğu halde gayrimenkul zengini insanların yoksul ve yoksun arkadaşlarının gözlerinin içine bakarak, sırıtarak “Param yok” diye alay ettiği bir ortamda insan huzur bulabilir mi? “Çocuklarımızı nasıl geliştirelim” diye sormak yerine durmadan onlara mal mülk yığmak sonrada onların neden mutsuz olduğunu anlayamayan insanları gördükçe insan huzur bulur mu? Sorumluluk sahibi ve duygulu insan tabii ki arkadaşlarının bu durumunu görünce üzülecek.
Sevgili dostum,
Dedikodudan ve çay, kahve muhabbetinden başka bir şey üretemeyen, bunalıma girerek ona buna sataşan acaip el kol hareketi yapan zavallı insanları gördükçe insanın onlar adına huzursuz olması normal değil mi? Bu hastalıklı insanlar arasında yaşayan insan tabii ki insan olmasının gereği hüzünlenecek ve arkadaşlarının farkına varamadığı hastalıklarının ilerlemesi karşısında kaygı duyacak. Gerçek sevgi bu değil mi?
Sevgili dostum, kardeşim,
Faydalı olamayacaksa konuşmanın ve sohbet etmenin ne anlamı kalıyor. Hep dedikodu olacaksa sohbet etmenin ne manası var? Doğru şeylere kulak tıkayan ve sonra da ona buna gülen ve bu hastalığının farkına varamayan insan ile ne konuşabilirsin? Anlamak istemeyen, anlamayan ya da baştan savmayı marifet sanan insan ailenin ferdi olsa bile ne konuşsan faydasız. Bu durumda susarak seviyorsan faydalı kitaba yönelmek daha faydalı değil mi?
Sevgili dostum,
Liderimiz dediğimiz peygamberimiz bile “ ya hayır konuş ya sus” demiyor mu? “İnsanların hayırlısı insana faydalı olandır” Konuşma da faydalı olmayacaksa konuşmanın ne anlamı var? Yüzsüzlüğü samimiyet zanneden, defalarca uyardığın halde sevmediğin hareketleri yapmaya devam eden insan cahil mi desek, kapkara cahil mi desek, ne desek kabullenemiyor. Bu durumda O’nu görünce “cahili görünce dalaşmak yerine çalının ardını dolaşmak daha faydalı değil mi?”
Sevgili dostum,
Sana içimi dökmek ve yazmak bana rahatlama sağlıyor Aşık Veysel’in dediği gibi” Derdimi dökersem derin dereye, çağlayıp sel olup akıp gider misali” “Derdimi dökerim sevgili dostuma, cahile ne desen de hepsi boşuna” misali sana yazarak derdimi döküyorum. Sel olup gidiyor hüzünlerim.
Sevgili dostum,
Şaka sevmeyen insan şaka yapmak da O’na, böyle laf anlamayan insan ile muhabbet etmek de kendimize zülüm oluyor. Dedikodu ile hareket ederek gıda stoklayan, sonra da fiyatların düşmesi karşısında hüzünlenen ve dindar geçinen insanın karşısında bizlerin susmaktan başka çaresi var mı? Bizim hüznümüzün sebebi işte bu. Okumayan toplum, okuduğunu anlamayan anlamadığı içinde hata üstüne hata yapan toplumun fertlerine üzülmemek ve bu bilinçsizlik karşısında sorumlu insan nasıl huzur bulabilir ve mutlu olabilir?
Sevgili dostum,
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” demişler. Sizce bu açlık sadece gıda açlığı mı? Bilgi ve sevgi açlığı başta olmak üzere bilinçsizlik açlığını da hatırlatmıyor mu bu söz? En büyük açlık sevgi açlığı demiyor mu iletişim uzmanı psikologlar? Bu durumda biz nasıl tok yatalım? Faydalanmak yerine alay etmeyi seçen duygusal aç insan a o istemezse biz nasıl yardım edelim? Duygusal açlıktan bunalım geçirme noktasına gelmiş çevremizde çok insan varken bizler huzur mu bulalım?
Sevgili dostum,
İşte burada okumak ve “oku” emri bizim karşımıza çıkıyor ve sessizce okuyarak mutlu ve huzurlu oluyoruz. Bu yüzümüze yansımayınca bizi mutsuz ve huzursuz sanıyor çevremizdekiler. Halbuki okuyan insan akabinde düşünür ve düşünen insanın da her zaman güler yüzlü olması beklenemez. Okumayan okuyanı bu yüzden pek anlayamaz. Okumanın önemini anlasak bolca okur ve her gülmeyen insanı mutsuz da sanmazdı toplumumuz.
Sevgili dostum,
Sana sayfalarca sohbet konusunda yazmak istedim. Kağıtlar bizlere anlat biz sohbet edelim dediler. Bende hem sana hem kağıtlara döktüm dilimle söyleyemediğimi beynimle ve kalbimle anlattım. Dilin yetmediği zaman kalp ve beyin daha güzel anlatıyor bu mektuptaki gibi. “söz uçar yazı kalır” dememiş atalarımız boşuna. ”Söz uçar, anlayan ve seven dostluklar kalır mektuplarda “ diyorum bende. Bilinene maluma bir renk katıyorum sanırım. Bu renkleri sen görerek huzur buluyorsun ama bunu senin çevrende kolay kolay anlamaz. İkimizde aynı toplumda yaşıyoruz malum. Ne olursa olsun bizler susarak konuşmaya devam edelim susmak da bir nevi sohbettir. Anlayana.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.