- 374 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ERKAN YÜCEL VE AYDIN STANDARDI
Yeni Dünya Düzeni yılları öyle bir aydın tipi çıkardı ki, hiç bir standarda yerleştirmek mümkün değil.
Ölçüsüz Amerikancı, ölçüsüz alçak, ölçüsüz uşak ruhlu, ölçüsüz köpeksi, ölçüsüz derecede uyanmaz...
Amerikan devlet adamlarına rapor sunduğu kahvaltı toplantılarından sonra arsızca, ’’Biz herkesin sorularını yanıtlarız’’ diye sırtarır.
Parası Amerika’dan. Amerika’ya raporlar hazırlayıp kendi ülkesine ihanetinin altına imzasını koyar. O raporun ısmarlama olduğunu söyleyenleri geri kafalılıkla suçlamaktan da geri kalmaz.
’’Bağımsızlık da neymiş ?’’ diye efelenir.
Halk sözcüğünden nefret eder. Sıradan insanları böcek kadar bile değerli bulmadığını göstermeyi,
modern görüşlü oluşunun kanıtı olarak herkesin burnuna dayar.
Halka ait, yurda ait, emekçiye ait ne varsa hepsinin modasının geçtiğini ilan etmektedir.
Ruhunu serbest piyasaya çıkartmıştır.
Zengin sofralarında yanağının okşanması dışında bir mutluluk kaynağına sahip değildir.
Savaş kışkırtıcısı NATO dalkavuğudur.
Alçaklığını bir meziyet gibi dayatır topluma...
Başbakanların, bakanların yosması olmuştur. Onlardan biriyle bir gün konuşmazsa mutsuz olur.
Yüksek sarayların yapay cennetlerinde kuş sütüyle beslenen yapay bir yaratık olmuştur. İşçi davası, emekçi sorunu dendiğinde dudağını kıvırır.
Aşkları bile yapaydır. Aşkın, şiirin serbest piyasada değer bulduğu bir dünyanın adamı olarak bir yapmacıklar toplamı haline gelmiştir. Yapmacıklar dünyasının yapma bebekleri.
Türkiye aydını çürüyor !
Türkiye’nin o tür aydını, Yeni Dünya Düzeninin çürük sularında batıp çıkan bir çürük sandal gibi çaresiz, teslim olmuş, yıkılmış bir adamdır ! Yıkılmışlığını sermaye gibi kullanmaktadır. Serbest piyasa da o bile bir değer taşımaktadır.
Türkiye emekçisi bunaldığında tabii büyük aydınlarını anımsayacak. Aydın olmayı, halk olmak diye bilen büyük yazarlarını, büyük şairlerini, büyük tiyatro oyuncularını.
Yani Nazım Hikmet’i
Yani Orhan Kemal’i
Yani Aziz Nesin’i
Yani Turan Dursun’u
Yani Erkan Yücel’i.
Nazım Hikmet’in diliyle söyleyelim: Türkiye halkı büyük bir halktır. Çünkü büyük aydınlar yetiştirdi.
Erkan Yücel’i 9 Eylül 1985 günü yitirmiştik.
Büyük sanatın büyük yıldızı, halk için her geçen gün daha büyük değer kazanıyor. Çünkü Erkan Yücel, sanatı, efendileri eğlendirmenin aracı olarak görmemişti. Sanatın sınıflar üstü bağımsız bir işleve sahip olduğu gibi masallara gülüp geçmişti. Tiyatroyu Maraş’ın ve Söke’nin köylerine götürerek kanıtlamıştı tezini.
Baksınlar şu televizyon kanallarına şöyle bir. Orada kalite adına ne varsa, ister devrimci, ister burjuva anlamda olsun, kaliteli ne varsa hepsi Erkan Yücel’in mektebinden yetişme sanatçılar tarafından yaratılıyor. Erkan Yücel tiyatrosunun perdecisi bile düzenin yıldızları içinde pırıl pırıl seçilebiliyor !
Erkan Yücel, yaratıcılığın nerede bulunduğunu gören, gösteren büyük bir örnektir. Yaratıcılığının halkta olduğunu anladıktan sonra bütün emeğini halk için harcadı.
Ne mutlu Türkiye halkına, Erkan Yücel gibi bir sanatçı yetiştirdi.
Ne kadar acı Türkiye halkı için, Erkan Yücel’i pek genç yaşında yitirdi.
Önümüzdeki dönemin Türkiye aydını işte o standardı yakalamak, onu aşmak göreviyle karşı karşıya.
Nazım Hikmet’lerin, Aziz Nesinler’in, Erkan Yüceller’in koydukları çıtayı aşmak !