- 1385 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
KİM ÇEKER BENİM KAHRIMI?
KİM ÇEKER BENİM KAHRIMI?
Merhaba yavrum, nasılsın, iyi misin? Torunlarım nasıl? Dersleri nasıl? Beni hiç sormuyorlar mı? Oysa beni her sabah öpüp, koklamadan okula gitmezlerdi, evden çıkmazlardı. Seni ve onları nasıl özledim, anlatamam. Derdini paylaşmadan, içine ata ata ölürmüş insan. Bazen duvarlara anlatıyorum. Bazen de böyle yazı yorum sayfalarca.
Sabah takvime baktım da beni buraya bırakalı tam üç yıl geçmiş. Üç yıl ama bir de bana sor, otuz yıl geçmiş. Oysa sen çocukken üç yıl hemencecik geçerdi, zaman su gibi akardı. Buraya geldiğim gün doğum günümdü. Pasta yapmanı, torunlarımla birlikte doğum günümü kutlamanı beklerken, apar topar beni buraya getirmiştin. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Torunlarımla vedalaşma fırsatı bile vermemiştin bana. Programım var, acil yetişmem lazım demiştin. Nasıl bir programdı ki, bitmek bilmedi. Bir kere bile hatırımı sormadın. Hadi diyelim ki işlerin yoğun, gelemedin. Beş dakika telefon da mı edemedin?
Keşke benim de düşüncemi sorsaydın ya yavrum. Neyse seni üzmeyeyim. Senin üzülmemen için, canının yanmaması için hayatımı adadım. Şimdi ister miyim üzülmeni? Kıyabilir miyim yavrum sana. Bu yazıyı bile okutmayacağım sana. Okursan üzülürsün. Hayattan şikayet etmem hoşuna gitmez. Moralin bozulur, işlerine konsantre olamazsın.
Bir gün arar da nasıl olduğumu sorarsan çok mutluyum, hayatımın en huzurlu yıllarını yaşıyorum, diyeceğim sana. Gerçekten de her yer tertemiz, mis gibi. Yemekler harika. Hastalanırsam tedavimi yapıyorlar. Kaloriferler yanıyor, sıcacık. Gel gör ki huzur evinin tamamını bana verseler istemem. Her şey var. Bir tek sevgi yok. Oysa tek göz bir kulübede seninle ve torunlarımla birlikte yaşamak için neler vermezdim neler?
Bazen bahçeye çıkıyorum, gülleri kokluyorum. Senin gibi kokuyor diye. Küçük güllerde de tıpkı torunlarımın kokusu var. Dallarından hafifçe eğiyorum, incitmeden, zarar vermeden; kokluyorum, kokluyorum, iyice içime çekiyorum. Sonra hafifçe seviyorum onları. Sonra huzur evine doğru yürüyorum. İçeri girmeden önce kapıdan dönüp geriye bakıyorum. Belki sen gelirsin diye. Boynumu büküyorum, odama çıkıyorum. Bu kaçıncı boynumu büküşüm? İnan sayısını bilmiyorum. Kaç kere daha boyun bükeceğim, o da senin insafına kalmış yavrum.
Seni çok seviyorum yavrum. Ömrünce mutlu ve başarılı ol. Ayağına taş değmesin. Mutlu musun? ondan bile haberim yok. Yine de; iyi ki benim yavrumsun. Varlığını bilmek bile huzur veriyor. Ya sen benim yavrum olmasaydın? Bu mektubu kime yazacaktım ben? Kimin umurundayım? Kim dinler derdimi? Kim çeker benim kahrımı? Yavrumdan başka?
İSMAİL MALATYA 06/03/2022-PAZAR-İST.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.