- 261 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
HAYATIMIN GİZEMLİ ANLARI 7
HAYATIMIN GİZEMLİ ANLARI
7
Validemin 5.erkek çocuğuyum. Validem 4. erkek çocuğundan sonra kız çocuk istemiş ama bu kez de amaçlarına ulaşamamışlardı. Ama yakışıklı olduğum için bir nebze olsun ferahlamışlar, bana çocukken ölen büyük abimlerden birinin ismini vermişlerdi.
Ben aslında onun yerine yaşayacaktım. Benden önce ölen çocuk sayış bir değil ikiydi. Birinin adı Adem’di öbürünün adı bana verilen addı; yani İsmail. Ben onun yerine yaşayacaktım. Bebeklerden birini mamasını çok kuru yaptığı için yemek yerken öldüren annem bunu cahilliğine veriyordu.
Benim doğumum önemli olaylara sebebiyet vermişti. Anne karnında kente göçmüş, Annem dayımın evinde misafirken dünyaya gözlerimi açmıştım. Babam kadrolu işe girmişti. Ardından ev yapma girişimini başlatmış, önce Dedemin ahırının üstüne ufak bir ev yapmış, sonra da Halamla sırt sırta bitişik iki katlı evini tamamlamıştı.
Küçük ahşap ev; nohut oda ,bakla sofadan ibaretti. Kışın küçük bir odaya tıkışır, yazın bakla sofada otururduk. Beslenme yetersizliğinden verem olmuş, doktor "en kıymetli yiyeceğinizden buna yedirin de gözünüz arkada kalmasın" demiş. Babam da çok sevdiği ve yalnızca kendi yediği bal ve yağ karışımından bana yedirmiş, beni bilerek ya da bilmeyerek hayata döndürmüştü.
Artık beleş yaşıyordum. Beslenme yetersizliğimiz sürüyordu oysa. Fakirlikten et yüzü görmüyorduk. Kurbandan kurbana et yiyorduk. Turşu kavurması ve karalahana yemeğinden başka beslenme aracımız yoktu. Ekmeğimiz mısır unundan yapılıyordu. Annemin meşhur mıhlamasını yemek bir şanstı.
Dört erkek kardeştik. Ben kardeşimin salıncağını sallıyor, kapı ile pencere arasına gerilmiş salıncağı biraz fazla sallayınca düşürüyordum. Ben de dik olan merdivenden aşağı düşüyor, kafamı gözümü yarıyordum sık sık. Böylece hızlıca sokağa çıkmış oluyordum. Hala bu olayların izini bıyık kısmımda taşıyorum. Bıyığımın darbeli yerinde kıl çıkmaması o günlerin hatırasıdır.
Çocukluğum çamurlu sokaklarda geçti. Sokağın içi su çukurlarıyla doluydu. Bu çukurlara bata çıka neşeli oyunlar oynardık. Okula gitmemiz netameli olurdu. Çoğunlukla ayakkabılarımızın içi su dolardı. Ayaklarımız vıcık vıcık olurdu. Sokağımızda elektrik ve su yoktu. Sokağın başında tek çeşmeden taşıma suyla idare ederdik. Çeşme başı su alanlarla dolup taşardı.
Her taraf yemyeşildi o zamanlar. Evlerden çok bahçelerimiz yer alırdı sokakta. Sokağımızın yakınlarında büyük bahçeler vardı. Hepsi ekilirdi. Çeşit çeşit meyve ağaçları vardı. Bu meyvelerden biz de yararlanırdık. Zaten o zamanlar pazar kurulmazdı ilde. Yahut biz öyle zannederdik. Çünkü bahçelerimizde her şey yetişirdi. Ah ne günlerdi onlar…
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.