- 427 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
hoşça kal.
Kimileri sokakları hep elin silahında dolaşmanın ne demek olduğunu bilmez. Yarım uykular uyumayı ve bir çiçeği gözlerini kapatıp koklayamamayı...
Şu dağların öteki tarafında her zaman gözlerim. Ha desem, bi aşsam, her şey güzel olacak.. Ama tabanlarımın altında derin yarıklar, yol uzun... Bir de... Yakama yapışmış bu sevda, seninle bu şehrin bir sokağında karşılaşma ihtimalimiz, bu şehirden uzak tüm güzellikleri benden alıp götürüyor..
Geceleyin kendime uzun uzun saadet nedir diye soruyorum ve aklıma yalnızca yeşil çimler arasında açmış bir çift papatyaya benzeyen gözlerin geliyor. Duvardaki gölgemle bölüşüyorum ekmeğimi, çayımı, tütünümü... İnsan en çok kendiyle dertleşirken doğruları söylüyor. Erimiş peynir kıvamında sünüp giden lezzetli yalanlar olmadan.. Neyse o işte.. Dünyayı değiştiririm sanıp, ne varsa koyup geride, bir bok beceremeden bu ıssız evde kalakaldım... Sevdayı bile...
Seni bile...
Oysa ben, ben olmasamda senin doğacak çocukların için, doğacak tüm çocuklar için değiştirmek istemiştim bu dünyayı. Siyasilerin bu pis dünyasını başlarına yıkıp, özgür, eşit ve tok bir ülkenin temellerini atarım sanmıştım. Ama gel gör ki benim dünyam başıma yıkıldı, senin söylediğin gibi tıpkı! Yalnızca ben, tek başıma oturup düşünüyorum geceleyin tüm aç çocukları, diğer tüm insanlar onlara dokunmayan yılanın bin yaşamasından bile öte onu besliyor.. Kendi elleriyle...
Geçtim, dünyayı kurtarma derdin güzelim.
Kendimi dünyadan kurtarmaya karar verdim..
Tavanda asılı ip, yarım demlik çay, iki paket cigaram var...
Hoşça kal...