- 270 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖYLE BİR HİKÂYE/ BAHAR YAĞMURLARI GİBİ Bölüm-3
Cuma günü çay bahçesine çıkmak kısmet olmadı. Akşama kadar dükkânda takılmak zorunda kaldım. Akşam geç vakit çay bahçesine beş, on dakika uğradım. Ama Buse’yi göremedim. Acaba bu gün vaktini nasıl geçirdi?
Dün bayağı güzel bir gün yaşamıştık. Farkında olmadan gülümsedim. Kaç yaşındaydım demişti? Yo yaşını söylememişti. Zaten ben de yaşını sorduğumu hatırlamıyorum. Bir bardak demli çayımı içtim. Yakup’ta askere gidince laflayacak kimse kalmamıştı. Kalk Oktay içtiğin çayın parasını öde evine dön.
Bugün biraz daha iyiyim sabah erkenden kalktım kahvaltımı yaptıktan sonra, dükkânın yolunu tuttum. Benim çocuk daha gelmemişti. Kitapları tezgâha çıkardım. Elektronikçi Enis ustayla lafladım. Bu sırada benim çocukta geldi. Fazla oyalanmadan, dükkândan ayrıldığımda saat on bire geliyordu.
Bir an eve uğrayıp uğramamayı düşündüm, kötü bir fikir deyip, kafamdan atarak, çay bahçesinin yolunu tuttum. İçimden inşallah 21 numaralı masa boştur diye düşünüyordum. Hakikaten boştu. Benden önce kimse kapmasın diye hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Defterimi masanın üzerine bıraktım. Çantamdan kitabımı çıkartarak, kaldığım yeri açtım ve okumaya başladım. Kitabın yaprakları arasında kaybolmuştum ki, bütün kontrasyonu mu bozan o güzel sesi duydum.
‘’ Sen kitap okumaktan başka bir şey bilmez misin?’’
Başımı kaldırınca, Buse’nin muzip bakışlarıyla karşılaştım.
‘’ Bilmem hanımefendi, siz ne yaparsınız boş zamanlarınız da? Otur, açıkçası pek umudum yoktu. Beklemiyordum.’’
‘’ Neden beklemiyordun?’’
‘’ Bulaşığı var çamaşırı var. Evin kızı değil misin? Bir işin ucundan tutmuşundur diye düşündüm.’’
‘’ O işleri bugün anneme sattım. Ee sen ne yapıyorsun?’’
‘’ Zamandan çalıyorum desem yeri var.’’
‘’ Bugün ne yapalım?’’
‘’ Bilmem oturuyoruz ya. Sana sormak istediğim bir şey var.’’
‘’ Sor.’’
‘’ Annenin benden haberi var mı?’’
‘’ Olması lazım mı? Ama yine de merakını gidereyim. Uygun bir ortamda senden bahsedeceğim.’’
‘’ Ne diyeceksin? Benim yeni arkadaşım var ama elli yaşında.’’
‘’ Sen oraya mı takılıyorsun? Benim için yaşın önemi yok. Bu arkadaşlıkta verdiklerin benim için çok önemli. Tabi anneme konuştuklarımızı tam detayı ile anlatamam. Öyle değil mi?’’
‘’ Orası öyle ben bile sana nasıl anlatıyorum diye bazen kendime soruyorum.’’
‘’ Hadi kalk gidiyoruz?’’
‘’ Nereye gidiyoruz?’’
‘’ Nereye olacak senin eve.’’
‘’ Biraz erken değil mi? Buna hazır mısın? Gideceğin ev bekâr bir adamın evi?’’
‘’ Sana kendimden daha çok güveniyorum Oktay. Oyalanmadan çıkalım’’
Hesabı ödedikten sonra çay bahçesinden çıktık. Merdivenleri tırmanıp, Kırık Tabağın önünden geçtikten sonra, bizim sokağa girdik. Buse,
‘’ Bu sokakta mı oturuyorsun?’’
‘’ Evet, sağdan üçüncü binanın girişinin alt katında oturuyorum.’’
Dış kapıyı açtım geçip merdivenlerden aşağı indik. Benim dairenin kapısı önünde Buse’ye,
‘’ Senden rica edeceğim bu dairede, daire de denmez ya. İçerde göreceğin dağınıklığı hoş görürsen mutlu olurum.’’
‘’ Merak etme canım halden anlarım. Hadi aç kapıyı.’’
İtince kapı kendiliğinden açıldı Buse’nin gözü de fal taşı gibi açılmıştı.
‘’ Kilit kullanmıyor musun?’’
‘’ Tabi kullanıyorum ama sondan bir evvel hastalandığımda kapıyı kırıp içeri girmişlerdi. Bende kendime güvenemediğim için kapının kilidini yaptırmadım. İçerden sürgü ile idare ediyorum.’’
İçeri geçtik, ayakkabısını çıkarınca benim kullandığım terliği verdim.
‘’ Misafirlerimi ağırlayacağım tek yer divanım, oturur musun?’’
Ben çay suyunu ocağa koyarken oda odayı incelemeye başladı.
‘’ Burası çok hoşuma gitti, kutu gibi ama çok güzel. Benim ilgimi çeken çok şey var burada.’’
Bizim geldiğimizi gören karamel, açık olan pencereden içeri girince, Buse birden irkildi.
‘’ Bu ne böyle? Ne güzel bir şey?’’
‘’ Tanıştırayım, arkadaşım Buse. Buraya geldiği zaman sesini çıkarmayacaksın. Buse, bu hanım da Karamel. Bu evin sahibi bende yanında has bel kader yaşayıp gidiyorum.’’
Televizyonu açtım üç saate yakın evde oturduk. Her tarafı didik, didik etti çeşitli konulardan konuştuk.
‘’ Seni çay bahçesinde göremedim mi soluğu burada alırım. Sen olmasan bile içeri girer divana uzanırım. Çekil kenara.’’
Birden divana uzanıp gözlerini kapattı. O an içim bir tuhaf oldu. O divana uzun zamandan beri karşı cinsten biri yatmamıştı.
‘’ Kalksan iyi olur, geç kalacaksın.’’
‘’ Haklısın, bir dahaki gelişime saklayayım iştahımı.’’
Ayakkabılarını giydikten sonra,
‘’ Sen hiç çıkma, buradan doğru eve gideceğim’’ dedi ve bana sarılıp öylece kaldı. Çekine, çekine ben de sarıldım. Kadınsı kokusu ilk defa dikkatimi çekti ve ilk defa yanağıma bir öpücük kondurdu. Kapıyı açtım merdivenleri tırmanmaya başladı ve gözden kayboldu. Ben odaya girerken, kapanan apartman kapısının çarpmasını duydum. Bir an için hayal gördüğümü sandım. Ama yaşadıklarım gerçekti.
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.