- 295 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMDE GEZERKEN
Bir gün oturduğum yerde düşünüp dururken hayatımın tümünü yaşadım sanki. Bütün yaşantımı birkaç dakikaya sığdırdığımı gördüm. Titrek bir ses ve korkulu bakışlar ürkek titremelerle derin bir nefes aldım .Son teneffüsün nefesi olabilir mi diye düşündüm. İçimi çektim deriiiiin deriiiiiin.
Gözlerim buğulandı. Günlerimin sayıları bir bir gidiyor elimden. Halbuki çıktığımız yolculukta varacağımız yere hep varmayı istemez miyiz. Varacağımız yerden neden korkuyoruz . Biz çıktık yolculuğa biz varmak istedik, varmak istediğimiz yere.
Öğretmen okuluna başladığımda bitmez bu okul demiştim bitti, memuriyetimde 25 yıl biter mi demiştim 47 yıl bitti. Hem de ne çabuk geldi geçti. Daha dündü sanki. Ah, vah etmeler çaresizliğin bir ifadesi. Keşkeler anlamsız sanki. Hayat hikayem uzun. Burada onu yazmayacağım.
Düşüncede derinleştikçe hayat veren soluk, sanki bana inat edercesine zorluyor düğümleniyor. Boğazımda kalıyor. Nefes almak güç gelir mi, ama evet güçlükle nefes alıyorum. Nefes son tükeniş nefesi olunca düşüncesi boğuyor insanı. Geriye dönüp geldiği yola bakan adam gibi geriye döndüm ve yaşadığım hayata, yola bakar gibi baktım. Şu ucu bucağı olmayan göğe baktım. benim sandığım şu yer yüzündeki eserlere baktım. Hiç birisi benim değilmiş meğerse ki, geride kalmışlar ve elimden çıktıklarını gördüm ve sanki yıkıldım kaldım. Oysa ben o geride kalanları elde edebilmek için ne zorluklar, ne çileler çekmiştim. Elimden uçup gidecek, bana kalmayacak şeyin çilesiymiş bu çektiklerim.
Her şeyin güzel olmasını istedim, her şeyi layık olduğu yere koymaya çalıştım. İnsanlar benden kırıldılarsa da doğrusunu yapmak istediğim için kırılmışlardır. Küsmüşlerse de kişisel çıkarlarım için değil toplumun daha güzel yaşaması, geleceğimiz daha güzel olmasını istediğim içindir.
Bana çocukken öğretilenlerin peşinde koştum hep. ne güzel öğretilerdi onlar komşunun kızı senin bacındır , komşunun varlığı seninki gibi değerlidir nasıl kendi koruyorsan onu da korumak görevin derlerdi. Heyhat güzeliyle çirkiniyle, eğrisi doğrusuyla bir ömür gürültü, patırtı ile geldi geçti.
Nasılda boşmuş dolu sandıklarım ,birer yalan rüzgarmış bu hayatta hakikat sandıklarım. Yalancıda gerçek aramak zaman kaybıdır diyemedik, yalan çabuk duyulur yayılır diyemedik. Gerçeğin şahide ihtiyacı yoktu. Şu an o gerçeği görüyorum. Tek bir gerçek tüm inkarları isyanları yıkmaya yetiyormuş meğerse ki. Düşünüyorum da edindiğim tüm arkadaşlıklar şuan yanımda değiller. Ama edindiğim güzel ve çirkin şeyler beni hiç bırakmadılar. Çirkinliklerin yakama yapışıp benimle gelmek için ettikleri inadı hissediyorum. Can pahasına mücadele ettiğim doğrularıma güveniyorum, Bazen de yersiz inadımla kırdıklarıma hayıflanıyorum
Hayatta ne yaparsak yapalım, ne olursak olalım, hangi sıkıntıya girersek girelim, mutlaka dikkat etmeliyiz, âhirete faydası var mı,yokmu diye Varsa, her türlü çileyi çekmeye değer. Yoksa, rahatlıklar bile insan için bir felâket habercisi, ağır çile olur. Hakikaten öyledir
Ömür…Birkaç nefeslik emanet. Çilelerle dolu. Depdebeden ihtişamdan nasıl yaşadığımızı anlayamayacak kadar kaybolmuşuz İnsan ömrünü uzun gibi görüyoruz değil mi? Değil işte .Bitmeyecek zannettiğimiz hayat Çileler ve yaklaşımlar ve çırpınışlar.
Hayatı uzun gösteren, bitmeyecek gibi hissettiren de o çileler harmanında insanın yaklaşımları ve çırpınışları.
Gerek mal uğruna çile ve çırpınışlar, gerek mevki uğruna, gerek rahatlık için, gerek Şunun veya bunun için.
Kimileri öyle akıntılara kapılıyor ki, sanki hiç ölmeyecek! Sanki hiç hesap vermeyecek! Sanki bunca nizam ve ilâhî tanzim boşuna!
Herkes çilesiz hayat yaşam kazanç derdinde böyle bir dünya var mı bilmiyorum ama Aldadı dünya aldadı, altında var zehir üstünde var baldadı.
Bu dünyada elde ettiklerimizi yanımızda götüremiyorsak neden tırmalıyoruz yoruluyor ve çile çekiyoruz. Bari götürebileceklerimizin peşinden koşsak, onlarla yorulsak, onların çilesini çeksek. Çilesiz bir hayat mı atıyoruz yok ki neden olmayan bir şeyi arıyoruz. Parası bol olsun, kimse tavuğuna kişşt demesin her şey etrafında fır fır dönsün, itibar görsün böyle bir hayat yok ki varacağımız noktada bulacağımız böyle bir itibar sofrasıda yok. Nihayeti kara toprak neden oraya bir nebze olsun düşünüp hazırlanmıyoruz. Geçenlerde kısa bir cümle okudum: Yattık kalktık, hoop ordayız. Yahu bu gün yattık belki de kalkamayacağız hoop orda olacağız. Hiç bir şey armut piş ağzıma düş olmayacak. Çilesiz bir hayat konforlu bir yaşam mal mülk mevki, makam dostluklar münasebetler hep kolay olsun isteniyor olmaz ki, olamaz ki. Emek harcamadan dostluk kurulamaz ki, emek vermeden adaletli bir makam sana verilmez ki aile içinde bile emek gerekir hiç bir şey rast gele senin olamaz ki, malımız bir sınav çocuklarımız bir sınav. Büyüklerimiz boşuna dememişler (İLLET,GILLET ZİLLET)Büyükler hep üç unsur ile sınava tabi tutulmuşlardır. illet, gillet, zillet ile imtihan olmuşlardır. Allaha vuslat yolunda bir kulda bu üç imtihandan biriyle muhakkak muhatap olunur. Bu üçünden birisi yoksa üzerimizde düşünmemiz gerekir hayatı şöyle bir süzgeçten geçirmeli Dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. İnsan oğlunun biriken acılarının ağırlığı altında çekenle beraber dünyada çökecektir. Kişinin savaşı aklı ve yüreği arasındadır. çetin geçer. Mayamız çile ile yoğrulmuş hamurumuzda var. Akıl niye verildi ki zaten her türlü çile ızdırap ve debdebeden kurtulabilsin diye. Sahi akıl neden verildi, neden bazılar meczup doğdu fehmedemiyor. Bir adaletsizlik mi var yoksa. Hayır biz ervahı ezelde senin emrin üzere yaşayacağız diye söz verdik te ondan. Meczuplar dinden mesul değildir. Geldik ki bir maksadı gerçekleştireceğiz. Denklemi iyi kurmak gerekir. Kurduğumuz denklemi çözmeli, anlamalı, anlamalı anladığımızı zannettiğimiz şeylerde anlamı engelleyebilir. Geçenlerde şöyle bir dize okudum ‘’Gençken terlemeyene yaşlanınca kazan dolusu terlemesinin faydası yoktur’’. Gaflete düşüp yorulmaktan korkanlar yatmanın verdiği bunalımla yoruluyor ve manasız yorgunluktan çıldırıyor. Eğitim sistemimiz böyle istiyor demek ki ahlaki değerlerin öğretilip yaşanmasından kaçıyoruz, ambalajlı cahilliğin belası ile helak oluyoruz. Sorumluluk almaktan çekinip yılkı atı gibi anlamsız koşuşturmanın yükü altında eziliyoruz. Faydalı şeylerle meşgul olmaktan kaçıyor bir dakika bile ayırmıyoruz ama faydasız şeylerle ömrümüzü tüketiyoruz. Güzeli terk edip çirkinliklerde boğuluyoruz
Şuraya bir dörtlük ne güzel gider
Gelin ey dertliler gelin
Bu derdimden sizde alın
Dertli bilir derli halin
Ya dertsizler burada neyler.
Büyüklerimiz (‘’Dert odur ki gele dünya gide din, dert o değildir ki gele din gide dünya’’)Evet kişi dert edinmeli, neyi dert edinecek güzel şeyleri, doğruları bulmaya, güzeli yaşamayı ve görmeyi, Merhametli olmayı, sevmeyi sevilmeyi .Bu hasletleri üzerinde bulunduran kişi hem sevilir hem de sayılır .O zaman dünya sevgi yumağı olur. Kimsenin kimseye bir diyeceği kalmaz. Buğuz haset, kibir gibi hasletler üç bin derecelik fırının ateşinin demirin cürufunu atıp esas cevherini çıkardığı gibi posa olup atılır, İçimizden. Curufu ayırır esas cevheri ortaya koyar. Hangi dilden konuşsam hangi ağızla konuşsam bilmiyorum ki. Yanlışa yakın, doğruya mesafeli, şifaya uzak, virüse yakın, günaha serbest, sevaba vizeli, rezilliğe mükafaatlı dürüstlüğe cezalıyız. Dedim ya hangi dille konuşayım bir orta yolu yok ki: Doğru tekdir. Yanlış hep yanlıştır. Nefsin, yanlış arkadaşın, şeytanın bozmasıyla mantığımız dumura uğramış kilitlenmiş, değerlendirme yapamıyoruz. Bu yüzden çok kimse, yaptığı yanlışı da gafleti de savunuyor. En olmayacak şeyi bile şiddetle müdafaa ediyor. Sahiplendiği yanlış üzerinde aklın ve mantığın bütün satrancını sergiliyor ve artı kutbu mat etmek için uğraşıyor da uğraşıyor. Hem de öylesine çileler çekiyor ki akla zarar! Eğer fehmedip düşünse, görecek ki; âhiret çilesi, dünya çilesinden daha kolay, daha bereketli, daha faydalı ve daha gerekli. Buna mukabil dünya çilesi de, âhiret çilesinden kat kat daha zor. Üstelik tamamen çorak, faydasız, yersiz ve hüsran dolu. Bomboş çile.
Dünya metağı için onca çekilen çile, Yandırır derunumuzu narı nemruda benzer bir ateş. Gülşenin vakti hiç gelmeyecek gibi. Bütün cismü canı eyledin hurda azalarım yanıp tutuşmadı mı. Her güzelliğin bir bedeli vardır. Bedeli çek huzura erişme akıl almaz bir şey. Her güzelliği bulmanın bir çilesi vardır. Netice güzel olduktan sonra buna çile denmez. Başı boş yaşamında bir çilesi vardır. Ama bunun çilesi katmerli afata götürür.
İyilikler için onca çekilen çile, kötülükler üreten bir vasıfta servis edilirse, insan neyin çilesini çekmiş olur?
Dostluk kurabilmek ,kurduğu dostluğu devam ettirebilmek için çekilen onca çile, ihanet ve zarar doğurmuşsa, insan neyin çilesini çekmiş olur?
sûrete hizmet eden sîreti hiç hesaba katmazsa, insan neyin bedelini öder ki?
Evlâtlar için onca çekilen çile, eğitim ,okutma ,iş kurma gibi çilenin karşısında şahsiyet ,kişiliğini bulma topluma yararlı olma ve ruhaniyet gibi kayda değer hiçbir şeye faydalı olmamışsa, insan neyin çilesini çekmiş olur ki?
Eğitim için çekilen onca çile, onca masraf, onca zamandan sonra elde avuçta netice itibarıyla hiçbir şey kalmaz da yarına sadece faydasız bin bir eyvahtan başka bir şey bırakmazsa, insan neyin çilesini çekmiş olur?
Yaşamak için onca çekilen çile, helâl ve haram ölçülerini târumâr ederse, insan neyin çilesini çekmiş olur? Oysa ne istediğini bilen insanlar acele etmezler, sabırla ve ısrarla istediğini elde ederler. Bu onun için bir çile değil, bir uğrşıdır. Onlar acelede etmezler. Hayatın yanlış tarafında olmak istemedikleri için, yalnız kalmayı bile tercih ederler. Onca güzel örnekler varken önümüzde nemrut olmak için uğraşanlar neyin uğraşını vermiş olur. Firavun olmak için uğraşanlar uğraşırken çevresini nasılda rahatsız ederler. Onlar adetini işler de biz neden Nemrut’a odun firavuna ok olalım. Birileri şeytana kuryelik yapıyor diye bizde mi kuryelik yapalım. Onlar cehennem odunu diye bizde mi odun olalım. Cehalet ve gaflet karşısında, şeytan ve nefisle beraber, hüsran ve mağlubiyetle yaşanan ne acı bir son. Ama insanın kendisi bu sonu yavaş yavaş hem de hiç anlamadan hazırlıyor. Şöyle bitirsek ne derler ki acaba
Boş çile kuşatmışsa bu dünyada her kimi,
İşte kupkuru kelle, onun akl-ı selîmi!.. (Seyrî.)Haydi hayırlısı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.