- 745 Okunma
- 8 Yorum
- 5 Beğeni
BEŞ TL.
BEŞ TL.
Sıkıntılı bir günümdeydim.
Yine kontrol zamanımdı ve hastanede kan verdikten sonra, sonucun çıkması için gerekli iki saati geçirmek için eşimle birlikte, bir pastaneye gidip oturmuştuk.
Karnımız da zil çalıyordu, zira kan vermeden önce bir şey yenmemesi gerekliydi malum.
Bu şık pastanenin iç vitrini, çeşitli tatlı tuzlu hamur işleri, ekmekleri ve pasta, çikolata çeşitleri ile doluydu ki, ne sipariş edeceğine göz gezdirirken bile, karar vermekte zorlanıyordu insan.
Kendimize poğaçalarından ve tuzlu çeşitlerinden bir tabak yaptırdık, iki de çay sipariş edip, bir masaya oturduk. Atıştırmayı yarılamıştık ki, nur yüzlü üstü başı, temiz pak bir teyze pastaneden içeri girdi.
Önce şöyle bir etrafına göz gezdirdi hafiften, sonra tezgâha yanaştı. Çekinken hali dikkatimi çekmişti.
Tezgâhtara doğru eğildi ve yavaşça bir şeyler fısıldadı. Görevli genç tam olarak anlamamıştı. Yaşlı kadın isteğini tekrarladı. Bu kez bir ekmek sözcüğü duydum sanki ama yine çok yavaş konuşmuştu.
Tezgâhın arkasındaki genç “Askıda ekmek uygulamamız yok maalesef! Diye cevaplayınca ihtiyarın, bunu sorduğunu anlamıştık.
Eşimle bu konuşma üzerine birbirimize baktık. Kötü hissetmiştim kendimi. Tam ayaklanmış yanına gidiyordum ki, teyze elindeki minik cüzdandan beş TL çıkartıp uzattı.
“O halde vitrindeki ekmeklerden bir tane alayım, dedi. Son param bu evlat!”
“Ah teyzem” dedim içimden. O paraya bu pastaneden hiçbir şey alamazsın ki sen!”
Ekmeklerin her biri özel yapımdı ve en az 15 – 20 TL den başlıyordu. Yerimden kalktım hemen ve yürürken onlara doğru, görevli gence de bir göz kırptım.
Anlamıştı ne demek istediğimi ve ihtiyara dönüp “Tamam, siz seçin hangisi, dedi. Ben vitrinden çıkartayım.”
Yanlarına gidince “Buranın tatlı, tuzlu kurabiyeleri de çok güzeldir teyzecim, dedim. İzin verirseniz ben de size onlardan ikram edeyim.”
“Niye ki” der gibi, şaşkın şaşkın baktı yüzüme. Teşekkür ederim, güzel gönlünüze, dedi ardından. Ama hiç zahmet etmeyin.”
“Lütfen, dedim. İçimden geldi. Beni kırmaz iseniz çok sevinirim.”
Teyze vitrine döndü ve içindeki çeşitliliğe takılınca gözleri, bir süre öylece durdu. Sonra ufak yuvarlak bir somunu gösterip “Şu olsun o zaman” dedi.
O sırada tezgâhtar ihtiyarın verdiği 5 TL ye bakıyordu. Yanına gelen diğer görevli genç kız, Paranın üzerinde yazılar görünce, az önce yaşananları bilmeden “ama bu para alınmaz ki “dedi.
Hemen atılıp “Bana verin, dedim. Siz şimdi teyzenin siparişleri bir tamamlayın önce. Tatlı, tuzlulardan da bir kutu ile birlikte lütfen.
İhtiyarın yüzü iyice düşmüştü. Belli ki morali bozulmuştu. “O beş lira torunumun ilk kazandığı paraydı, üzerini kendisi yazmıştı bana verirken, dedi. Şimdiye kadar hep saklamıştım!
Düşüne biliyor musunuz?
Kim bilir ne kadar zor durumdaydı ki, kıymet verip sakladığı 5 TL.yi bile harcamak zorunda kalmış. Çok dokunmuştu bu bana. Tezgâhtar genç hazırladığı torbayı uzattığında;
“Teyzem, yakında mı oturuyorsun?” Diye sordum.
“Eh işte dedi. Aslında ben halk ekmek almak için yürümüştüm buraya kadar. Ama kuyruk o kadar uzundu ki. Bu soğukta orada beklemeyi göze alamadım yavrum. “
“Tamam, teyzem dedim. İki dakika müsaade et, biz seni evine kadar bırakalım. Bu soğukta yürüme.”
İtiraz etmek istese de üsteleyince “ Peki, deyip razı oldu. Aslında hoşuna gittiği o nur yüzüne gelen gülümsemeden de belli oluyordu.
Teyzenin aldıklarını ve bizim hesabımızı da ödeyerek, hep birlikte pastaneden çıktık. İhtiyarı da arabamıza bindirip evine kadar götürdük.
Hiç de yakın değildi dediği gibi. Ne kadar yol yürümüş garibim, halk ekmeğe geleceğim diye meğerse.
Bahçe içindeki tek katlı şirin bir evdi ve yalnız başına yaşadığını söylemişti. Kim bilir vaktiyle bu evde ne güzel anları geçmişti.
***
Sonrasında iki saatlik vaktimiz dolmuş, biz de neticeyi almak için hastaneye dönmüştük. Kontrol günleri her sefer ayrı bir stresti benim için. Zira uzun süreli ve meşakkatli bir yoldan bu günlere gelmiştim.
Sonuç güzel çıkıp, yüzümüzü güldürünce, hastaneden huzur içinde ayrılmıştık ki, ihtiyarın tezgâhtara uzattığı 5 TL aklıma geldi ve çantamdan çıkartım baktım. “İLK KAZANCIM” yazıyordu üzerinde.
Katlayıp yeniden çantama koydum. O 5TL.yi yine saklaması için sahibine geri verecektim. Eşime dönüp “Hadi o teyzenin evine gidelim yeniden, dedim.”
Şaşırdı haliyle “ Hayırdır, dedi. Neden?”
“Ben huzur buldum aldığımız bu sonuçla, dedim. Ona da biraz olsun huzur vermek istiyorum, bundan sonraki yaşamı için ondan.”
-Ne demek istiyorsun, yani!
-Belki bir banka hesabı falan vardır, eline vermek yerine, her ay oraya 3-5 kuruş yatırabiliriz biz de, olmaz mı yani!
“Olur, tabi, dedi. Hem de pek güzel olur.”
Denizyıldızı hikâyesinde olduğu gibi, bir kişiye bile el uzatabilmek bizim içimize huzur getirmeye yetmişti.
Keşke herkes etrafındaki ihtiyaç sahiplerinin farkına varsa ve onlara el uzatabilse, hayat daha güzel olmaz mıydı?
***
YORUMLAR
İlk önce Öyküde ki eşin sabrına hayran kaldım.
Yanına gelen diğer görevli genç kız, Paranın üzerinde yazılar görünce, az önce yaşananları bilmeden “ama bu para alınmaz ki “dedi. Buradaki genç kız günümüz görevlilerini o kadar net anlatıyor ki üzerine yorum yapmıyorum.
Yaşlı kadının o 5 TL yi s/aklanması, kendisi için çok değerli olması ve tüm bunlar içinde masum ve saf kalması o kadar güzel ki...
Ve öykünün kahramanının duyarlılığı... Günümüzde çok az rastlanır bir davranış.
Daha önce de kaleminizden bir öykü okumuştum. Çok güzel, detaycı ve net anlatıyorsunuz. Ve okur bir anda kendini günlük hayattan sıyırıp kalemin peşinde keyifle dolaşırken aynı zamanda kendini öykünün kahramanlarının yerinde bulup bir an için o pastalara, ekmekler uzanıp teyzenin damarlı ellerinden öpmek istiyor.
Tebriklerimle yazar
Billur T. Phelps
Merhaba,
Sayfamı ziyaretinize ve bıraktığınız bu güzel yorum için çok teşekkür ederim.
Satırlarımın yaşatmak istediğim duyguyu aktarmış olmasından da ayrıca
mutlu oldum.
Keşke duyarlı insanlarımız çoğalsa, etrafta olan bitene kayıtsız kalmasa böyle
ne güzel olurdu değil mi?
öncelikle şunu söylemeliyim... gözünüzün gördüğü kulağınızın duyduğu olaylara kayıtsız kalmayıp müdahale etmeniz takdire şayan bir davranış...
öyküselleştirirerek yazmış olduğunuz duyarlılık örneğinde bir okuyucu olarak merak ettim... yaşlı teyzemiz yalnız yaşıyor ve torununun ilk maaşını halen saklıyor... torunla büyük annenin ilişkisi iyiymiş demek vakti zamanında...
peki sonrasında torun' a ne oldu acaba, annesi babası nerede diye düşünmeden edemedim...
Belki bu da başka bir öykü konusu olabilir... İnsanlar yaşlandıkça neden yalnızlığa itilir...
kaleminiz çok hoş ve akıcı hiç sıkmadan okutturuyor kendini...
en azından ben, uzun uzunn yazsanız da sıkılmadan okurum sizi:)
tebrik ederim sadece eli değil, gönül gözü de açık insan tarafınızı..
çok sevgimle
Billur T. Phelps
Bu teyzeyi pastane de gören benim çok yakın bir avukat arkadaşım. Hastaneden geldiği de doğru. "Çok canımı sıkan bir şey oldu bugün, gözyaşlarımı tutamadım "diye anlattı. Ben de onun sonuçlarını merak ettiğim için aramıştım, kendisini.
O t teyze gerçekten gelip o pastaneden ekmek istemiş o üzeri yazılı 5 TL.yi de çantasından çıkartıp, vermiş. Tezgahtar üzeri yazılı diye TL.yi almak istemediğinde yanlarına gidip parayı o almış ve ekmeği, kurabiye çeşitlerinden bir kutuyu da yaptırıp kendisine verdirmiş. Ancak anlattığı burada bitti.
Yani teyze evine götürülmedi. Arkadaşım, sonrasında Hastaneye sonuçlarını almak oradan ayrılmış o kadar.
Ben anlattıklarından çok etkilendiğim için gerisini böyle getirdim. Zira gönlüm böyle bir sonuç istedi.
Sevgiler,
Bu arada konu resmi de başka bir yazımdan oraya eklendi maalesef ben düzeltemediğim gibi, site yetkilileri de bunu bir türlü halledemedi. Bazı yazılarımda da aynı sorunu yaşadığım halde :(
Kendinizi sevin, sevgi büyümektir iyiliklerle.
Yazıyı okuduğumda kendi hayatımı okuyormuş hissini duydum.
Hayatım boyunca alın terimle kazandığımı birikim yapmadım. Çevremde ihtiyacı olanlara yardım ettim. Okuttuğum okutmaya devam ettigim oğrencilerim de oldu, yardımcı olduğum teyzelerim dedelerim de.
Yardımın gizli olanı makbuldür elbette ki.
Yazarken taktir görmek adına değil örnek olmak adına yazıyorum.
İnsan doğmak, akıl ve fikir yönünden sahip oldugum en büyük erdemliktir....
İşte o akıl ve fikir cehaletli olmamı değil, yardım sever olmamı emrediyor...
Sevgi ve saygıyla.
Billur T. Phelps
Hani derler ya "Dünya iyi insanların varlığından ayakta kalmaya devam ediyor" diye, doğrudur belki de.
O kötüler hep olacaktır ama, yoksa iyilikler nasıl çıkardı ortaya. Paylaşmak, ihtiyaç sahiplerini görebilmek ve imkanlar dahilinde onlara el atmak insana da huzur verir.
İyi insanların çoğalması dileklerimle,
Sevgiler,
Billur T. Phelps
Çok teşekkür ederim.
Hikayenin yarısı gerçek, yarısı da kurgu. İkisi birleşince de böyle
güzel bir hikaye ortaya çıktı.
Ne güzel karşılık beklemeden birilerine yardım etmek. Zaten iyi insanlar olmasa dünya çok daha zulüm dolu bir yer olurdu... Allah hepimize ilhamlar versin sizin gibi, yardım konusunda... Kutlarım...
Billur T. Phelps
Teşekkür ederim Ahmet bey,
Ne kadar çok KEŞKE'lerimiz var. Önce bir onları azaltabilsek diyorum.
İyi akşamlar
Billur T. Phelps
Beni de çok ağlatmıştı. :(
Billur T. Phelps
Teşekkür ederim sayfayı ziyaretinize
ve yorumunuza...