- 299 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
ÜNİVERSİTE ANILARIM -8 KİLİS'E DÖNÜŞ
ÜNİVERSİTE ANILARIM -8
KİLİS’E DÖNÜŞ
Kilis’e dönüş biletimi Memet, Çayırağa firmasından almış ve beni uğurlamak için terminale kadar gelmişti.’’ Kırk gün sonra oraya bayramlaşmak için geleceğiz. Bizimkiler gereken her şeyi, geldiğimizde konuşurlar. Kafanı yorma" dedi. Nuray için bir hediye paketi hazırlamıştı.Ne desem boştu zaten. El emeği alın teri ile çalışan insanların hâli belliydi. Ahmet amca ve Memet çok iyi niyetli mert insanlardı. "Artık annemle geldiklerinde herşeyi kendileri konuşup anlaşsınlar" dedim kendi kendime. Ama 15 saatlik yolda sürekli aklıma Nuray’ı nasıl bir hayatın bekleyeceği geliyordu. Dönüp duruyordum. Aklımdan bu düşünceyi kovmak için bu yıl yaşadığım güzellikleri düşünmeye çalışıyordum.
Daha iki hafta önce oda arkadaşlarım Emel Sayın ile Yıldırım Gürses ’in ’’Neşe- i muhabbet’’ isimli konserine gitmek üzere öğrenci indiriminden yararlanmış ve toplu bilet alarak Bahçelievler ’de Milli Kütüphanenin karşısında bulunan Arı Sinemasına gitmiştik. Gece toplu olarak otobüsle gidip gelmemiz kolay olmuştu.
Biz öğrencileri üst kata çıkarmışlardı izlememiz için. Alt katta halktan insanlar vardı. Hele sahneye yakın yerlerde oturanları gördükçe biz onları hayran hayran izlemekten kendimizi alamıyorduk. Hepsi de birbirinden şık giyimli hanımlar, beyler. Bambaşka bir dünyanın insanlarıydı sanki onlar.
"Bu nasıl bir dünya" diyordum. Bizler de çalışıyorduk hem de büyük küçük demeden. Ama evimizin ihtiyacını zar zor karşılaşıyorduk. Oysa ben, konsere bilet alıyoruz toplu olarak bir daha böyle bir konsere gidemezsiniz dediklerinde epey düşünmüştüm. Yol paralarımı ayarlamış, Nuray’a alacağım yüzüğü almıştım. Karagözlüme de bir oyuncak bebek almıştım. Geriye kalan az bir param vardı. Bununla kendime son günlerimde güzel bir yemek ziyafeti çekerim diye düşünüyordum. Ama bu konsere de gitmezsem kendimi çok yalnız ve dışlanmış hissedecektim. Oda arkadaşlarımın hepsi o konsere katılacaktı. Ne olacaksa olsun dedim’’ Boğazda bostan bitmez ya! yemesem de olur" deyip ben de gruba katıldım. Iyi ki gitmişim.
Çok farklı bir dünyaya açılan bir kapıyı aralamış oldum. Bir gün ben de o şık ve zarif hanımların arasında olacağım. Öğretmen olmak zaten farklılık degil miydi? Benim tüm öğretmenlerim benim için bir yıldız değil miydi? Ben de bir yıldız olacaktım.
Benim zühre yıldızım olan Şükran Eyikoçak öğretmenim geçen ay süpriz yapıp fakültede sınıfıma kadar gelip beni ziyaret etmemiş miydi? Bu nasıl bir güzellikti. Nasıl bir onur idi. Bunu bana tattırmıştı Şükran öğretmenim. Bana değer vermiş beni arayıp bulmuştu. Nasıl mutlu bir gün geçirmiştim. Bir kaç yıl sonra tesadüf bizi Şükran öğretmenim ile bu kez Istanbul’da karşılaştıracaktı!
Insanları izlerken dalıp gitmiştim . Birdenbire ortalık karardı. Ve sahne perdeleri açılır açılmaz sadece yaldızlı eldivenlerin raksı vardı görüntüde. Hayranlıkla şaşkınlıkla izliyordum. Muhteşem bir müzik ile ’’Eller ,eller "şarkısı başlamıştı. Ve sadece bileklere kadar yaldızlı eldivenler dans edip müziğe uyum sağlıyordu. Sanki bedenleri yoktu. Kafaları yoktu. Sadece dans eden eldivenler!
Ve birdenbire ortalık aydınlandı. Yıldırım Gürses ile Emel Sayın o muhteşem sesleri ile sahnede göründüler. Nasıl bir alkış tufanı!
Inanamıyordum. İki dev sanatçıyı bu kadar yakından göreceğim aklıma gelmezdi. Ben ne kadar şanslı biri idim. Yüreğim heyecanla çarpıyordu. Bazen birlikte düet yapıyorlar, bazen ayrı ayrı söylüyorlardı. O güzellik o endam ... Peri gibi bir güzelliğe sahipti Emel Sayın. Masmavi gözler ,gülümseyen bir yüz ve muhteşem bir ses. Sadece bir peri bu kadar güzel olabilirdi.
Ruhum sarhoş olmuştu âdeta. Televizyonların bile haftada üç beş gün kısıtlı yayın yaptıkları bir dönemde büyüyen ben, şimdi farklı bir dünyanın içinde sanatçıları yakından izliyordum.
Otobüsün bir yerde durup mola vermesi ile daldığım hatıralardan uyandım. Otobüsten inip biraz temiz hava aldım. Elimi yüzümü yıkadım. Kilis’e gittiğimde beni çok farklı bir hayat bekliyordu biliyordum. Çalışacaktık. Hem de ben hepsinden daha fazla çalışacaktım. Buna mecburdum. Bu okulu bitirmek istiyorsam, hele de arada hayatımın kaçamağı olan bu tarz eğlenceler karşıma çıktığımda gitmek zorunda kalırsam diye daha da fazla canla başla çalışacaktım.
Memet,yolluk olsun diye bir kaç simit ile poğaça alıp poşeti elime tutuşturmuştu. Millet restaurantlara girip yemek yeyip çay içerken ben otobüsün yanından ayrılmadan temiz havada yürüyerek simitten yedim.
Bu yol nasıl bitecekti. Ben iki farklı dünyayı da görmüş içimde büyük değişimler yaşamıştım. Hep dualar ediyordum. "Allah’ım ne olur beni mahcup ettirme! Başarmamı sağla."diyordum.
Gece yarısından sonra nihayet dualar eşliğinde uykuya dalabildim.
KARDELEN(Ayrıkotu)
27.02.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar