- 339 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Evsizlik kader mi
Kiracılık köleliğin bir başka türü olmalı. Hepten kaldırılsın, herkesin evi olsun. Kimse kimseye evinde kaldığı için para ödemesin. Evini bir aileye kiralamak, her ay o insanın emeğinin karşılığı eline geçen maaşının bir bölümünü elinden almak hiç insanca bir davranış değil. Fazla evi olanlar oturmadıkları evlerini evi olmayan ailelere versinler. Kimse kimsenin hakkına girmesin. Herkesin evi olabilir. Birileri hakkından fazlasını gasp ettiği için diğerleri evsiz barksız eğreti bir halde rüzgarın önündeki yaprak misali oradan oraya savrulup duruyor. Buna bir son verilsin, kiracılık denen illet ortadan kalksın, tıpkı korona virüs gibi kiracılık sistemine de yakalanmamak için aşılar bulunsun, insanlar bu aşıları olsun ve kirada oturmanın ızdırabından uzak mesut mutlu yaşayıp gitsinler...
Neden niçin nasıl soruları çok önemlidir. Neden kiracılık diye bir hayat biçimi icat edilmiş. Düşünün bir kere, aslında her bir kirada oturan aslında evsiz demektir. Vaktinde izinsiz belediyeye başvurmadan gecekondu yapanlar affediliyor. Peki ya bunu yapamayıp kanunlara uygun saygılı yaşayan işinde gücünde bir insan ömür boyu bir başkası için çalıştığı yetmezmiş gibi kazandığı üç beş kuruşun yarısını hatta fazlasını hatta kazancından fazlasını kiraya mı versin, veriyor zaten. Ev fiyatları çıldırmış durumda, kredi ile ev almak ev sahibine boş yere para vermekten daha mantıklı gibi görünüyor. Bütün insanların barınma hakkı var, kiracı sığıntı gibi, kendi evim diyemiyor, diken üstünde oturuyor adeta...
Ses yapmaya çekinir kiracı, el alemin evini siler süpürür yıllarca, parası bereketsiz evi neşesizdir. Gitse gidemez kalsa kalamaz, huzur bulamaz...ev sayıklar uykusunda, rüyasında ev ev dolaşır, sabah uyandığında aklında fikrinde ev sahibi olmak vardır. Kiracılık modern kölelik, günün birinde kaldırılacağına adım gibi eminim. Bu sistemin çökeceğine er ya da geç yıkılacağına hiç şüphem yok. Çünkü insanın doğasına aykırı, sürekli birine bağımlı yaşamak. Kiracılık bitsin bitmeli bitecek eninde sonunda çökecek. İnsanın bir dayanma kapasitesi var ve bardak taştığı zaman bu uygulama kendi kendisini imha eden bir düzenek gibi infilak edecek...
Ev sahibi altta, kiracı onun üstündeki katta oturuyor. Bir gün ev sahibi evine usta çağırıyor, kiracı da hazır usta gelmişken bizim lavaboya da bakıversin diye rica ediyor. Ev sahibi yukarıya çıkıyor, izliyor aşağıya iniyor eşine diyor ki ya filanca evi ne hale getirmiş diyor böyle de demiyor kadın diye bahsediyor, kiracı bunu duyuyor, yıllarca bu sözün acısı içinden çıkmıyor, her yaz çıkarız diyor çıkamıyor, on on beş on altı sene aynı evde hem de bu lafı yutmuş olarak oturmak zorunda kalıyor. Kiracı içine ata ata karaciğer hastası oluyor...
Gecekondu kiralıyorlar, bir yığın masraf falan yapıyorlar, on sene evvelinde beş bin lira harcıyorlar, ev sahibi apar topar memleketine Trabzon’a gidiyor giderken de diyor ki bir usta gelecek kömürlüğü yıkıp duvar örecek ufak bir iş var, kiracı peki diyor tamam, evin beyi işe gidiyor, evin hanımı sakız gibi yıkadığı çamaşırları bahçe denilen yerdeki ipe asıyor sonra eve giriyor işine gücüne bakarken birdenbire ev sarsılıyor, deprem oluyor zannediyor, dışarı fırlıyor bir de bakıyor ki havadan çamaşırların üzerine kurum yağıyor. Meğerse eve bitişik bir harabe ev varmış iş makinası yani kepçe onu yıkmaktaymış, kepçe savurdukça simsiyah toz bulutu tepesine yağıyor kiracının...
Çocuklar tavanda yürüyüp çürük yumurta atıyorlar kiracıların üzerlerine, evin hanımı betonları yıkıyor sabunlu sularla. Evin hanımı kapı önlerini hortumla yıkarken camlardan kadınlar bağırıyorlar, ne yapıyorsun memlekette su yok diye. Kadıncağız dibinde böcek kaynayan paramparça paslı çöp bidonunu çöpe sürüklemeye çalışırken yine bir adam müdahale ediyor, hey diyor ev sahibinin tenekesini nasıl atarsın onu satardı diye bar bar bağırıyor. Öyle çok baskı yapılıyor ki, mahalle baskısı apar topar toz toprağa bulanan eşyalarını çöp poşetlerine doldurup başka bir kiralık evin yolunu tutuyorlar. Bunların hiçbirisi kurgu değil eksiği yok fazlası var...
İki artı bir eve taşınıyorlar, her gün kadının biri kıl kilim çırpıyor, pencere önleri doluyor, üç kat perdeden karşıki evdekiler çocuğun hoplayıp zıpladığını görüyor, merdiven yatak odasının yanından geçiyor, kilim halı çırpanın oğlu her gün kiracının paspasına tükürükle imzasını atıyor...daha neler neler oluyor...başka bir eve taşınıyorlar, akşam saati iyice göremiyorlar, kombiyi açmak istiyorlar yanmıyor, ev sahibine söylüyor, yaza az kaldı diyor, zaten ben çalıştırmayı bilmiyorum ki diyor.
Musluğu açıyorlar kıpkırmızı su akıyor, kovalar hortumlar her şey kırmızı renge boyanıyor. Evin hanımı su numunesi alıp Hıfzıssıha’ya mı götürsek diyor, fakat bunu ne zaman söylüyor, dokuz sene sonra bir gün yüzünü yıkarken gözlerinin cayır cayır yandığını fark edince dayanamıyor ve hüngür hüngür ağlayarak ev sahibine gidiyor, su deposu mu var diyor, olmadığını öğreniyor, yıllarca sebzelerini yıkadıkları banyo yaptıkları dişlerini fırçaladıkları paslı sulardan geç olsa da kurtuluyorlar, ancak pas kombiyi de bozuyor çok çok çok fazla arıza çıkıyor, kiracı usta getiriyor usta kapıdan çıkar çıkamaz geri bozuluyor, kiracı artık kombi bozulunca kendisi söküp motor alıp getirip takıyor...ev sahibi kocasına sağlam kombiyi değiştirdiler diyerek günahlarını alıyor...
Kiracılık köleliiiiiik. Bitsin yıkılsın çöksün, herkesin evi olsun, minnetsiz yaşasın, özgür olsun, herkesin kendi evim dediği bir yuvası olsun amin!
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Çok güzel ve her insanın daha doğrusu kiracin sorunları ve okuması gereken ise ev sahipleri lakin o yazıya aldığınız herkez oturmadiği daireyi kimseye vermez 😔 Dilerim o gün gelir her aile ev sahibi olur fakat bu gün vefat etsek 1 sene mezarimiz para ile satin almaz isek baskasini görmüyorlar belli bir müddet sonra ne acıdır ki dirimizi geçelim ölümüz dahi sıkıntı bu dünyada...Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem Güzel ve manidar bir yazı Tebrik ederim...Saygılarımla...