- 377 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VATAN HAİNİ GAZETECİLERİN SONU
Büyük taarruz İstanbul halkı tarafından nefesler kesilerek izlenir.Zafer için dualar edilir. Anadolu’dan beklenen haber kısa zamanda gelir. 9 Eylül günü İzmir’in kurtuluşuyla birlikte işbirlikçilerin son umutları da tükenir. 11 Eylül günü Peyam-ı Sabah’ta Ali Kemal’in ne yazacağını bekleyenler, şu açıklamayla karşılaşırlar: ’’Peyam ile ve Ali Kemal beyle hiç bir alakamız kalmamıştır.’’ Gazetenin adı, üç yıl önceki gibi Sabah’a döner.
6 Kasım 1922’de, Ali Kemal’in milli kuvvetler tarafından kaçırıldığı haberi duyulur. Panik iyice artar, işbirlikçiler can korkusuna düşer. Konaklar, yalılar, arsalar elden çıkarılır, nakde dönüştürülür. Yabancı elçiliklerin kapısında toplaşırlar. Büyük paralarla sahte pasaportlar alınır. Sirkeci Limanından kalkan yabancı gemilerden birine kapağı atmanın yolları aranır.
Genç Türk devleti, Lozan Antlaşması’nın kendine tanıdığı hakkı kullanarak 1 Haziran 1924 tarihinde bir kararname yayınlanır. Bu kararnameyle, Milli Mücadele’ye karşı çıkan kendi uyruğundaki Müslüman yüz elli kişiden Türkiye’de bulunanlar vatandaşlıktan çıkartılır; yurt dışında olanların da Türkiye’ye girişi ve ikamet etmeleri yasaklanır. Bu kişiler, siyasi tarihimizde ’’Yüz ellilikler’’ olarak adlandırılır.
1938 yılında çıkarılan aftan sonra yüz ellilikler’in bir kısmı yurda döndüler, bir kesimi de yurt dışında ölünceye kadar Türkiye düşmanlığını sürdürdü. Aralarında dinini değiştirip Hristiyan olan, sığındıkları devletin ajanı olanlar oldu.
’’Yüz ellilikler’’arasında özellikle gazeteciler dikkat çekicidir. Bunlar gazete sahibi, baş yazar, ya da ünlü köşe yazarları dırlar. Milli Mücadele’ye inançları yoktur. Dönemin en güçlü emperyalist devleti İngiltere’nin hayranıdırlar. Büyük Biritanya’nın kurduğu dünya nizamına karşı çıkmak onlar için akıl almaz bir şeydir. Onlara göre Ankara ’’eşkiya yatağı’’ dır, başlarında ’’Kemal’’ vardır ve Ankara, İttihat ve Terakki’nin devamıdır.
Mütareke basını, Ankara’ya karşı içi isyanların kışkırtılmasında büyük rol oynadı, işgalcilerin psikolojik savaş aygıtı gibi çalıştı.
Adana’da Ferda, İzmir’de Müsavat ve Köylü, Balıkesir’de Temin, İstanbul’da Alemdar gazeteleri başlıcalarıydı. Peyam-ı Sabah’ın başyazarı Ali Kemal ise işbirlikçi basının kuşkusuz en ünlüsüydü. 6 Kasım 1922 günü linç edildi.
SAİT MOLLA
İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin ünlü başkanı. İstanbul gazetesinin sahibi. Damat Ferit hükümetinin Adliye Müsteşarı. Adı yolsuzluk ve dolandırıcılık olaylarına da karıştı. Kurtuluş’tan sonra yurt dışına kaçtı. 1930’ da Batı Trakya’da öldü.
İZMİRLİ HAFIZ İSMAİL
Müsavat gazetesinin sahibi ve baş yazarı. Hürriyet ve İtilaf yanlısı. Milli Mücadele düşmanı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Mısır’a kaçtı. Müsavat’ı orada da yayımladı.
REFİK HALİT KARAY
Ay dede gazetesinin sahibi ve Posta ve Telgraf Umum Müdürü. Hürriyet ve İtilaf yanlısı. Damat Ferit Hükümetinin sözcüsü durumundaki Sabah gazetesinin başyazarlığını yaptı. aydede Milli Mücadele düşmanlığı yapan yayınların başında geldi. Zaferden sonra Lübnan’a kaçtı. 1938 affıyla Türkiye’ye döndü. Refik Halit, anılarında Milli Mücadele’deki tutumundan duyduğu pişmanlığı anlatır.
BAHRİYELİ ALİ SAMİ
Fotoğrafçı ve gazeteci. Bandırma’da Milli Mücadele karşıtı yayın yapan Adalet gazetesinin sahibi. Kurtuluştan sonra Yunanistan’a kaçtı. Dinini ve adını değiştirdi. Mihail Mihaileska adını aldı. Yunanistan’da öldü
PEHLİVAN KADRİ
Alemdar’ın müessese müdürü. Çeşitli gazetelerde muhabirlik yaptı. Damat Ferit’in yardakçısı.
FANİZADE ALİ İLMİ
Adana’da çıkan ve Milli Mücadele’ye düşmanca tutum alan Ferda gazetesinin sahibi. Kuvayi Milliyeciler bu gazetenin Anadolu’da dağıtılmasını yasakladılar. Adana’nın kurtulduğu gün, Ferda’nın önünde bir bomba patladı. Fransız işgalindeki Antakya’ya kaçtı. Aftan sonra geri döndü.
HASAN SADIK
Halep’te yayımlanan Milli Mücadele karşıtı Doğru yol gazetesinin sahibi.
MEHMET ALİ
Birinci Damat Ferit hükümetinin Dahiliye Nazırı. Daha sonra başladı, Entente gazetesini çıkardı. Matbuat Cemiyeti reisi oldu. Milli Mücadeleye karşı tutum aldı. Kurtuluştan sonra yurt dışına kaçtı.
TEĞMEN RIFKI
’’İşkenceci namıyla maruf Mülazım Rıfkı’’ adıyla yer aldı. Anadolu’ya silah kaçıran Kuvayi Milliyecikere yaptığı işkencelerle ünlendi. Teğmen Rıfkı, Refik Halid’in Ay dede gazetesinde işgalcileri öven Milli Mücadelecileri yeren karikatürler çizdi. Kurtuluştan sonra yurt dışına kaçtı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.