14
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1647
Okunma
Gitme...
Gidersen, gövdesinden ikiye ayrılır kâinat, ne onun sesini susturabilirsin ne de kendinin.
Gözlerine çöker ömürlük kördüğüm, vebalini ilelebet sırtında taşırsın. Öyle nefesini tutarak bakma bana, aşka duyduğum inançla dinime duyduğum inanç aynı. Ne senden vazgeçerim ne de dinimden.
Gidersen, öyle bir âh alevi doğar ki narında diri diri boğulan olursun. Sözlerini, dökmem önüne. Yaşanan ve yaşanmışlıkların tek tanığı sensin. Hanımeli çiçeğimizin lâl rengi konuşur "sus dersin" susmaz. Beyaz çitlerimize uzaktan baktığında yüzün kararır. Ve, on bir numaralı mavi kapımız gelip geçene seni sorarak ağlar. Yıllar sonra yabancı olur gitmek istediğin o yer. Sonsuz sevgiyi en kuvvetli hissettirene apansız geri dönmek istersin ya, ne acı! Mezarıyla karşılaşırsın. İşte o zaman can acısıyla "her şeyi ben vehmetmişim" dersin.
Hesaplaşan ruhun dağıldığı yerde toplanmadan mekânsızlaşır. Sorgusu kavurucu fırtınaya dönüşür, kasırga yutar seni. Kaçıp saklanmak istersin yedi kat yerin altına, kaçamazsın üzerine düşer tüm sevda gözlü yıldızlar. Dokunmak istersin aşina sözcüklere de, eskisi gibi muhabbet defteri tutmaz kelamlar.
Öleceğini bilir masal perisi.
Kiminde saklıdır sevginin şakayık gülleri, kiminde ilkyaz ışığı. Kıymet bilene sofra olur yürek bereketi.
Omzuna süzülerek konan göçmen kuşu, sana inanmanın acısıyla göç mevsimini beklemeden göçtüğünde hazan mevsiminde katmerli hüzünleri ikiye katlarsın.
Pusundan arınmayan aynalar senin suçunu taşır, içini yoklamadıkça yüz güzelliğin peşinden kovalamaz , duvarlar heybetiyle durmaz taş taş üstünde. Kumlar toprağa döner, toprak aslına. Kaybolup gidişinde hiçliğin sureti kalır iç cebinde.
Kâğıtlarda sararmış el yazıları sahipsizliğine ağlar, geçtiğin köprüler ayak izinden köhneleşir. aşiyana kuşlar yuva kurmaz, dağ başlarını ıssız rüzgârlara ev sahipliği yapar. Söyle, hangi taşın altına bıraktın kelebek arzularını ki bu kadar heba oldun.
Ondan mıdır, bir zamanlar ellerinin büyülü dokunuşla tuttuğu gamzeler yağmur yükünü taşıyor.
Gitme!
Gidersen, işte o zaman ezberlemeye başlarsın koyu renkli gölgeleri. Hiçbir rüzgâr uğramaz yanına, bilirsin ki rüzgârlar gölgelerde yaşamazlar. Özgürdür kanatları, bu yüzden en önemli dersi öğretirken yitirir sadakatini.
Gidersen, kırılır çocuk ruhlu kadınlar, korkuyu savuşturup uykuya dalamazlar, dalarlarsa uyandıklarında kılıç yarasından kötüdür ağrıları. Sevda gözlü yıldızlar kaybolur sokaklarından.
Ey benim vatanım o zaman gitme. Kal.
Ama yine de sen bilirsin…
Ümmühan YILDIZ