YAŞAM DENGE İÇERİSİNDEDİR
Yaşam uzun ve aynı zamanda binlerce millik yol içerisinde öğretilerle dolu en kısa andır.
Son vedaları acı dolu yaşamaktansa; o zor ama anlamlı konuşmaları erteleyerek beklide pişmanlıklar yaşayacağız. Zaman ve tekrar zaman içlerine çok şeyi sığdırabildiğimiz, kimilerini sığdırmak konusunda erteleyici davranıp, yeri gelir o beni anların altına sığındığımız pişmanlıklarla doldurabileceğimiz anlar olarak karşımıza çıkacağını düşünemeyiz. Koşular, zaman yetmez ve yetmeyen zamanların içerisindeki koşullar diye bazen beklemeye aldığımız insanlar ruhumuzun mihenk taşı olduğunu bilmemize rağmen ertelediğimizde onların kayıplarında büyük acılar ve pişmanlıklar duyarız. Peki, kendimizin garantisi var mıdır? Birilerinin canı olmuşken onları kendimizden mahrum bırakırken, ansızın gittiğimizde derin acı içerisinde bırakacağımız insanlar yok mudur?
Yaşam bir denge içerisindedir. Bizler yaşamımızı kendimiz belirler ve ileriye yönelik yaşarız. Yarattığımız bu denge bizim en büyük sanatsal eserimizdir. Yarın ömrüme güneş doğar mı? Mavi gökyüzüne gözlerim değecek mi? Yine aynı sokaklarda yürüyecek miyim? Kendi ayak izlerimi takip etme şansım olacak mı? Yine avuçlarımın arasında toprağın nemini veya kuraklığını hissedebilecek miyim?Sahil kenarında kayaların üzerine oturup martılara simit ata bilecek miyim? Marmara’nın yosun kokusu bedenimi ele geçirecek mi? Sokağımda kapı önlerinde oynayan çocuklara şeker verebilecek miyim? Yine sinema veya tiyatro kuyruğunda bekleyebilecek miyim? Gişede bana bilet veren memurla tekrar karşılaşacak mıyız? Dostlarla kurulan akşamsefalarında Zeki Müren’le demlenip, kadehler tokuşturup, şarkılar söyleyebilecek miyim? Bayram ziyaretlerinde gönül alıp uzun sohbetler içerisinde akrabalarımla çocukluğumuzdan uzun uzun sohbet edip yürekte biriken yaşanmışlığın tadını çıkarabilecek miyim bilmiyorum?
Kim bilir bir sonraki bayramda o masadan kimler eksilecek. Yaşamayı ve yaşamın kendisini bu denli severken, her seferinde ayrılırmış gibi vedalar ediyorum. Sevdiklerimin gözlerinde biriken nemi hissedip mutlu gülümseler bırakıyorum.Evimin kapısından çıktığımda, sol yanıma her kareyi tek nefeste sığdırıyorum. Dostlarım kapıdan çıkarken evime eyvallah dememe gülseler de bilirim ki, gözlerim beklide yaşanmışlığımı bir daha görmeye bilir. Sevdiklerime yüreğimle sarılır, gözlerinin derinliklerine hoşça kal ya da yolun açık olsun dercesine vedalaşırım. Onların seslerini, mimiklerini biriktiririm. Yanımda olmalarının verdiği hazı doya doya yaşar, her bir nefesin yarın olmayacağını düşünürüm.
Bazen gitme deseniz de yalvarsanız da giden gitmiş olacaktır. Pişmanlıklar keşkeler biriktirmektense bir telefonla“merhaba” demek, önemsemek, sesler çoğaltmak isterim. Boğazımda acı sözleri, keşkeleri biriktirmemek için yaşamımda benim ben olmamı sağlayan en lanet olası öğreticiyi bile özgür bırakıp devam etmek isterim. Ruhumun esaret altında yok olup gitmesine izin veremem. İçimde kinler biriktirip kendimi yok edemem. Bazı sözleri yutkunur, bazılarını alabildiğince özgür bırakırım. Her suskun sözde kendimi yaralarım, alabildiğince özgür bıraktığım sözlerde kendi desenimi işler, yürü derim. Hayatın garantisi yoktur. Yaşam dediğin bir kum tanesi, kırılıp incinseniz de yüzünüzde eskiden kalma tebessümlerle yol almayı unutmamalısınız. Bu yol sizi sizi yapanlarla yürünüyor.
Sevdiklerinizle, dostlarınızla, ailenizle ve hatta kötü anılar biriktirip üzülmenize sebep olanlarla, ömrünüze değen her kum tanesinin avuçlarınızın arasından kayıp gitmesine izin vermeyin.
YORUMLAR
Sevdak.
sevgilerimle
Sevgili sevda duygularına edebiyat defterinde yaren olduğum için şanslıyım...ve yanımda olan herkesi seviyorum .....yüreğine sağlık
Sevdak.
Şadiye gürbüz(zaralıcan
hüzünlükent
Şefkatli ellerini başımızdan eksik etmesin mevla 🤍🥰
Merhaba sevdak aramıza hoş geldiniz
Güzel yazınız için kutlarım