- 419 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Uyku Mesafesi
Henüz doğmadığım ve ölü olduğum zamanlar canlı olduğumdan daha yaşlı anlamına gelebilecek bir sözdü. Neyi ima ettiği her halinden belli olan ve bilineni tanımsız bir soğuklukla gün yüzüne çıkarma çabasındaki bu sözü zaman ne nerede duyduğumu hatırlamak için gayret sarf ettiğimi, aklımı bir defter gibi kullamanın bir yolunu aradığımı, o an için pek önemli saydığımın giderek zihnimde silikleşip önemsizleştiğini fark etmiştim. Huzursuz tabiatımın, tıpkı nitelikli suç işlemiş bir mahkumun duygusuz tavrıyla bana sırıtarak baktığını düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Düşmek için çukur arayan ve sonra bir ağaca dönüp bu oluyor mu diye soracak kadar kayıtsız kaldığım iç huzursuzluğum için bir doktora görünmeyi, tahammül edilmez seçenek olarak bir arkadaşımla durumum hakkında lakırtı sayılacak bir dialoğa dahil olmayı hiç ama hiç istemiyordum. Bir kaplumbağa hayatı boyunca nasıl kabuğuna dokunamayacak uzuvlara sahipse ben de ruhumun bekçisi kabul edeceğim varlığıma bir o kadar uzak ve girift diyeceğim bir sınırla bağlıydım.
Vicdani yükümle geçirdiğim iki haftanın sonunda durumumun kibrimle ilgisini gayet sakince anlatan kişiden bahsetmem pek çok nedenle imkansız görünüyordu. Oysa onun hayatımın geri kalanında ister varlığı ile nesnel anlamda buluşmuş olayım, ister pek çoğunun yaptığı gibi yokmuşum oyununu oynamaya niyetlensin, onu unutmamın imkansız olduğunu içten içe hissediyordum. Bana uygun gördüğünce söylediği birkaç düşüncesini izni olmadan az önce bahsettiğim zihin defterime okunaklı harflerle yazmıştım. İnsanın olacakları değiştirme gücünün yetersiz olduğunu açıkladığı o gün tüm iyimserliğiyle beni çepeçevre kuşatmıştı. İnsanın evren ölçeğinde önemsizlği üzerine birkaç kelime ile söylediğini benim yine pek çok kelimenin desteğiyle anlam bulan karşılayışım her zamanki gibi aynılık gösteriyordu. Çok az konuştuğundan mı, yoksa ben fazla anlattığımdan mıdır, aramızdaki denge unsurlarının büyük gürültü kopardığı zamanlar olmuştu. Her daim sakinliği ile beni sayısız kez utandırmış olmasına rağmen sıradan bir insan nasıl bir yol seçmişse ben de o meşum yolu izliyordum. Vicdani yükümün geçici uzaklığı benimle ilgili kısmını içinden tekrar ederek ve kopuşumuzdan itibaren yolumu çoktan kesmişti.
Geçen günler boyunca kendime akli mesafeler koyarak ve mekanlar, canlılar benzeri değişkenlerin idaresiyle yer yer onun hakkında düşündüm. Doğruyu söylüyordu. Olan gerçekleşmeden yapmacık teselliler için geleceği görünmez pençelerimle korkutmaya çalışıyordum. Havada geçici bir koku vardı ve karşılaştığım bunun gibi izler, onları etrafıma saçınımlı halde bırakmış yaşlı doğanın yorgun işçiliğinin eseriydi. Ben de onun gibi yükümden yorulunca İç görümün gözleri kamaşsın diye saklanmıştım. Uykuma bir şarkılık mesafe kalmıştı.
YORUMLAR
telefon elindeyken bile insan uyuyabiliyor biliyo musun...yine böyle bir gün biriyle telefonda konuşuyoruz baktım sesi kesik kesik buğulu geliyor sonra ben kendi kendime konuşmaya başladım...halbu ki bana bir şey demese 'hatlar kesildi heralde' deyip geçeceğim...öteden dönüp bana hayatım boyunca unutmayacağım o final cümlesini kuruyor sonra 'kusura bakma uyumuşum'...insan bi tuhaf oluyor ilkin 'ciddi misin? bi dakka öncesinde konuşuyorduk, nasıl yani?':))
böyle komik bir anım var uykuya dair...bu son zamanlarda cep elimdeyken -konuşurken değil-, bir şeyler okurken, bakarken benim de daldığım oluyor...
ben de yorgun ve uykusuzum bu aralar...günlük standart uykum 3-4 saat olunca bütün günüm de çuvallayıp gidiyor...alıştım artık...
sevgiler Parlain...
Parlain m
Sevgimle Gule.