- 456 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Göç kızının o tok ve kararlı sesini düşledim.
Göç kızının o tok ve kararlı sesini hatırladım şu an, “gece yalnızların ruhuna işler” dediğimde, “neden kendini yalnız düşünüyorsun, ben sana kalabalık değil miyim” derken, “elbette, elbet sen varken, karşı sahildeki ışığı bile görüyorum” derdim, gülüşürdük… Ne kadar pahalı gülüşlermiş onlar, bu günkü tüm imkânlara rağmen özlemini çektiğim gülüşlere sahip olamıyorum. Koyu bir kahrediş bu, çok şeye sahip olabilirken, en ucuz düşünceyi bile avuçlayamıyor insan, tüm imkânlara rağmen…
Kendi kendime gitsene hadi kendinin sandığın Göç Kızı’na…
Sevginin en muhteşem görüntülerini tutabilirken insan, uzaklara düşen görüntüleri bile düşleyemiyor insan…
Kaybedilmiş güzellikler arkalarında bıraktıkları ile bazen yaşama güç veriyor…
Darlık zamanlarımda sevgiyi hatırlattın bana, belki de eşini yaşamak mümkün olmayan zamanlardı onlar, o zamanların içinde olmak gerçekten teşekkür etme yetisi hakkını düşündürüyor. Bu zamanlarda benim için, imkânsız aşklar gibi yaşanması imkânsız ve çaresizlikler içinde var olduğum zamanlarımdı bunlar…
Belki, belki bir gün, gözlerine bakarak konuşabilirim sana…
Olmasaydı kahır zamanları, olmasaydı ayrılığın yüzünü görmek ve olmasaydı yaşamın bu kısmında var olmak…
Uzakların uzağında, sevgimin en yakınındasın, unutma bazen ayrılıklar da acının içinde varlığını sürdürürdü…
Biliyorum bu yazdıklarımı okumayacaksın, diğerleri gibi, bu duygularımı da öğrenemeyeceksin, yine biliyorum karanlıklarda korkarak nefes alırım ben, ama sen düşleri tan ışıklarına kadar ulaştırdı beni. Ve bu gece düşleyerek yazacaklarımı da sonraya bırakarak hoş kal umudumun içindeki…
Kimler tarafından feda edilmedik, kimleri kendimizden uzaklaştırarak karasızlık acısı yaşamadık, zorlandıkça zorlandık, yaşamın bu kesitlerinde, yarın yeni gün doğumuyla yaşam neleri kayacak önümüzden, belki değil ama acılanmalar ve özlemle hep kol kola yaşayacak zaman benimle bekler oldukça zamanı önümüze düşecekleri şüphesiz tenzih etme yaşamı olmadan var olacağım yaşamın kalan kısmında özlemlere gebe gecelerde düş kurarak…
Umarım dünlerden daha iç huzurlu yaşamım olur yarınlardaki nefes almalarımdan…
Ardında kaldığım onca yıl zamanı sonrası, kara kış sonraları, bahara açılan ilk günler düşler.
Geçmişin tüm pervasızlıkları, koyu bir kış sonrasında ilkbahar düşleri…
Yaşam ardında bıraktığı umarsızlıklar, olmayasıya isteklere sahip olan koyu kış geceleri… Ve karanlıkları delen beklenti umudu bir sen… Arda kalanlar ıslak toprak artığı çamur ve pas tutmuş kapı tokmakları düşüncelerin içine yayılan yaşamdan kalan döküntüler acısı…
Korkarak nefes alınan bir ömür bekleyişi.
Arkada kalan umarsız düşler yokluk heyecan kuruluğu ve özlem…
Kendi halinde bir yaşam umudu…
Ve sen…
Kaybedilmiş tüm umutların içine gizlenmiş koyu bir yas, karanlık bir geçmiş, tüketilen ömrün en güzel yılları,
sonrası kara bir yalnızlık, kaybedilen kalabalıklar, boşa takılan umut rüyaları ve güvensiz bir umut, bekleyiş, ardına düşen sönük umutlar ve vaz geçiş tüm güzelliklere umutlar ve arkası düş olan geçmişte kalan son yaz günleri ardı umutlar ve ben bu yeni yaz başlangıcında…
Ve ben, bakışlarıma mıhlanmış umutsuzluk, harcanan olur olmaz birçok mutluluk ve özlem… Sonrası bahar sonrası yaz başı özlemi ve yaşam telaşı donmuş tüm umutlarla nefes almalar bu ilkyaz önünde…
Ve ben ömrüme huzur katması için sevgi çemberine aldığımda ise onun ömrünü manalı bir yaşam içinde olması için harcadığım düşlerle yorgunluk yaşarken zaman Göç Kızı’ın lehine hareketlenmiş olarak huzur kaydetmesini ömrümce arzulamış ve yaşamın bu günlere sarkan zamanlarında dualarımla onun yaşamının gölgesinde var olmayı hep düşlemişimdir…
Onun huzuru ve Aysudem ile beraberliği benim içyapımdaki gücüm oluyordu.
Mustafa yılmaz
Göç kızı, yazımdan bir bölüm.