6
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
984
Okunma
Milletimin vay haline; ülfet payı "eyvâh" olmuş.
Gölge sinmiş hayaline, kasvet koyu siyah olmuş.
Dimağ esir, fikir zorda, kalbe dolan hile hurda
Yumruk kalkmış, kulak "vur"da; kalem dahi silah olmuş.
Böyle m’olur asil nesil, vezir kimdir, kimler rezil?
Ağız, çıkan söze kefil; dünkü kardeş bedhah olmuş.
Yafta hazır her kusurda, gedik açmış korku surda,
Tat vermiyor bu asır da; hâşâ, şeytan ilâh olmuş.
Gönül hassas cam sürahi, sazım dertli, sözüm sâhi
Güvenilen dostlar dahi, nankör, namert, küstah olmuş.
Sarp bir yokuş bu çıkılan, benim hergün hep yıkılan
Aynı safta namaz kılan, yetmişiki cenah olmuş.
Kime sorsan kendi haklı, beğenmiyor başka aklı
Gönlüm yine ağlamaklı; sabra davet günah olmuş.
Birbirine diş bileyen, her fırsatta iğneleyen
Duasında dâr dileyen, al takke ver külah olmuş.
Bir zamanlar biz bir iken, nasıl bitti onca diken?
Gözde şimdi her biriken, muhataba ikrâh olmuş.
Bölünen kim, kimdir bölen? Var mı bunu doğru bilen?
Tan vaktini bekleyen ben; heyhât! Ele sabah olmuş.
Zâkir dalmış tefekküre, dua düşmüş her zikire
Mazlum mahzun bakıp kire, sığınağı Allah olmuş.
Uyanın Ey Ehli Kubur! Kalplerdeki kanserli ur!
Çehresinde kibir, gurur; iblis derde cerrah olmuş!
Dert akıyor her dereden, manzara bu pencereden
Kurtulsam şu cendereden, bir de baksam salâh olmuş.
Mecit AKTÜRK