- 422 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KORUYAMADIKLARIMIZ
Hava muhalefeti nedeniyle evde kalıp kendini dinlemek, yeni şeyleri okumaya zaman ayırmak daha çok oluyor. Öğretmen olunca işiniz gücünüz okumak, araştırmak, yeni şeyleri öğrenmek oluyor, öğrendiğiniz yeni şeyler içinizi sızlatıyorsa bu uykularınızın kaçmasına neden oluyor. Bazı haberler sansasyonel amaçlı yazılıp çizilebiliyor ama okuduğunuz bir yazının sansasyonel olup olmadığını araştırmak, bulmak okuyucu olarak sizin göreviniz olmalıdır.
Hava muhalefetinin insanları evlerine tıktığı bir gün internet ortamında ilginç haberlerin yer aldığı bir yazı gözüme ilişti. Yazınının doğruluğundan şüphe duyarak yazıyı sonuna kadar okudum ve sonra da yazının doğruluğunu araştırma gereği duydum. Yazının noktası virgülüne kadar doğru olduğunu öğrendiğim de ne söyleyeyim içim cız etti, içim sızladı ve çok am çok da üzüldüm.
Bilindiği gibi Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlatılması sonucu suikasta kurban gitti. Rahmetli Uğur Mumcu niçin suikasta kurban gitti, esas olan sorgulanması gereken bu. İddia o ki Uğur Mumcu elde ettiği bazı bilgileri Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Komutanı Eşref Bitlis ile paylaşmış. Turgut Özal da Uğur Mumcu’dan elde ettiği bilgileri Adnan kahveci ile paylaşmış. İlk başta bu sürecin normal olduğu düşünülebilir ama gel gör ki bundan sonra olacaklar hiç de normal görünmüyor.
Uğur Mumcu’nun suikasta uğramasından 12 gün sonra 5 Şubat 1993 de Adnan Kahveci, nedeni henüz çözülmeyen bir trafik kazasına kurban gitti. Bu kurban oluşun içinde bilinmesi istenmeyen şeyler nelerdi? İki insanı kurban alan odak noktaları bunlarla yetinmedi. Yeni kurbanları almayı aklına koymuş olacak ki çark dönmeye devam etti.
Adnan Kahveci’nin trafik kazasının üzerinden tam 12 gün geçmişti ki bu sefer Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in bindiği uçak 17 Şubat 1993 de düştü ve şehit oldu. Bu uçağın düşüş nedeni bile kafalarda birçok istifhamlar bırakacak şekilde açıklandı. Uçağın düşüş nedeni olarak buzlanmayı engelleyen sistemlerin çalışmaması gösterildi. Bu kurban da vatan haini vampirler için yeterli olmadı, çark yine dönmeye devam etti.
Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in şehit olmasından 2 ay sonra 17 Nisan 1993 de Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kalp krizi nedeniyle vefat ettiği haberi yayıldı. Bütün bu olup bitenler çıplak gözle bile değerlendirildiğinde olayların normal mecrasında gitmediğini yorumlanabilir ya da herkes bu anlama bir çıkarımda bulunabilir.
İnanlar dünyaya gelir, doğar, büyür, gelişir ve bu dünyada ömrünü tamamladıktan sonra veda eder. Bu yaşamın döngüsel bir yansıması olarak karşımıza çıkar, yaşam döngüsünün normal hali normal olmayanı, yaşam döngüsüne insan elinin hele hele hain insan elinin dokunması.
Koruyamadıklarımız sadece yukarıda sayılan insanlar değil elbette. Bunların dışında, Muhsin Yazıcıoğlu, Recep Yazıcıoğlu, Isparta da düşen uçakta şehit olan bilim insanları. Vs. vs.
Devletimiz, demokratik toplumlar liginde kendi adına hayat bulması için geçmişiyle hesaplaşmasını er ya da geç yapmayı başarabilmelidir. Aksi halde koruyamadığımız insani değerlerimizin arkasından ahlar vahlar ederek çok ağıtlar yakarız.
Koruyamadıklarımız, haklarınızı helal ediniz, ruhlarınız şad olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.