Burası Manavgat
Evim, daha doğrusu anneannemin evi, yani benim de.. Müstakil bir ev, şirin mi şirin.. Bir dağın tepesine doğru.. Şu an bahçesindeyim.. Yanımdan akmakta olan ince suyu dinliyorum, bir yandan izliyorum. Bugün olmayacak tarlasını kim sulayacak kavgası. Kafam kaldırmıyor. Olmasın tabi.. Bir yılan süzülüp geliyor, sudan karşıya geçmesi gerekiyor. Dalıyor suyun içine, iyi gelmiş olacak kıvrılarak suda yıkanıyor. Sonra çekip gidiyor. Ne de güzel hayvanlar şu yılanlar..
Güneş parlamakta. Öyle heybetli. Tenim yanıyor, hissediyorum.
Sonra patikadan, ağaçlıklı yoldan, aşağı doğru ilerliyorum. Evler azalmaya başlayınca bir bir beliriyor gözlerimde eski aşklarım. Beni gerçekten seviyor musun? Özlüyor musun? Çünkü ben seviyorum. Bak seni hatırladım şu dağ başında. Biçaresin yalvarıyorsun gibi geliyor. Öyle yalnızım. Ama huzur veriyor.
Sonra kulak kesiliyorum, ağustos böceklerin sesleri dolduruyor kulaklarımı.
Hava serin. Üşümüyorum ama. Hava çok güzel.
Sonra birden göğü dumanlar sarıyor. Bir anda sonsuz bir ateş yakıyor bitiriyor tüm ormanı. Sonsuz kızgın bir ateş...
Burası Manavgat!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.