- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BURASI TÜRKİYE-TERMAL DEVRE MÜLK-KAPLICA-TATİL ALMA MACERA VE HİKAYELERİMİZ BİTMİYOR.....
’’Yanılmıyorsam bundan on sene önceydi kış aylarından birindeydik. Bir gün cep telefonum çaldı. Baktım bende kaydı olan bildiğim bir numara değil. Genel olarak telefonuma kayıtlı olmayan ve bilinmeyen numaralara pek bakmadığım halde açtım telefonu.
Bir bayan sesi;- İyi günler,...Bey’ le mi görüşüyorum?- Buyrun Hanımefendi, evet benim dedim.
Bayan konuşmaya devamla;- İsminizi ve telefon numaranızı Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odasından aldık. Yapım aşamasında olan ‘’... Kaplıca Devre mülk Tesisleri ’’ mizde sizi ve eşinizi, her türlü masrafı şirketimize ait olmak üzere, bir günlük misafir etmek için arıyoruz.
Bu münasebetle de müsait olduğunuz bir hafta sonu cumartesi veya pazar günü için randevu almak istiyoruz. (İsmimi ve numaramı gerçekten Odadan alıp almadıklarını bilemiyorum ama olabileceğini düşündüm.)
Hanımefendi hangi firma adına ve karşılıksız (tüm masraflar kendinizden!) olarak neden aradınız. Sizin bu misafirliğiniz, bana neyin karşılığı dedim?
Bayan bunun üzerine;... Bey, merkezi Ankara’da bulunan ‘’... Termal Devre mülk İnşaat ….. A.Ş.’’ firmasından arıyoruz. Almış olduğumuz listeye göre de, şehrinizin ileri gelen eşrafı arasında bulunuyorsunuz.
Bu münasebetle hem Kırıkkale ye ve hem de Ankara’ya yakınlığından dolayı, böyle bir yerden ‘’Devre mülk’’ edineceğinizi düşünerek, size hem bir günlük hafta sonu tatili yaptırmış olmak ve hem de tesislerimizi gezdirip – gösterip – tanıtmış olmak için reklamasyon amacıyla arıyoruz.
Böyle bir telefon görüşmesine ilk defa şahit oluyordum. Şimdiye kadar ne bana ve nede çevremdekilere böyle bir durum zuhur etmemişti. Bunun üzerine ben de eşimle görüşüp, böyle bir ‘’Devre mülk’’ alıp almamamıza yönelik bir durum değerlendirmesi ve ona göre de bir hafta sonu cumartesi mi olur, pazar mı olur belirleyip, bir günlük tebdil – i mekân eyleyelim diye düşündüm.
- Hanımefendi, bu konuyla ilgili olarak eşimle bir fikir teatisinde bulunmam ve ona göre karar vermemiz icap eder. Bu münasebetle de nasıl olsa numaram mevcut. Ben de sizin numaranızı kaydıma aldım. Mümkünse bir zahmet akşama doğru tekrar ararsanız, müspet veya menfi bir cevap verebilirim size dedim.
Telefonu kapadıktan sonra hem bu durumun gerçekliğini araştırıp ona göre bir karar vermek ve hem de eşimle görüşerek durumu değerlendirmek istedim. Sonucunda hafta sonu pazar günü gidip, pazartesi dönmek üzere karar verdik.
Belirlediğimiz üzere akşamüzeri telefonum çaldı, ...…Termal.Devre mülk İnş….AŞ. arıyor.
- ... Bey, kararınızı öğrenebilir miyiz?- Tabii Hanımefendi, bu hafta sonu pazar günü için gitmeye karar verdik dedim.
Bunun üzerine Kırıkkalele’de İstasyon yakınında ana yolda bekleyen araçlara bineceğimizi,firmanın servis araçlarıyla kendileri götürüp getirmek üzere bilgisini verip, pazar sabahı Ankara’daki tesislerde bulunmamız gereken saati ve adresi de not ettirdiler.
Tespit ettiğimiz gün - saat ve yere vardık. Önce bizi salonlarında misafir ederek, hareket saatine kadar diğer iştirakçilerin toplanmasını bekledik. Gelen servis aracı Transit dolmuş ile öğle öncesi hareketle Ankara’ya oradan da ...ya intikal ettik.
Önce firmanın yapmış olduğu ve bitmek üzere olan Devre mülk inşaatını gezdirip, gerekli tanıtım bilgilerini verdiler. Sonra başlama safhasında olan ve Allah nasip ederse bizlere satmayı düşündükleri, temeli atılmış bulunan bölümlerin açıklayıcı bilgilerini anlattılar.
Bahsedilen yerdeki odaların ne bir manzarası ve nede tercih gerektiren bir görüntüsü yoktu. Penceresinden veya balkonuna çıkıp baktığın zaman, karşında kırsal- avlık Allahın dağından başka bir şey görünmüyordu.
Öyle ki, göz zevkine hitap edecek, seni dinlendirecek, aldığına değecek bir yeşillik, dikili bir ağaç dahi göremiyorsun. Çıplak – bozkır tepeler ve kayalıklardan meydana gelen bir manzara mevcuttu.
Böyle bir yere ne dinlenmeye, ne tedaviye ve ne de yatırım amacıyla mülk almaya gelmek, şahsi ölçülerim ile örtüşmemişti. Tabii ki gelmeden ve görmeden de olacak iş değildi. Üstelik bunun birde bedeli olacaktı. Ki aldığına değsin hiç değilse. Daha işin o tarafını hiç bilmiyoruz. Ama peşin, ama taksit, ama kredili, her neyse. Birde onu anlayalım bakalım dedik.
Firmanın reklâm - tanıtım seremonisinden sonra geceleyeceğimiz yerlerimizi belirlediler. Akşam yemeğine kadar serbest zaman olarak, kaplıca banyolarından istifade edebileceğimizi, ...daki kaplıca sularının dünyanın bir numaralı suyu olduğunu, analiz değerleriyle ispatlı olarak açıkladılar.
Böyle bir yerden ‘’Devre mülk’’ edinmenin herkese nasip olmayacağını, böyle bir imkânı sunduklarından dolayı, bundan istifade etmemizin menfaatimize olacağını bildirdiler.
Eşyalarımızı belirlenen odalarımıza çıkarıp, biraz istirahat ettikten sonra, getirdiğimiz banyo takımlarımızı alarak, methedilen kaplıcanın suyundan istifade etmek üzere havuzların bulunduğu mahalle indik. Bay ve bayan bölümleri ayrı ve müstakil şekilde olan tesisten yararlanmak üzere, yaklaşık yarım saatlik bir banyo aldık.
Yarım saatten daha fazla bir zaman suda kalmanın, yararlı değil zararlı olacağı bilgisine, şahsen ben daha önce sahiptim. O itibarla burasını görmüş ve denemiş oldum.
Genel olarak kaplıcaların suları yerden 70 santigrat derecenin üzerinde çıkıyor. Bunu da dışarıda soğutma havuzlarında bekleterek kullanılabilir ısıya düşürerek musluklara veya havuza veriyorlar. Yâda dışarıdan ham soğuk su ilave edilerek, kaplıca suyunu kullanılabilir seviyeye getiriyorlar.
Buranın suyunun ise doğrudan doğruya kaynağından direkt olarak katkısız ve başka işlem yapılmadan kullanıma sunulacak derecede olması ile dünyada tek olduğu bilgisine eriştik.
Banyo sonrası tekrar yine istirahatımızı müteakip yemek salonuna inildi. tabildot usulu bir öğle yemeğinden sonra, her bir ailenin sorumlusu hostesler tarafından, seyahatin genel değerlendirmesi ve ‘’Devre mülk’’ satışı ile ilgili, müstakil görüşme odalarında götürülüp markaj’ a alındık!
Ben ve eşim ile birlikte götürüldüğümüz odadaki genç hanımefendi, önce bir nabız yoklaması ile konuya girdi ve görüşlerimizi sordu. Ben genel kanaatimi ve böyle bir yer alımıyla ilgili şahsi beklentilerimi ifade ettim.
Ama konuya bütün bunların ötesinde bakarak değerlendirmek gerekir ise, o takdirde örneğin yatırım amacıyla düşünecek olursak, değerlendirebileceğimi, bu durumda da burasının bize ederinin ne olacağını, kaça mâl edeceğimizi öğrenmem gerektiğini sordum.
Yıl oniki ayın hangisini tercih edeceğimize ve kullanıma yönelik 15 günlük – aylık gibi süre ile fiyatların değiştiğini, keza peşin – vadeli – kredili durumların, fiyatlarda değişken faktör olduğu bilgisini verdi. Ben de ortalama bir zaman süresi belirleyerek bir fiyat öğrenmek istedim.
Bana yıl boyu sadece 15 gün istifade edebileceğim yer için bildirmiş olduğu rakam, o günün şartlarında çok astronomik bir bedeldi! Yani tabiri caizse o rakamın yaklaşık iki katına, Kırıkkale de çok rahat normal bir daire almak mümkündü!
Bunun üzerine eşim benden bağımsız olarak ve fakat aynı düşünceden hareketle, konuya müdahil olup; (... bey, buradan bu fiyata böyle bir yer alıp yatırım yapmaktansa, bu rakamın üzerine biraz daha ekleyerek K.Kale den bir bahçe yeri almak daha akıl kârı olur. Orada hem gözümüzün önünde hem de ilerde bize getirisi bile olur derim ben) dedi.
Eşimin bu sözünün üzerine firma yetkilisi genç beyefendi, hiçte nazik olmayan bir tarz ve tavırla; (- Madem almayı düşünmüyorsunuz, niçin geldiniz o halde buraya!) diye küstahça bir davranış sergiledi.
Bu hiçte hoş olmayan davranış karşısında ben de; - Bakın hanımefendi, her şeyden önce biz buraya tekdir edilip hakaret duymaya gelmedik! Firmanızın tespiti doğrultusunda verilen bilgiye istinaden, yerinde gidip görmek üzere beğenir ve uygun bulursak eğer almak amacıyla geldik.
Ama gördüğümüz o ki, böyle bir yerden istifade etmek üzere veya yatırım amacıyla mülk edinmeyi uygun bulmuyoruz. Bu tamamen bizim şahsi görüş ve kanaatimizdir ve hiç kimseyi de bağlamaz. Eğer diyorsanız ki, bir günü bedava geçireceksiniz!
O takdirde yedirdiğimiz öğle yemeği ile birlikte konaklayacağımız bu gecenin ve de geliş – dönüş ücretinin kaç para olduğunu söyleyin, madem bu gün geldik buraya, bedelini derhâl ödeyeyim ve sizi bu küstah davranıştan men ederim!) dedim.
Eşimle birlikte odadan çıkarak lobide oturup, kendi aramızda bir durum değerlendirmesi yapalım dedim. Taa en başta telefonla aranmamdan başlayıp, bu ana kadar olan safahatı şöyle film şeridi gibi gözden geçirdim. Acaba atladığım bir ayrıntı var mı diye.
Bu arada yanı başımızdaki koltukta oturan ailenin konuşmalarına gayrı ihtiyari kulak misafiri oldum. Adamcağız görüşmeye her halde yalnız girmiş ve ne kadar sıkboğaz edilmişse ki, çaresiz bir ‘’Devre mülk’’ almak üzere sözleşme yapıp atmış imzayı! Şimdi de eşiyle birlikte işin içinden nasıl çıkacaklarının kritiğini yapıyorlar.
Daha önceden tanımadığım ve orada konuşmasına gayrı ihtiyari şahit olduğum bey’ e hitaben; - Bakın beyefendi, az önce bizde bu tür bir tezgâha geliyorduk. Madem içinize sinen bir durum yok. Vakit geçirmeden derhal duruma itiraz ederek sözleşmenizi iptâl ettirin.
Aksi halde yarınlarda başınız çok ağrır, işin içinden hiç çıkamazsınız. Özür dilerim haddim olmayarak size tavsiyem; bundan böyle içinize sinmeyen bir durumda, işin önünü – sonunu düşünmeden sakın ola ki öyle gelişi güzel imza atmayasınız!Dedim.’’
***
’’Geçen sene yazın 2014’ ün Ramazanı içinde, sahur sonrasına yönelik sabah biraz gecikmeli olarak işyerime gitmek için evden çıkmaya hazırlanıyordum, evin telefonu çaldı.
Ahizeyi kaldırdım ve (- Buyrun!) dedim. Karşıdaki bayan sesi; (- Kiminle görüşüyorum beyefendi?) diye sordu. Bende bunun üzerine; (- Siz kimi arıyorsunuz hanım efendi?) diye sordum.
Telefondaki bayan başladı anlatmaya;- Beyefendi, ‘’ ……… Grubu’’ ndan arıyoruz. Bir anket çalışması yapıyoruz. Sorularımıza vereceğiniz cevaplar doğrultusunda 200 kişilik kur’ a çekilişine iştirak edeceksiniz.
Çekilişte eğer kazanırsanız, şirketimizin yurdun değişik yerlerindeki tesislerinden herhangi birisinde hiçbir ücret ödemeden 4 gece 5 gündüz misafirimiz olacaksınız. Anketimize iştirak edip sorularımızı cevaplamak ister misiniz?- Soracağınız soruların durumuna bağlı hanımefendi dedim.
Bunun üzerine başladı klasik basmakalıp sorular sormaya: (- Adınız – Soyadınız, Yaşınız, tahsiliniz, GSM numaranız, ne iş yapıyorsunuz, herhangi bir rahatsızlığınız – hastalığınız var mı, tatil yapabiliyor musunuz, kaplıca tedavisini biliyor musunuz, kaplıcaya gitmek ister misiniz?) türünden sorular.
Tabii ne sorulduysa hepsinin de cevabını verdim. Teşekkür edilerek çekiliş sonunda inşallah kazanıp, misafirleri olmam temennisiyle telefonu kapattık. Ben de işyerime gittim.
Bu görüşmeden sanırım üç – dört gün sonra öğle üzeri işyerimde idim. Cep telefonum çaldı. Baktım, bilmediğim bir GSM numarası arıyor, cevap vermeden kapattım. Kısa bir süre sonra telefonum tekrar çaldı. Baktım, demin arayan aynı numara ısrarla çaldırıyor. Bu defa açtım telefonu; (- Efendim?) dedim. Karşıdan bir erkek sesi; (- ... Bey’ le mi görüşüyorum?) diye sorunca ben de; (- Kim arıyor beyefendi?) diye sordum.
Bunun üzerine beyefendi direkt olarak; (- …………. Grubundan arıyoruz. İştirak etmiş olduğunuz anketimizin 200 kişilik çekilişi sonucunda, şirketimizden ücretsiz seyahat çeki kazandınız. Hafta sonu cumartesi veya Pazar günü servis aracımızla sizi ve eşinizi Cumhuriyet Meydanından alıp, tekrar aynı yere bırakmak üzere, ...’ ı geçince ‘’….. Tesisleri’’ nde misafir etmek ve orada kazandığınız ücretsiz seyahat çekinizi takdim etmek üzere hazırlıklı olmanızı bildirmek amacıyla arıyoruz.
Seyahatle ilgili olarak 4 gece ve 5 gündüz için kullanacağınız şahsi eşyalarınızla birlikte geleceksiniz. Geldiğiniz zaman burada tercih ederek gideceğiniz yer ile birlikte seyahat çekinizi de alacaksınız. GSM numaranızı servis şoförümüze bildireceğiz. O sizinle irtibat kuracak ve hareketi görüşecektir dedi.
Aslında bu şekildeki ücretsiz kaplıca seyahatiyle ilgili olarak, ... seyahatinden bu tarafa üç – dört senedir birkaç ayda bir ama ev ama cep telefonumdan arayanlar oluyordu. Fakat ben her defasında (- Neyin karşılığı bedava götüreceksiniz, böyle bir şeyi kabul etmiyorum.) deyip telefonu kapatıyordum. Bu defaki aranış farklı olunca deneyelim dedik.
Belirlediğimiz şekilde servis aracıyla irtibat kurduk, şirketin tesislerine ulaştık. Engebeli bir arazinin (muhtemelen hazineden bir şekilde alınmış olsa gerek) tepeye doğru bir bölümünde bir kısmı inşa edilerek hizmete sunulmuş, yan taraflarında bir takım yerlerde de karkası bitmiş, bazılarının dış duvar örmeleri devam eden inşaatların olduğu bir alan. En merkezi konumdaki yerde de barakadan bir yemekhane ve toplantı salonu.
Yurdun çeşitli yerlerinden bizim gibi toplanılarak getirilen vatandaşlar, partiler halinde bu salona dolduruluyor. Şirketin Pazarlama yetkilisi tarafından, sine vizyonlu – nutuklu çok güzel bir şov ile tanıtım yapılıyor. Sonra salondan çıkanlar, gelirken kendileriyle birebir ilgilenen ve başka birileriyle de irtibat kurmalarına meydan vermeyen hostesleri ile birlikte başka bir salona alınıyor.
Toplantı salonundaki şatafatlı sunumdan çıkar çıkmaz bizim çocukları aradım. Şirketin adını ve kurucusunu internet üzerinden araştırıp bana acilen bildirmelerini istedim. Zira salondaki sunumdan sonra istikamet sözleşme görüşmesi! Oraya gitmeden bana bilgi gelmesi lazım!
Beş dakika geçmemişti ki telefonum çaldı. Oğlum; (- Baba sakın hiçbir şey yapmıyorsun! Eğer mümkünse hemen oradan ayrılıyorsunuz. Zira bir şekilde boş bulunup her hangi bir şeyi imzalar veyahut ta farkına varmadan karambola gelip bir taahhütte bulunursan eğer, ilerde çok başımız ağrır. Adamların aleyhindeki maillerin hatti hesabı yok. Tek – tük birkaç memnuniyet mesajı dışında, intizarlar – beddualar – küfürler gırla gidiyor. Aman ha dikkatli ol!)
Canı yanan eşek at’ tan hızlı gidermiş derler. Bizim gibi niceleri demek ki bu şekilde gelip, salondaki o şatafatlı sunumlardan sonra, nasıl tatlı dil – güler yüzlerle tezgâha getirilip sözleşme imzalayıp ta taahhüt altına girdiler, devam eden süreçte de neler yaşadılar ki, ağza alınmayacak sözlerle doludizgin saydırmışlar. Benim açımdan mesele anlaşılmıştı.
Görüşmenin yapılacağı salona doğru ilerlerken, ben de nasıl bir tavır takınacağımı, bu tezgâhtan zararsız şekilde sıyrılmanın formüllerini düşünmeye başladım. Çünkü gelen bilgiler hiçte hoşa gidecek cinsten değildi. Gerçi dört – beş sene önce de ... buna benzer bir durum zuhur etmişti. Ama bu defaki tezgâh farklıydı. Onun için temkinli ve uyanık davranmak lazımdı.
Görüşme salonunda müstakil masalarda her hostes, kendi birebir ilgilendiği götürdüğü aile (müşteri) ye, şirketin ‘’Devre mülk’’ satışıyla ilgili, altı fotokopili üzeri asetatlı bir dosya ile test soruları yönelterek ailenin görüş ve tercihlerini not alıyorlar.
Arada bir de diğer yan taraftan davul – zurna ekibinin sesi geliyordu. Bu nedir diye sorunca, bir müşterinin daha ‘’Devre mülk’’ aldığının müjdesi ilan ediliyor diyorlar! Dolayısıyla bir şekilde iştirakçi vatandaşı motive ederek gaza getiriyorlardı.
Bizimle ilgilenen hostes delikanlıya; (- Bak oğlum, ben daha önce böyle bir işle ilgili olarak Haymana’ ya gittim. Şimdi sizin buraya böyle bir ‘’Devre mülk’’ almak amacıyla gelmedim. Beni telefonla aradıklarında şöyle şöyle dediler. Arkasından da arayıp ücretsiz tatil çeki kazandınız dediler.
Şimdi bu ne perhiz, ne lahana turşusu. Buradan çekimizi alıp, tercih edeceğimiz tesisiniz nerede ise oraya gideceğiz diye valizimizle geldik. Siz ‘’Devre mülk’’ satmaya kalkıyorsunuz.
Bu durumda bir yanlış anlama var diyen delikanlı, şefleri ile görüşmek üzere yanımızdan gitti. Bir müddet sonra yanında bir başka delikanlı ile döndü. Gelen genç bana; (- Bey amca sizin yanlış anlamış olmanız lazım. Biz önce burada ‘’Devre mülk’’ satışı yapıyoruz, sonra da gelen müşterinin tercihine göre, şirketin Ege ve Akdeniz Bölgesindeki tesislerinden birisi için seyahat çekini veriyoruz.
Siz ‘’Devre mülk’’ ü aldıktan sonra, tatil takviminde belirtilen tarihlerden tercih edeceğiniz birisi için, altı ay süresi geçerli rezervasyon yaptıracaksınız. O yerdeki tesisimizin konaklama ve banyosu ücretsiz olup, oraya gidiş – dönüş – yemek – içmek bedeli size ait olmak üzere bir kampanyadır bu çekiliş! )
Bana bak oğlum! Ben ne geri zekâlı birisiyim ve ne de aptalım. Seni bilmem ama ben Yüksek tahsil sahibi, geçmişte de senin gibi onlarcasını çalıştırmış bir işletme sahibiyim. Şimdi burada böyle görmekle, sen zannediyor musun ki mağdur ve muhtaç olarak buraya geldik! Sizin şirket olarak ya birbirinizden haberiniz yok yahut ta böyle bir oyunla vatandaşı tezgâha getirip satış yapıyorsunuz! Zira bu davullu zurnalı işleri ben pek haz etmedim zaten.
Madem geldik gelmeye, ben daha önce de böyle bir tezgâha geldim ama neyse. Bana şu ‘’Devre mülk’’ işinizle ilgili bir bilgi verin bakalım. Belki o konuda anlaşırız sizinle. Zira Kırıkkale ile bura arası 45 dakika bilemedin bir saatlik bir yer. Şöyle en ekonomik şekilde bir yer edinecek ve yılda bir hafta – on gün gelecek olsak bize neye mâl olur bu iş, bana uygun ve makûl bir fiyat çıkarın bakalım dedim.
En ekonomik dönemin kış sezonu olduğunu, aralık – ocak ayına yönelik bir artı bir konutun bir haftalık ‘’Devre mülk’’ ü için nakit – peşin ıskontolu bedelinin on dokuz milyar küsura tekabül ettiğini, şayet vadeli olur ise, o takdirde de vadesine göre bu rakamın daha artacağını söylediler!
Belirtilen bu yer ve rakam, iki artı – üç artı – vs. ve yaz – tatil sezonuna yönelik nakit peşin olarak otuz beş – kırk milyar lardan başlıyor ve başını alıp gidiyor. Hele birde ödemesine kredi – vade girdimi işin içine, yandı gülüm keten helva gayrı.
İşin sonuna gelmiştik artık. Benim buradaki durumla ilgili tavrımın gayet olumsuz ve net bir şekilde belli olmasına rağmen, son olarak benden, arayıp irtibat kurabilecekleri birkaç tanıdığım veya arkadaşımın isim ve telefon numaralarını istediler!
Düşünebiliyor musunuz bu kadar akka tukkalı işten ben yakamı zor sıyıracağım. Ondan sonra da tutacağım bir veya birkaç tanıdığımın – arkadaşımın – ahbabımın başını belaya sokacağım. Bu kadarına ancak pes doğrusu denir. Adamlar iyice kaşarlanmışlar.
Telefonda başka götürdükleri sahada başka şekilde bilgi ve davranışlarla, çeşitli göz boyama taktik ve metotlarıyla ağlarına düşürdüklerinin ocağına incir ağacını dikiyorlar vesselam.
Tecrübe; insanın hayattan yediği kazıkların bileşkesidir. Yahut ta tecrübe; hatalar ve yanlışlar sonucu elde edilen bilgidir.
Dört – beş sene önce başımdan geçen bir olayın ışığı altında ve bizim çocukların internet marifetiyle sağladıkları istihbaratın sayesinde, bu defa kaleden döndük. Ama elin oğlunun kafası sürekli bu tür fırıldakçılığa yönelik çalışıyor olunca, bu tür tezgâhlarında sonu gelmek bilmiyor hâsılı vesselam.’’
***
Sabah kalktım kahvaltımı yapmak üzere masaya yeni oturmuştum ki cep telefonum çaldı. Baktım yine bilmediğim kaydı olmayan bir numara. Hayırdır inşallah sabah sabah dedim ve açtım telefonu;- Buyrun kimi aradınız? diye sordum.
Karşıdaki erkek sesi; (- ...’ le görüşmek istemiştik!) dedi.Bunun üzerine ben de; (- ...’ i ne konuda aramıştınız?) diye sordum.
Karşımdaki; (- Kültür ve Turizm Bakanlığından arıyoruz. Tatil konusunda bir anket çalışması yapıyoruz. Vaktiniz müsaitse bir kaç dakikanızı bize ayırabilir misiniz? Tatil ile ilgili size sekiz – on sorumuz olacak ) diye gayet kibar bir şekilde hitap edilince ve bakanlık adına resmi bir anket çalışması olduğunu düşünerek;- Buyrun ben ... dedim.
Bunun üzerine beyefendi başladı soruları yöneltmeye. Ve bende başladım yine cevap vermeye- ... Bey yaşınızı öğrenebilir miyiz?- Tahsilinizi öğrenebilir miyim?
- Halen çalışıyor musunuz?- Yılda kaç kez tatil yapıyorsunuz?- Tatil yapmayı düşünüyor musunuz?- Eşiniz çalışıyor mu?- Kaç çocuğunuz var?- Çocuklarınız tatil yapıyorlar mı?- Herhangi bir hastalığınız yahut rahatsızlığınız var mı?
Bu soruya kadar konuşmamız gayet normal bir anket görüşmesinde geçmişken, bu son soruda verdiğim cevaba karşılık; (- Kaplıcaya gittiniz ve fizik tedavi gördünüz mü?) deyince, benim jeton düştü. Anladım ki biz yine bir tezgâhla karşı karşıyayız.
- Bakın beyefendi, siz bana Kültür ve Turizm Bakanlığından arıyoruz ve tatil ile ilgili bir anket yapıyoruz dediniz. Benim fiziki rahatsızlığım ve kaplıca tedavimle ne ilginiz var? deyince de,- ...Bey, bakanlıkla anlaşmalı çalışan bir firmayız biz. Bu anketi bakanlık adına yapıyoruz.
- Tekrar ediyorum, siz bakanlık adına dediniz, firma adına demediniz bana. Dolayısıyla hangi firma adına bu çalışmayı yaptığınızı sorabilir miyim?
- …….. …….. Grubu adına, .….. ……. Tesisleri için yapıyoruz!- Güzel, yani siz aslında kaplıca hizmeti veren bir firmasınız değil mi?
- Evet Oktay Bey, öyle de denebilir. Aynı zamanda ‘’Devre mülk’’ pazarlaması da mevcut.- Sizin bu tesisleriniz ...’ ı geçince değil mi?- ... Bey, siz bizim firmayı da kaplıca tesislerini de biliyor musunuz?
- Bak oğlum, ben sizin firmanızı da, kaplıcanızı da, sizin patronunuzu da tanıyorum. Çok değil daha beş – altı ay önce, yine sizin firmanızdan başka bir bayan eleman arayıp, aynı senin gibi bir anket çalışması ve kura çekilişi yapıyoruz ayağıyla tezgâha getirmişti.
Arkasından üç – dört gün sonra da, başka birisi arayıp; (- Tebrik ederiz, çekilişte ücretsiz seyahat çeki kazandınız.) diyerek……. Tesislerine gitmiştim. Senin anlayacağın ben bu tezgâha daha önce düştüm.
(Şimdi ben sana soracağım delikanlı. Sen nasıl bir firmada çalışıyor olduğunu biliyor mu sun? Sana göre şu yapıyor olduğunu sandığın sözüm ona görevinin karşılığında, karşındaki nice insanların kanına giriyor, vebalini alıyorsun.
Bunun karşılığında da güya hak ederek kazandığını zannettiğin o aldığın paranın helâl olduğunu mu sanıyorsun?. Sen her şeyden önce o ekmek yediğin yeri bir araştır evvela. İnternet sitenizi incelersen eğer, orada nicelerinin ahını, feryadını, yorumlarını görür ve okursun. İşte o zaman benim ne demek istediğimi daha iyi anlarsın) dedim.
Burada şu konuyu bilhassa vurgulamak istiyorum. Günümüzde kim nereden neyi vururum, nereden neyi götürürüm, kimi nasıl kandırıp kazıklarım hesabıyla planlar yapıp projeler üretiyor. Hâl böyle olunca da, iyi niyetli ve halisane düşünce sahiplerinin kandırılması ve aldatılmasının da sonu gelmiyor.
Üç bölüm halinde yazdığım ve bizzat kendi yaşadıklarım, bütün tecrübelerime rağmen maalesef ortada. Cenabı Allah hakkımızda hayırlısını verir inşallah.’’
Bir Dostumun yazısından alıntı.
***
1999 17 Ağustos salı sabahından başlamak üzere 2006 yılı dahil olmak üzere Ankara Beypazarında bulunan Dutlu-Tahtalı Kaplıcalarına gittim kaldım.En son gidişimizde otele yerleşir yerleşmez tok karnına umuma açık havuza girdiğimde rahatsızlandım gözüm döndü baygınlık geçirdim bir süreliğine..
2008 yılında tansiyondan kaynaklı kalp hastası olduğumu öğrendim iki defa aniyo olup iki damarıma stent taktırdım.Daha sonraları doktorlarım bana aort damarımda tansiyondan kaynaklanan bir büyüme olduğunu sıcak sulardan aşırı efordan ağır kaldırmaktan uzak durmamı tembihlediler.
Yukardaki üç yazıda aynı gazetede köşe yazarlığı şiir yazdığımız bir Dostumun bu konudaki anıları olup adı geçen dostum iki yıl evvel Hak katına yürümüş bulunmaktadır.
Bizde gelen bazı telefonlardan irtibat kurmak gezip görmek isteyerek devre mülk almak eşimle beraber 2010-2015 yılları arasında bir defa Afyon Gazlıgöl Kaplıcalarına,iki defa da Ankaranın iki ilçesinde bulunan Termal Kaplıca Tesislerine gidip gördük.
Yukarda anlatılanların birebir aynısını biz de yaşadık.İlaveler yapabilirim ama gerek görmüyorum.Bu yazılanlar az bile.Oralardan Devre mülk alan arkadaşlarımız oldu.Bir kaç yıl yıldatını elektirk su paralarını ödeyerek gidip istirahat ettiler.
Birisi geçen yıl gidemedi neden dedim.Yıldatı var 1750 tl.Onu yatırmadığımız için kabul etmiyorlar dedi.Ben gideyim dedim kirasını,yıldatını ve elekrik su parasını verirsen neden olmasın dedi.
Bu yıl ne yapacak bilmiyorum.Yetkililere söyledim benim yerime satın borçlarımı alın gerisini bana iade edin dedim dedi.
Ben bu üç gezimizdede aslında benim iki adet devre mülkümün olduğunu söyleyerek ellerinden markadan kurtuldum.Bunun üzerine çok ısrar etmediler.
Ama biz Kırıkkaleden binip gittiğimizde Ankara’dan Anka-Mal’ın oradan yanımıza katılan bir münübüs dolusu kızlı erkekli öğrencimi yoksa çalışan mı oldukları belli olmayan kızcağızın-Amca ne kadar cimriymişsin.Eşinize bir devremülk alıp ta hem beni hem de onu sevindirmiyorsunuz.-Sizin yüzünüzden işimden olacağım.Ne olur bir devre mülk alın..
Yolda araç içinde devamlı konuşan emekli amcaya kış dönemini 20 bin tl.ye vermişler.Fizik öğretmeni bir arkadaşımıza da temmuz dönemi 15 günlük devreyi 6 bin tl.ye vermek istemişler almadım dedi.Tam bir yahudi pazarlaması göz boyama,aldatma,müzik,santa,marka ne ararsanız var.
Afyon Gazlıgöl Devre mülkleri yapıldı.Yuzde seksenden fazlası yapılamadı diye duydum.Yıldatları artmış olabilir.Bize elli yüro sabit olacak demişlerdi.Sağlam bir firma adına bizi götürmüşlerdi.6 bin tl.ye altı taksit alayım diye mail attım bir hafta sonra dönüş yapmadılar.Vardır bunda da bir hayır.
Telefonla konuşmaya izin vermiyorlar ikindi namazımız geçti bu yüzden.Döneceğimiz sırada kızcağız cebinde sakladığı bize çıkan üç günlük tatil kağıdını verdi.Eve gidince açıp baktım 2013’lerin parasıyla 500 tl.yatırdığımız taktirde gelip kalabilecektik.
NETİCE OLARAK:
Devre mülklerde olsun tatil köylerinde olsun iyi niyet,sözleşme ve sahipleri güzel sağlam firmalar olursa müşteriler memnun olacaklardır.İhlas Kuzuluk-İhlas Armutlu kaplıcaları buna en güzel örneklerdir.Avrupadan gelip kalanlar yıl boyu devreleri alan arkadaşlarımız vardır.
Kötü örnekler elbette olacaktır.Sizleri uyarmak için bu yazıyı itibas ederek yayınladım.Kimseyi karalamak istemem.Yıllar önce Ankara’daki bir iki tesise gitmiştim.Yukardaki fotoğraf eşimle olan çok güzel inşa edilmiş, hayran kaldığım bu tesise ait tir.Orada gördüklerimi olumlu bir yazımda anlatmıştım arzu edenler okuyabilirler.(bknz.Türkiyemizde Termal kaplıca ve ılıcalar..)
Bugünlerde internette sosyal medyada Samsun ve Karadenizde devre termal kaplıcalar açılmış olacak ki mesalar telefonlar eksik olmuyor.Arayanlar internetten şikayet-forum yazılarına bakmasınlar diye tesis ve yer ismi kesinlikle vermiyorlar.
Gidince neler yaşayacağımızı bir günlük gezi için değmeyeceğini bildiğimden kabul etmiyorum.Siz bu yazılanlardan sonra gidip görmek almak ister misiniz bilmiyorum.
Rabbim kötü insanların şerrinden beni de sizleri de muhafaza etsin.
Biri sizi bir defa aldatırsa suç onundur.İkinci defa aldanırsanız bilin ki suç sizindir. ‘’Sarah Bernhardt
Farkına varmadan başkalarını aldatmak ne kadar güçse,farkına varmadan kendini aldatmak o kadar kolaydır.Kurnazlıkların en incesi bize kurulan tuzaklara düşer gibi görünmeyi iyi bilmektir.
‘’François de La Rochefoucauld
14.02.2022//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.