- 550 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Lulu'ya Mektuplar (Dua)
Selamünaleyküm Lulu.
Bugün imana gittim Lulu. İmana gittim, bereket versin "Evde yokuz" demedi ve aksine huşu ile bana hoşgeldin cancağızım der gibiydi. Şehrin küçük ve kuytuda kalmış mescidlerini tercih ediyorum; İmana gitme ikileminde. İri, bol sütunlu, heybetli ve görkemli camiler bana aristokrat gelir. Hele hele o kalabalık görmüş imamların kükremiş ve bent açan nutukları, çıkışta bekleyen kartondan kumbaralar, laf aramızda ayet hadis çelişkileri, nakil seviciliği, aklın kapı eşiklerinden içeri alınmaması ve dahası ile bunlardan fazlası...
Şeriat ehline göre ve filhakika ehli sünnet vel cemaate göre ben kâfirim! Fasık olduğum da arada söylense seni temin ederim münafık diyen çıkmadı. Sanırım dediklerim, onlara göre küfürlerim, münafıklık alameti taşımıyor. O da bir şey Lulu, maazallah münafık olmak kötü bir şey Lulu. Düşünsene hakkında bir düzine ayet inmiş, bir ayet bir diğerinden şeddeli, bir ayet bir diğerinden heybetli ve zakkum yiyecekli!
Dua etmeye gidiyorum Lulu. Bildiğin dua. Ayaların çizgilerine yöneliş tayini. İnsanın elleriyle olan hukukunu hatırlatan bu eylem, kişinin yaratıcısı ile olan en özel andır. Ama şunu anlamış değilim; Emir kipli cümlelerin baskın olduğu, bir bakıma yön ve tayin motifli, serzenişte bulunma ve çoğul bir teslimiyet içeriyor. Ya rabb beni affet ile ya rabb beni affeder misin arasında, modern ve ilkel bir dilin unutulmuş bir nezaketi vardır. Nezaket taraftarıyım ve dualarımda beynelmilel bir tavır takınırım. Kimsenden yakınmam, kimseyi şikayet edip, mızıkçılık, sözüm ona gammazlık yapmam. Ver, Ser, Et, Acı gibi emir kipli kat’a konuşmam. Estetik ve latif bir dille niyazda bulunulması taraftarıyım, sen ne dersin? Bir de dua çoğu zaman yerdeki işi göğe havale etme küstahlığı, ceptekinin göreceği işi yedi kat semaya iteleme cüreti değil mi? Bana kalırsa insan kendini kandırmaca ustası, vicdanını dizginleyen muzaffer bir komutandır.
Ne ise Lulu. Konu uzun mecalim minnacık. İyi bak kendine, kimseciklere benzeme.
YORUMLAR
Emir ya da demir kipi ne yazar.
İçimi bilen var.
Ayetler var, bilirim.
Kim münafık, asla bilemem.
Bunu bilmek, çok ağır bir yük.
Nebi, selam olsun, bir münafığın ölü başında, cenaze namazı kıldıracak raddeye geldi. Bilinen Nebiye düşmanlıkta ileri gidilmişti. O anda Resul uyarıldı, uyaranca. Resul emre uydu. Denildi ki, boşa yorulma, ebedidir Tamuda, kendi seçimidir,karışma
Çok saygımla Orhan Bey.
Dopdolu bir yazı.
Çok saygımla.
Hayran kaldım "Lulu'ya" yazıdığınız bu kısa, ama içi sayısız kitap değerindeki mektuba.
Sanki benim için yazılmış; sanki çok ihtiyaç duyduğum anlaşılmış gibi yazılmış...
"Ver, Ser, Et, Acı gibi emir kipli kat’a konuşmam. Estetik ve latif bir dille niyazda bulunulması taraftarıyım, sen ne dersin?"
Bu bilgilere fazlasıyla ihtiyacım vardı....
Valla, üstelik somurtmaya değil; gülmeye de ihtiyacım vardı. bir hayli de güldüm.
Kısacık bir mektubun dertlerime deva olabileceğini hiç tahmin etmezdim, hocam. :))
Ustaca bir uslup ve ironi. Mizah bana A. Nesin'in eserlerindeki gücü anımsattı...
Çok çok teşekkürler bu fantastik paylaşım için.
Saygılar, selamlar olsun.
(Ben de, tıpkı Lulu gibi; kimseciklere benzememeye çalışacağım:) )