- 506 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Cihanı Allame
CİHANI ALLEME İLE SUÇLAMAYAN DOSTLUK
Sevgili dostum,
Geçen günlerde az okuduğunu tespit ederek eleştirdiğim emekli bir din görevlisi ağabeyimiz beni “kendini cihanı alleme sanan insan “ olmakla itham etti. O’na göre iyi bir tespitti. O’na hediye ettiğim kitabı yazanların hayat felsefesini beğenmediği için okumak istememesi eleştiri sebebimdi. Ben ise “ kitapta bilgi varsa alınır yazanların hayat felsefesi okuru fazla ilgilendirmemeli. Bize faydalı olacak bilgi lazım” görüşümdü. Yaşça bizden büyük olan muhatabımız sanırım bizlerden daha bilgili olduğunu sandığından böyle davrandı. Ben bu tespit karşısında “daha çok okumak daha çok bilgi olmaya ihtiyacım olduğu “ konusunda ilahi bir ikaza muhatap olduğum olarak yorumlayarak daha çok okumaya başladım. Bu duygularımı da senin gibi gerçek dost ile mektup olarak paylaşayım dedim.
Sevgili dostum,
Cihanı alleme “ dünyanın en bilgili adamı” demekmiş. İnsanın eleştiriye tahammül edemeyip de karşısındaki insanı böyle itham etmesi garibime gitti. “Oku” emrini gerçek manada anlamış olsaydık, sanırım okumayı aşk derecesine seven ve herkese okuyup da bilgi sahibi olmak isteyen insanlara böyle yaklaşmazdık. Kitabın amacı nedir? İçindeki bilgi ve faydalanmaktır. İnsanların dünyaya bakış açısını sevmiyoruz diye onların yazdıkları faydalı bilgileri içeren kitapları da sırf dünyaya bakış açımız uyuşmuyor diye okumamakta inat eden adama ne diyebiliriz ki?
Sevgili dostum,
Bu tabiri büyük gazetelerin köşe yazarlarının da kullandığını görünce şaşırdım. Galiba fikirlerini beğenmediği insanları “ cihanı alleme” olmakla suçlayan çok insan var toplumda. Toplum olarak takdir etmek cimrisi olduğumuzu biliyorum ama karşısındaki insanı “cihanı alleme” olarak itham eden insanlara da hayret etmemek elde değil: Burada bir kendini küçük görme, az okuduğundan dolayı kendini suçlama ve bunu da karşısında yaşça küçük, ama kendinden eğitimli, çok okuyan insanı görünce kendini sorgulamak yerine O’nu “ cihane alleme” olarak itham etmesi de gerçekten şaşırıcı. Halbuki bizlerin kendimizi böyle görmediğimizi hem kendimizi hem de çevremizin az okuduğunu görerek daha çok okumamız için maddi manevi fedakarlıklarımızı çevremiz ve en başta sen bilirsin. Keşke birbirimizi saçma sapan şeylerle itham etmek yerine bu boş tartışmaya ayırdığımız zamanı okumaya ayırsak daha faydalı olur. Daha da anlamlı olur hayatımız.
Sevgili dostum,
Çok insan benim takdir edilmeyi seven insan olduğumu zanneder. Bu doğru değil. Benim anlatmak istediğim. Çok okuyan ve öğrenen gelişen insanları gelecek nesillere güzel anlatacağız ki onların da okuma alışkanlığı küçük yaşta oluşsun. Yoksa övülmeye veya takdir edilmeyi beklemek hoş değil. insana yakışmaz. İnsan okudukça, olgunlaştıkça övgülerden sıkılmaya başlıyor zamanla. Övgü ne işe yarar benim yazdıklarım kitapları alıp okumayınca, çevreye hediye etmeyince.
Sevgili dostum,
Biz toplum olarak okumakta yardımlaşmak, okuduklarımızı dostlarımızla değiş tokuş etmek “dost bildiğim insan bana kitap hediye etmiş, faydalanmışsa bende faydalanayım” diye düşünerek okumak, çevremize de okutmak yerine “o kitabı yazanlar benimle aynı siyasi partiyi desteklemiyorlar” diyerek okumamakta inat etmek bizim gelişmemize engel oluyor. Toplum tarafından benimsenen büyük bilim adamları ise tecrübelerini anlattıkları hayat hikayesi söyleşilerde “bilgi alacağınız insanın dünya görüşüne ve nerede oturduğuna bakmadan gidip bilgisini alın” sözlerini okurken “ İlim müminin yitik malıdır nerede bulursa orada alır” hadisi aklıma geliyor. O zaman ilimin ne kadar önemli olduğunu ve bulunan her yerden alınması gerektiğine inanarak daha çok kitap okumak, daha iyi anlamak ve insanlara da daha güzel kitaplar hediye etmek geliyor içimden.
Sevgili dostum,
Bizim üzüntümüz hem dost bildiklerimizin bizi anlamaması, yanlış anlaması ve saçma şeylerle itham etmesinin yanında, hem de emek vererek aldığımız, bizzat evine, iş yerine götürerek hediye ettiğimiz söz verdikleri halde okumayanların bilim ve din adamı olması. Okunmayan hediye kitap insana çok dokunuyor. “Oku” emrini daha çok seviyorum. Tabii ki okuyan ve okutan dostlarım başta sen olmak üzere dostlarımızı.
Sevgili dostum,
İşte konuştuklarımız anlaşılmayınca ya da yanlış anlaşıldığında, bizi üzünce kitapları daha çok okumak isteği geliyor. Mektup yazarak da seninle paylaşmak isteği. Beni kitaplar, kalemim ve sen anlıyorsun. O yüzden edebiyatın “mektup” dalı benim sevdiğim bir şey. Yaz yaz rahatla ve okuyanda bilgi sahibi olsun. Ben az okuduğumun farkındayım, dostum olarak sen de az okuyorsun. Bunu anlatınca sen kızmıyor teşekkür ediyorsun. Uyardığımdan dolayı ama başkası da işte böyle yorumluyor. Fraklı yorumlara da açık olmalıyız galiba. Eleştiriden uyarıdan anlamayanı da eleştirmemeli bizi eleştiren insana da “selam “ deyip geçmeliyiz galiba.
Sevgili dostum,
Şöyle bir yazı okumuştum. “çabalarınızdan dolayı övgü beklerseniz, daha çok sövgü ve eleştiri alırsınız” Güzel ve doğru söz. Eleştiri de takdir de okuyanın ve insanın işi isteyen eleştirsin isteyen itham etsin. İsteyen anlasın, isteyen anlamamakta ısrar etsin. Bize düşen galiba suküt etmek her zaman teşekkür ve şükretmek olmalı galiba.
Sevgili dostum,
Asında bu ithamlar bizleri daha çok okumaya teşvik etmesi için bizi kamçılayan şeyler olması lazım. Biz ise üzülüyoruz. Anlamak istemeyene ya da kendine göre anlayana , “herkes benim tuttuğumu tutacak, yoksa ben O’nun yazdığı bile faydalı olsa da okumam” diye 50 yıl direnen adama biz ne yapabiliriz?
Sevgili dostum,
Okuyanımız az, eleştirenimiz ve itham edenimiz az da olsa biz bir gün okuyanlarımızın çok olacağı anlayanlarımızın artacağı inancı ile okuyarak dolmaya, sonrasında yeni eserler üretmeye devam edelim Bakarsın bizi anlamayanların çocuk ve torunları belki de torunlarının da çocukları anlayarak okur zamanında biz eseri ortaya koyalım o eser artık toplumun çöpe de atabilir gelecek nesillere en güzel miras da. Herkes mirasını istediği gibi kullanabilir.
Sevgili dostum,
Bize okumak ve yazmak yakışıyor. Başkalarının bizler hakkında olumlu veya olumsuzlukları bizi yüceltmez ya da küçültmez. Bizi küçülten de yücelten de boş şeylere mi yoksa faydalı şeylerle mi ilgilendiğimizdir. Biz faydalı olduğuna inanırsak o güzeldir. Başkaları da kendi dünya görüşüne göre faydalı ya da zararlı görebilir. Başkalarının görüş ve düşünceleri de bizi bağlamamalı.
YORUMLAR
Allame-i Cihan tamlamasını Türkçe olarak mı yazdınız" diye yazıp gidecektim ancak "yazıyı okumadan efelik taslamak olur bu, sıradan bir sayfada değilsin" diyerek kendimi ikaz edip okumaya başladım. Güzel bir mektup, iç dökme ya dertleşme okudum.Çok haklısınız.Hepimiz aynı dertten muzdarip olmamıza rağmen değişim kendimizden başlar diyerek hareket edersek sonuç almak daha kolay olur.Okumadığımız ama okuyor gibi yaptığımız için bu karanlık. Çünkü hayatımızda televizyon diye bir uzaktan eğitim aygıtı ya da sosyal medya diye online eğitim sistemi var ve etkisi çok ciddi.
Esenlikler dilerim
Turan Yalçın
Her şeye rağmen gene de okumak ve gelişmek lazım okumanın yerini bir şey tutamaz