- 924 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
Kürt'müsün
🇹🇷KÜRT’MÜSÜN TÜRK’MÜSÜN🇹🇷
İstiklâl mahkemesi hakiminin sorusu
TÜRK’ ÜN KÜRDÜYÜM Hakim bey
HACI KAYA DUMAN
Elazığ, Baskil ilçesi,Kadı köyünde 1876 yılında dünyaya geldi. Babası İzolu Aşiret reisi Ali Ağa , annesi Beyaz hanımdır, babası genç yaşta vefat etmiştir. Amcası Abdullah Ağa gerekli itinayı göstererek okutup yetişmesini sağlamıştır. Şahsi kabiliyetinin olgunlaştığını gören aile ve çevresi Aşiret Reisliğini kendisine vermiştir. Yük. Mak. Müh. M. Şahin Duman şöyle anlatır: Ülkemizin zor yıllarıdır. Üç kıtada hüküm-ferma olan ancak, alınan ağır yenilgiler ve şartları zor antlaşmalarla eli kolu bağlanan, batının hasta adam dediği sıkıntılı günlerde dünyaya gelmiş bir kahramandır Hacı Kaya Sebati Duman.
Osmanlı’nın çöküşü de kuruluşu gibi bir destandır aslında. Osmanlının kuruluşunu gerçekleştirenler kadar çöküşünün de kahramanları vardır. Onca yokluğa ve yoksunluğa rağmen küllerinden doğan bir ruhla, düşmana ağır zayiatlar verdirip tarihe altın harflerle yazılan eşsiz kahramanlıklara imza atan binlerce isimsiz kahramanlardır onlar. Zillete düşmeyip var güçleri ve onurlarıyla mücadele edenlerdi o kahramanlar. Onların yürekleri dağ gibiydi, tıpkı hayalleri gibi...
Hacı Kaya da işte bu kahramanların doğudaki önderlerinden ve liderlerinden biriydi. Sadece askerimizin değil, kendisinin organize ettiği milis güçlerde, milli mücadele ruhunu ateşleyen ve bu ruhun temelini atan yürekli isimlerden biriydi O.
Hacı Kaya’nın varlığından, o gün “manda” dâhil teslimiyeti düşünen o günün yöneticileri belki rahatsız oldu. Tutuklama kararı çıkartıldı. Ama O, Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere milli mücadeleyi başlatan ekibin her zaman yanında oldu. Onlara askeri güç yanında maddi destekler verdi. Divan-ı Harb-i Örfi Mahkemesinde yargılandığı ve firarı olduğu bir sırada gizlice giderek gayri resmi katıldığı Erzurum ve Sivas Kongreleriyle kurtuluş savaşını başlatan çekirdek kadro içinde yer aldı.
O dönem içimize sokulmak istenen etnik ayrımcılığın karşısında oldu. Bugün de aynı senaryoyu hayata geçirmek isteyen mahfillerin Türk-Kürt ayrıştırmasını tetikleyen fitne tohumlarına asla geçit vermedi. “Ben Türk’ün Kürdüyüm” diyerek buradan bir bölünme murat edenlerin heveslerini kursağında bırakmakla kalmadı, kendi etnik yapısı ya da aşiretini ayrıcalıklı ve imtiyazlı görüp bunu şahsi ikbal ve siyasi unvan payesine tevil etme yönelimi gösterenlere de kapıları sonsuza dek kapatmış oldu.
TBMM açıldıktan sonra kendisine bizzat Atatürk tarafından milletvekilliği teklif edilmesine rağmen bunu, yaptığı kahramanlıkların ve fedakârlıkların bir karşılığı veriliyormuş gibi görüp bunu reddetmesi bu bakış açısına en güzel ve somut bir örneklik teşkil etmiştir. Birçoklarının ulaşmak için can atığı milletvekilliği makamını reddetmesi O’nun bu ülkeyi karşılıksız sevdiğini, hem sözüyle hem de davranışıyla ortaya koyan erdemli bir davranıştır.
Hacı Kaya, mücadele etti, kahramanlıklar gösterdi ama kaderin cilvesi O’nu da buldu. Cumhuriyetin ilanından sonra sürgüne tabi tutuldu. Ama devletinden ve milletinden asla küsmedi.
Ömrünün sonunda öyle bir mütevazı hayat yaşadı ki O’nun aslında Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir misyon üstlendiğini, bundan dolayı Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes’ten sayısız takdir alan bir kahraman olduğunu çevresine hissettirmedi bile…
Devletimizin, geçtiğimiz yıllarda başlattığı ve bugünlerde önemli bir noktaya gelen etnik ayrımcılığın yapılmasının önlenmesine ve kardeşlik hukukunun gerçek manada oluşturulmasına yönelik “Birlik ve Kardeşlik Projesi”ni yaklaşık bir asır öncesinde, istiklal harbinin o sıkıntılı günlerinde hayata geçirme mücadelesi vererek doğu insanını bölücü faaliyetlerden koruyan lider şahsiyetlerden Hacı Kaya’yı rahmet ve minnet duygularımızla anıyoruz.
Derleme : Harput Yollarından alıntı