- 275 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KENDİNİ ARAYAY YOLCU.2.bölüm
Sözler karşısında aşırı tepki veren, koruma meraklısı, dedi kodu ya aşırı eylemli insanlardı. ( bu bilgiler, NUSRET KAYA kaynaklı) Şu anda aklıma gelmeyen, bunlara benzer belirgin özelliklere sahip kişilerdi.
Çoğunluk bu etki altında olduğu için, toplumda kavga gürültü bitmiyor. Bu yaşıma gelinceye kadar, başkalarının sözüyle hareket etmeyen çok az insan tanıdım, herkes başkaları ne der nasıl düşünür, beni onaylar mı, yaptıklarım doğrumu, diyerek kendini hiçe sayar, hiçbir konuda kendi fikri olmayan bireyler olarak yetişiyoruz, kendi fikrini korkarak da olsa ifade edenleri mutlaka, susturup yok ediyoruz. Kendimden örnek vereyim, bunu ben hayatım boyu yaşadım, kafamda gelişen toplumda, asi fikirler olarak sayılacak sezgilerim vardı, lakin paylaşıp benim düşüncelerim bunlardan ibaret, demek zordu, düşündüklerimi söylemek cesaret isterdi, çünkü bunun için yeterli donanımda değildim, bir şeyleri sezmek fayda etmiyor, nasıl dile getire bilirdim, işte onu bilmiyordum.
Okuduğum kitapların yol gösterici olması yüreğimin derinlerin de gizli olan gerçek kimliğimi ortaya koymama yardım ettiler, onlara minnettarım.
Sadece benim kendimi kurtarma çabam, yetmez diye düşünüyorum, bu yazıyı kaleme almakta maksadım daha fazla insana, bilgi, tecrübe ve sezgilerimi aktarmayı amaç edindim.
Annelerimizin yaşadığı yanlışları düzeltme imkânın yok, ama gelecek kuşakların aynı yolu izlemeyi bırakmalarını sağlaya bilirim, insanların kafasında bir soru işareti bıraka bilir miyim bilmiyorum, dilerim çok insana ulaşmayı başarabilirim.
(Yüreğimde gizli de olsa amca çocuklarını çok severdim, onları sevmekten hiç vazgeçmedim.)
Köy de hayat çok farklıydı o yıllarda, henüz şehirleri bilmezdik nasıl bir yerdi insanlar
Nasıl yaşardı.
Kış aylarında, Babam ve Amcalarım, çalışmak için şehre giderlerdi, bahar gelince dönerlerdi. Şehirden getirilen en küçük şey çok önemli olurdu, portakal elma, bizim için en kıymetli hediyeydi, annem özenle sayardı herkesin payına bir veya iki tane düşerdi, bazen de yarım. O kadarını da bulamayan çok çocuk vardı Köyümüzde.
Kış ayları çok ağır ve uzundu aylarca yollar kapalı olurdu, çok zor yaşama şartları vardı büyüklerimizin, hayat onlar için daha da zordu.
Biz çocuklar kendi dünyamızda mutluyduk veya hayatın farkında değildik henüz, fakat çocuk her yerde çocuktu.
Yarı çıplak olsak da mutlu olduğumuz anlar daha fazlaydı, oyun oynamak yetiyordu mutlu olmamıza. Uzun kış gecelerinde masallar anlatırdı büyüklerimiz, biz öyle can kulağıyla dinlerdik ki, sanki o masal kahramanlarıyla yaşıyor muş gibi kendimizden geçerek nefeslerimizi tutarcasına can kulağıyla dinlerdik.
Bazen öyle korkunç şeyler anlatılırdı ki, etkisinde kalarak uykumuz da korkardık, Ertesi gün birbirimize korkularımızı anlatarak korkularımıza korku katardık.
Çocukluğumu hatırlamak beni bazen kötü etkiliyor, bazen de iyi, anılarımı yazmak beni geçmişte kalan ama ruhumda kötü iz bırakan her olaydan kurtulmamı sağladı. Üçüncü kez yazıyorum, Eğer yazıp tamamını ortaya çıkara bilirsem, geçmiş yıllarıma bu defa daha olumlu bakıyorum. Ruh halim hep böyle iyi giderse, geçmiş hayatımın güzel yanları da olduğunu fark etmiş olacağım. Aslında herksin hayatı benim hayatımdan çok farklı ve güzel değildi, herkesle aynı kaderi paylaşıyordum, ama hayat bana ağır geliyordu, başkalarını mutlu kılan şeyler beni mutlu etmiyordu, diğer insanların hoşlanıp abartarak anlatmış oldukları konular bana ilginç gelmiyordu, çok sıradan sıkıcı geliyordu. Farklı bir kişiliğe sahiptim.
Bazen kendimi herkes gibi olmaya zorladım, bu defada davranışlarım beni rahat sız etti. Bu ben değildim, başkalarına şirin görünmek için değişmek mümkün değildi, ben az konuşan çok iş yapan biri olarak yaşamalıydım, insanlarla kolay iletişim kuramıyordum hep ilk adımı karşı taraf atıyor olmalıydı.
Nedense korkuyordum, ya beni hoş karşılamazsa, beni yanlış anlarlar endişesi yaşıyordum, çekimser kalıyordum. Buda beni daima yalnız bıraktı.
Ama şimdi o kişiliğimi yok ettim ve mutluyum, nasıl mı yok ettim, ileriki sayfalarda anlaşılacak. Çok mücadele etmek gerekiyordu, hiçbir güzel şey kolay elde edilmiyor, kolay elde edilen değersizdir, değerli olan kendi çabamızla kazanılandı. Çıkış yolu kendimi geliştirmekle başladı, değişim olanaksız gözükür insana ama içimizdeki cevheri yüzeye çıkarmak mümkündü.
Hayatımın her devresinde korkularım vardı.
Mesela çocukluğumun korkuları başkaydı, gençlik yıllarımda, başkaydı. Yetişkin olduğum yıllarımın başka.
Nede çok şey vardır içimizde yer edinmiş bizi engelleyen, bunun korku olduğunu bile bilmediğim, bazen mecburiyet sanırız, bazen de saygı adı verdiğimiz yüzleşemediğimiz korkularımız. Kendimizi cesur olmak için şartlandırırız ama her an peşimizdedir farkında bile olamadığımız o sinsi duygu.
Kişisel gelişim kitaplarıyla ilk tanıştığım yıllarda sıkça okuyordum satırlar arasına sıralanmış korku cümlelerini ama o vakitler kendimi tanıyamadığımdan olmalı, ben hiç kokmam bende bu durum yok diyerek üstünde hiç durma gereği duymamıştım. Yıllar geçti kendimi fark etmeye başladım gördüm ki hayatım her an korku içinde geçmiş! Bunun normal bir durum olduğuna inanmışım oysa aklım erdiği andan bu yana korku çemberi içinde hayatta kalmayı başarmışım.
Bunu farkında olmayan sadece ben değilim biliyorum toplumun çoğunluğu benimle aynı durumda. Ama kendimin yaşadıklarına tanıklık ettiğim için en doğru tanıklık olacaktır. Bir başkasının korkularını yazmaya kalkacak olursam doğrusunu yansıtamaya bilirim!
Çocukluğum da korkunun adı anne babaydı. Gençliğimde el ender oldu, Orta yaşlılıkta başarısız olmak. Yaş ilerledikçe kaybetmek korkusu ölüme yaklaşıyor olmanın verdiği tedirginlik, olmuştu. Bunlar normal şeylerdi belki ama farkında olmadığım çok korkular yaşamışım şimdi çok iyi farkına vardım. Yazılarımda sıkça bahsederdim önceleri korkularımdan, mutlaka ama özellikle bu konu üzerinde çalıştığımı hatırlamıyorum. Bu konuyu detaylandırmak benim için kolay değil yazıp yazmamak arasında tereddütlerim de var. Hala korkularım var mı ortaya çıkmak zorunda. Artık insanlardan eskisi kadar kokmadığımın farkındayım. Ama kimseyle tartışmaya gerekte duymuyorum, söylemek istediklerimi kolaylıkla söylüyorum. Eskiden bahsedemediğim konular hakkında kolaylıkla konuşuyorum ama anlam veremediğim korkuları daha farklıydı. Sebebini bilmediğim korkularımı iyileştirmek zorundayım, buda çalışmak çok emek vermek gerekiyordu!
Her dönemin sıkıntısı farklı oluyordu bunu artık iyi biliyorum. Çocukluğum, yoksulluk ve sevgi ilgi azlığı içinde geçmişti, ama en çok o yıllarımdan güzel anılarım var, yüzüme tatlı tebessümler yayan o yıllarım her şeye rağmen güzeldi, bende derin izler bırakan çocukluğum anılarımın en güzel yıllarımdı.
Defalarca yazdım okudum yok ettim, her defasında o takıntılarıma bakış açımın değiştiğini far ettim, önceleri yazmak şöyle dursun, hatırlamak dahi istemezdim, hayat bir okuldu aslında, (devamı edecek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.