- 342 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Gazeteci Yazar Çetin Oranlı ile...
5 Kitaba imza atan Gazeteci yazar Çetin Oranlı:”Yazan bir insan, gönül ve zihin dünyasını güçlü tutmayı becerebilmeli. Yani testinin içini doldurmayı becerebilmeli”
TURAN YALÇIN-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
ÇETİN ORANLI- Ordu’nun Kumru ilçesinde dünyaya geldim. İlk, orta, lise öğrenimimi Kumru’da tamamladım. İlk yazılarım, henüz lise öğrencisi iken ilçemizde yayımlanan haftalık gazetede yer aldı. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde öğrenim görürken, mesleğe Milli Gazete Konya Bürosu’nda çalışmaya başladım. Daha sonra İç Anadolu Bölge Gazetesi Merhaba’da görev aldım. Yaklaşık 16 yıl boyunca mesleği icra ettim. 10 yıla yakın süre Merhaba Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürlüğü görevini üstlendim. Gazetecilik hayatım boyunca yoğun bir fikri üretimin içerisinde oldum. Çok sayıda söyleşi yaptım, araştırma dosyaları ve yazı dizileri hazırladım, köşe yazıları kaleme aldım. Gazetecilik alanında yüksek lisansımı tamamladım. Halen Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı’nda doktora yapıyorum. Yaklaşık 10 yıldır mesleğimin kamu tarafında, Basın İlan Kurumu’nda, görev yapıyorum. Evli ve 3 çocuk babasıyım. İkisi gazetecilik alanında, üçü hikâye türünde olmak üzere yayımlanmış beş kitabım var.
TURAN YALÇIN- Yazmaya başlama hikâyenizi anlatır mısınız?
ÇETİN ORANLI-Küçük yaşlardan itibaren amatör olarak şiir, deneme, kompozisyon yazmaya başladım. Okumaya, yazmaya ve fotoğraf çekmeye karşı ilgim vardı. Bu ilgi beni gazetecilik mesleğine yönlendirdi. Gazetecilik mesleğinin içerisinde de nitelikli işler yapmaya çalıştım. Malum olduğu üzere gazetecilik ve edebiyat iç içedir. Mesleğin içerisinde yoğrulurken edebi alana da ilgi duyuyordum. Zamanla bu çalışmaları sürekli hale getirmeye ve kitaplaştırma girişiminde bulunmaya karar verdim.
TURAN YALÇIN-Bugüne kadar hangi eserleri yayınladınız ve konuları neydi?
ÇETİN ORANLI- İlk olarak 2016 yılında Olaylar ve Kişisel Tecrübe Işığında Gazetecilik isimli kitabım yayımlandı. 314 sayfadan oluşan bu çalışmam, genişletilmiş bir gazetecilik el kitabı niteliğinde. Bu kitabım; hem gazetecilik mesleğini icra edenlere, hem de iletişim fakültesi öğrencileri başta olmak üzere mesleğin eğitimini alan veya alana ilgi duyan insanlara yönelik.
İkinci kitabım Sözün Ardı-İz Bırakan Söyleşiler, 2017 yılında yayımlandı. Benim gazetecilik hayatımda söyleşiler önemli bir yer tutar. Mesleğe başladığım yıllardan itibaren özel çalışmalara ağırlık vermiştim. Ki özel söyleşiler bunun önemli bir unsuruydu. Yıllar boyunca yaptığım 200’den fazla söyleşiden 32’sini içeren 352 sayfalık bir seçki niteliğinde Sözün Ardı kitabımız. Sözün Ardı’nın takdim yazısını merhum Hasan Celal Güzel kaleme almıştı. İçerisinde kendisi ile 1998 yılında-28 Şubat Süreci’nin etkilerinin en yoğun hissedildiği dönemde yaptığımız söyleşi de yer alıyor. Ki postmodern darbeci zihniyete sert eleştiriler yönelten bu söyleşi nedeniyle o dönemin şartlarında ağır ceza mahkemesinde dava açılmıştı. Hasan Celal Güzel’i rahmetle anıyorum. Sözün Ardı’nda Hasan Celal Güzel’in yanı sıra, rahmetli Recep Yazıcıoğlu, rahmetli Kamran İnan, rahmetli Korkut Özal, İtalyan Yönetmen Alberto Rondalli başta olmak üzere çok sayıda değerli isimle yapılmış söyleşiler yer alıyor. Üçüncü kitabım Demir Kepenkli Ev ise, hikâye türünde. Çimke Yayınevi’nden çıkan kitap, 11 kısa hikâyeden oluşuyor. Anadolu insanının dertlerinden, mücadelelerinden, gurbette ayakta kalma çabasından dem vuruyor Demir Kepenkli Ev. Hayvan sevgisi odaklı hikâyeler de, kentsel dönüşümün sancıları da var içerisinde. Acı Lokma başlıklı hikâyede yüksekten düşenlerin dramı anlatılıyor. Dönüşüm’de Hayriye Nine kedisi Boncuk’a soruyor: “Bu beton ve demir yığını yuva olabilir mi Boncuk? Ağaçları, meyveleri, çiçekleri yok ederken kazanmak, gerçekten de kazanmak mıdır?”
Dördüncü kitabım Ruha Dokunan Patiler, yine hikâye türünde… Hayykitap tarafından yayımlandı ve özgün içeriğiyle de çok ses getirdi. Ruha Dokunan Patiler’de kedi ve insan ilişkisine dair yaşanmış olaylardan oluşan 13 kısa hikâye yer alıyor. “Merhamet sessiz fakat dünyayı değiştirebilecek kadar güçlüdür” mesajıyla okurlara ulaşan bu kitabımda da, Anadolu insanının güzelliğini, merhamet damarını kedilerin başrolde olduğu hikâyelerle anlatmaya çalıştım.
Son kitabım Ruha Dokunan İnsan Öyküleri, 12 kısa hikâyeden oluşuyor. Yine Hayykitap’tan yayımlandı. Ruha Dokunan Patiler’in ‘insan odaklı’ devamı niteliğinde. “Tek bir akide şekeri bile çocukları gülümsetiyorsa, dünyada iyilik ve mutluluk inşa etmek aslında ne kadar kolay” mesajıyla okurların gönlüne ulaşmaya çalıştım.
TURAN YALÇIN- İletişimi hem okuyor hem uyguluyorsunuz, bu size ne katıyor?
ÇETİN ORANLI- İnsanları daha kolay anlamam, duygudaşlık yeteneğini geliştirmek gibi kolaylıklar sağlıyor. Mevlana der ki; aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır. Biz karşımızdaki insanlarla duygu bağı kurmaya, onları anlamaya çalışırsak sevgi halkasını genişletmeyi de başarabiliriz. Bunu yapmaya çalışıyorum elimden geldiğince… Ayrıca yazan bir insan, gönül ve zihin dünyasını güçlü tutmayı becerebilmeli. Yani testinin içini doldurmayı becerebilmeli. Zira testinin içinde ne varsa, dışına o sızar. İnsanlarla düzgün iletişim kurmadan, duygu-gönül bağı oluşturmadan bunu sağlamak mümkün değil… Bunun için de dünyaya sevgi, merhamet gözüyle bakmak gerek. İnsana, hayvanlara, doğaya, cümle yaratılmışa…
TURAN YALÇIN- İletişim sizce nedir? İletişimi önemseyenle önemsemeyen arasındaki fark nedir?
ÇETİN ORANLI-Aslında bir önceki sorunun cevabını verirken bu konuyu da biraz anlatmış olduk. Çok sayıdaki klişe tanımı bir kenara bırakırsak; bence iletişim insanların çeşitli yöntemler aracılığı birbirini anlamak için ortaya koyduğu çabalardır. Bunlar sözlü, yazılı, dijital ortamda olabilir… İletişimi önemsemeyen muhatabını anlamayı da beceremez. Dolayısıyla ne kendine, ne de başkalarına yarar sağlayabilir…
TURAN YALÇIN- İletişim alanında yakında doktor unvanı alacak bir insan olarak iletişim okuyan insanlar da iletişimin önemini anlıyorlar mı sizce?
ÇETİN ORANLI- Genel olarak sağlıklı iletişimin öneminin farkında değiliz. Birbirimizi anlamayı yeterince denemiyoruz maalesef. İletişim öğrenimi görenler de bu toplumun parçası olduğu için aynı sorunu yaşıyor haliyle…
TURAN YALÇIN- Yeni kitap çalışmalarınız var mı?
ÇETİN ORANLI- Elbette yeni kitap projelerim var. Ancak şu sıralarda doktora tezimle ilgili yoğunlaşmaya çalışıyorum. Allah izin verirse, tezin ardından yeni kitaplarla ilgili çalışmaları olgunlaştıracağım.
TURAN YALÇIN--Ülkemizde iletişim eğitiminin gelişmesi için ne önereceksiniz?
ÇETİN ORANLI- İletişim alanı için sektörle işbirliği hayati öneme sahip. Güzel örnekler olmakla birlikte, bir türlü sektörle akademinin buluşması yeterli ölçüde sağlanamıyor. İletişim eğitiminde gerçekten bu alanda çalışmak isteyen gençlerin seçileceği bir altyapı oluşturulmalı. Sektörün ihtiyaçlarına göre eğitim içeriğinin sıkça güncellenmesinde de yarar var.
Daha da önemlisi her şey insana dayanıyor. Süt neyse kaymağı da odur. Nitelikli insan yetiştirmeyi başarırsak bu iletişim alanına da yansıyacaktır. Okuma alışkanlığının kazandırılması burada kilit noktayı oluşturuyor. Dili kullanırken de hassas davranma ihtiyacının özellikle altını çizmek istiyorum. Türkçesi varken yabancı kelimeleri kullanma alışkanlığı, farkında olmadığımız bir kültür katliamadır aslında… Tüm bu sorunlar bir meseleye dayanıyor elbette; değerlerine bağlı, kimlik ve ahlak sahibi insanlar yetiştirmek hepimize ödev olmalı. Hepimizin derdi olmalı bu mesele…
TURAN YALÇIN-- Yeni iletişim okulları mı açılmalı, okulların kalitesi mi artırılmalı sizce?
ÇETİN ORANLI- Özel sektör eliyle açılabilir ama yeterince okulun bulunduğunu düşünüyorum. Niceliğe değil, niteliğe odaklanma ihtiyacımız var…
TURAN YALÇIN- Başka ne anlatacaksınız?
ÇETİN ORANLI- Bu güzel söyleşi için teşekkürlerimi sunuyorum. Yol ortasındaki taşı kaldırmak bizim inancımıza göre imanın alametlerinden biridir. Her insanın her an yapabileceği bir iyilik vardır mutlaka, bunu unutmamak gerek. Yaptıklarımız kadar, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. O nedenle algılarımız açık şekilde, insanlara, hayvanlara, çevreye yani cümle yaratılmışa faydalı olmaya çalışmak gerek… Okumaya-yazmaya, insanlarımızın dertleri ile dertlenmeye devam inşallah…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.