- 513 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
Beceriksiz avcılar sezonu
Pijama partisi yapalım dediler. Sınavlar yeni bitti. Birkaç mesajlaşmayla hemen organize oldular. Akşam olduğunda hepsi bir araya gelmiş, mısır patlatılmış, fırındaki donmuş pizzalar pişmişti. Ev sahibi Ebru, arkadaşları için kokulu mumlar almış, onları yakıyordu. Gamze yere serilmiş, telefonuna bakıyordu. Birden doğruldu:
-O mumları yakınca ışıkları mı kapayacaksın Ebru?
Ebru gayet keyifli bir sesle cevap verdi:
-Eveet. Birazdan film açacağız ya, öyle güzel ortam olsun dedim. Hem bak meyveli mum. Misssler gibi kokacak.
-Tamam ama şu gerizekalıya bir haddini bildireyim. Karanlıkta telefona bakamıyorum…
Kızların dördü de merakla Gamze’ye baktılar. Füsun diğerleri adına sordu:
-Hangi gerizekalıymış bu? Yine neye sinirlendin?
Gamze telefonunun birkaç tuşuna hiddetle bastıktan sonra yanındaki mindere fırlattı.
-Şu oynadığım oyun var ya meta karakterli, orada bir herif bana asılıyor. Öyle bir karakter çiziyor ki, zannedersin Süpermen.
O ana kadar kendi telefonundan başını kaldırmamış olan Ayşin de konuya dahil oldu:
-Eee. Bu ilk değil ki… Buna neden bu kadar sinirlendin sen? İnternette herkes öyle yapmıyor mu?
Herkes alıştı bu duruma. Geçen gün bir çocuk bana “Kadın nüfusu çok. Beni tavladın tavladın kızım. Bunun için elinden ne geliyorsa yap. Makyajdır, estetiktir. Olmadı, kaç tane filtre var” dedi.
-Öküüüz. (Gamze daha da sinirliydi)
-Hem de ne öküz. Öküzlükte marka… Öküz kısmını geçelim en azından durumun farkında. Herkes tornadan çıkmış gibi.
-Ben değilim! (Ebru söylerken gülümsüyordu)
-Tabii ki değilsin. Senin eşin benzerin yok tatlım. (Füsun, uyduruk bir ifadeyle saçını arkaya fırlattı) Hoş benim de yok.
-(Gamze kızların kikirdemesini bitirmek için ses yükseltti. Hemen de şımarın, hemen de şımarın… Ebru, ev ortamında tek başına güneş paneli yapmıştı. Füsun’un daha üniversiteye gitmeden kitabı çıkmıştı. Ancak bu konudan pek bahsetmezlerdi. Gamze devam etti:
-Şu internette bir tane doğru dürüst adam yok bence. Hepsi hastalıklı. Oyunda, elimde kılıç var. Canavar öldürüyorum, herif bana “Sağınıza bakınız hanfendi”, “Dikkat edin, bir yeriniz zarar görsün istemem” falan yazıyor. Delirdim. “ Yahu canavara kendini yedirdi herif… Neymiş, beni koruyormuş…
Yaaa, bi git. Ben bunları yer miyim? Muhtemelen elli yaşında, pedofili hastası bir manyak. Yazacaksın üste çıkacak, “Siz benim iyi niyetimi yanlış anladınız” muhabbeti çekecek. Yazmasan durmuyor, hep böyle önüme çıkacak. Kudurdum yine.
Ebru:
-Sen bununla yazıştın mı yoksa? Bana bak selam versen yeter. Takıyorlar kancayı.
-Yok be kızıım. Beni bilmez misin? Ben sadece oyun oynuyorum. Bilmez miyim, selam verdim mi geçmiş olsun.
Ayşin:
-Geçen gün bizim kızıl kafa var ya, o satranç oynuyormuş internette. Biri gelmiş. Selam vermiş daha ilk hamlesini yapmış kız, hemen karşıdan mesaj: Selam adın ne? Satranç ulan odaklansana. Derdi başka tabi. Bizimki de yorma beni, şimdi yalandan isim bulmaya kafa yoramam demiş. Sen misin diyen. O satranç oyununu kız bulma sitesine çeviren mal, dizmiş bizimkine. Demek sen de sahtesin. Ben kendim gibi dürüst insan bulamayacak mıyım?... Falan falan… Kız diyor ki az daha kıt olsam kendimden şüphe edeceğim. Dürüstçe söylemiş işte kız. Yok, illa çekiştirecek paçasından…
-(Gamze atıldı) Ah o da bir şey mi? Teyzem bir dernek sitesine üye. Koca kadın. Diyor, her gün mesaj atıyorlar. Atanın profiline bakıyorum konuyla zerre alakalı değil. Arkadaşlarının hepsi kadın. Paylaşımlarda sadece kadınların yazdıklarına yorumlar. Bunlar da yaşlı versiyon anlayın. Yani kızlar, mal aynı mal…
Ebru, kızların yanına, yerdeki minderlerin birinin üstüne oturdu. Bir elinde hala yakmadığı mumlar için çakmak duruyordu. Filozof pozunda elini çenesinin altına koydu:
-Bence bunların bir sezonu var.
-(Füsun merakla…)Ne sezonu?
-Beceriksiz avcılar sezonu.
Hep birlikte gülüştüler. Füsun:
-Güzel isim. Bunu bir yere not almam lazım. Ama bu sezonun kapanış tarihi yok be kuzum. Dört mevsim, yirmi dört saat açık… Midesi alana ömür boyu üstelik. Beceriksizi de anladım avcıyı da. Ne akıllısın. Beceriksizler çünkü genelde kendi ayaklarına sıkıyorlar kurşunu. Avcı zannediyorlar karşılarındakini, çünkü hala evrimleşmenin o evresinde kalmışlar.
Gamze:
- Sorsan bunu spor olarak gören vardır. Ya da tacizlerini av ganimeti sayan. Ne ezik. Ne hastalıklı bir düşünce... Eee sonuç. Ben bu salağı ne yapayım?
Füsun:
-Savaşçı olma. Ya da kendini erkek yap, şöyle pala bıyıklı
Ebru:
-Oyunu bırak. Zaten nereden bulursun böyle canavarlı manavarlı şeyleri.
Gamze:
-Yine onlar kazansın yani. Kanıma dokunuyor arkadaşım kanıma. Ne bitmez sezonları var. Ben de yeni bir sezon açacağım. İnternetten bu sapkınları temizleme sezonu.
Ayşin:
-Nasıl yapacaksın onu?
Gamze:
-Henüz bilmiyorum. Ama bu konuda okumaya karar verdim. İlla bulurum.
Ebru:
-Sana inanıyorum arkadaşım. Sen yaparsın. Zaten bu işi kadınlar çözecek. Artık mumları yakabilir miyim?
Füsun:
-Yak tatlım yak. Ben de pizzaları getireyim. Kayış gibi olmadan gömelim.
Kızlar birbirlerine yakın televizyonun karşısında dizildiler. Ayşin Gamze’nin sinirinin hala geçmediğini biliyordu. Telefonunun üzerine bir yastık koyup kapattı. Işıkları kapatıp seyretmeyi planladıkları filme daldılar. Bu arada Gamze’nin telefonuna oyundan bir mesaj geldi
“Selam ben az önceki ölü savaşçıyım. Senin için canımı bile verdim, artık bana adını söylersin”