- 268 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan2
Para para para bu çağın insanının dini de imanı da para...tapındığı tanrısı da...dinlisi dinsizi hepsi aynı olmuş, para için her şeyi yapar olmuş...yabancı uyruklular harıl harıl ev alıyorlarmış buralardan...inancı olanlar bilirler Allah’ın o paraların nasıl sırtlarına böğürlerine kızdırılıp yapıştırılacağını Kur’an’da bildirdiğini...her neyse konuyu epeyce dağıttığımın farkındayım ve bu değil aslında ana konu, fakat konu başlığı isyan olunca isyan edemeden yapamıyor insan...
İsyan güzel şey...şükrediyorum diye kendimizi kandırmaktansa isyan etmek iyidir kanaatimce...adaletsizliklere haksızlıklara doğayı katledenlere konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayanlara sözde dürüstlere sözde yardımseverlere sözde müslümanım diyenlere hristiyanım budistim falanım filanım diyenlere sözüm...
Önemli olan illaki bir şey olmak değil, bir şey yapabilmek, insanlık için, hayvan dostlarımız için bitkiler ağaçlar için...yoksa kime sorsan inancı var kime sorsan ondan iyisi yok lakin iş başa düştüğünde ezileni kaldıran, haksızlığa karşı çıkan, gerçekten içi dışı bir söylediklerini uygulayan birisi var mı aramızda...ben de dahil hiçbirimiz söylediklerimizi uygulamıyoruz, ya da uygulayamıyoruz, bastırılmışlık susturulmuşluk altında ezim ezim eziliyoruz...herkes her şeyin farkında ,herkes her şeyi biliyor ancak kral çıplak diye bağıran bir çocuk çıkmıyor aramızdan...
Lafı çok uzatıp kimseyi sıkmak istemem. Ne diyordum, isyan güzel şeyde kalmıştım, evet şükretmeye programlı zihinlerimiz, evet ben çok şükreden biriyim diyen insanın da isyan dolu olduğunu fark etmek çok zor olmasa gerek. Bazılarımız sapasağlam doğuyoruz, sonradan bir hastalık kaza nedeniyle sakatlanabiliyoruz, bazılarımız doğuştan hasta doğabiliyoruz bazılarımız kendisini güzel yakışıklı bulmuyor, insanın kavgası kendisiyle...
Ömür boyu insan değerli olmaya güzel olmaya varlıklı saygıdeğer olmaya çabalıyor, bunlar olmayınca derin bir mutsuzluk duyarak isyan etmesi gerekirken hayır hayır isyan etmeyeceğim çünkü dini inançlarım gereği her halime şükretmeliyim diyor ve bir ömür boyunca şükredebilmek için kendi kendisiyle mücadele edip duruyor...peki bu mücadele nereye varıyor diye sorarsanız, hiç bir yere varmıyor derim çünkü yaşadıklarım ve gördüklerim kadarıyla daha henüz gerçekten kendiyle barışık tek bir insana bile tesadüf etmedim...
Ben kendimle barışığım kendimi çok seviyorum diyen insanlara dünya gözüyle değil gönül gözünüzle bir bakınız, göreceksiniz ki kimi aynalara küsmüştür, kimi sürekli çocukluğu ile ilgili olayları anlatır, kimisi hastalıklarını ve vücutları ile ilgili herhangi bir özelliği sürekli tekrarlar, bir türlü bitmez tükenmez bu kendilik çabası...kimse kendisini beğenmiyor aslında, güzellik salonları bunun içindir, diyetler sağlık reçeteleri bunun içindir, geçmiş devirlerde güzelleşmek için yapılan süt banyoları çikolata içecekleri hep bunun içindir...
Herkes güzel olmak istiyor herkes beğenilmek özel olmak eşsiz olmak başarılı ve zengin olmak istiyor. İnsan hiç bir zaman tamamlanamıyor, eşimizle çocuğumuzla işimizle kıyafetimizle evimizle arabamızla arkadaşlarımızla dostlarımızla komşularımızla tamamlanmaya çalışıyoruz çabalıyoruz, sonuç bir hiçten başka bir şey değil...niçin? Çünkü dünya gelip geçici biliyoruz ölüp gideceğiz biliyoruz toprağın içine konacağız hepsini adımız gibi biliyoruz. Adımız bile bize ait değil onun da farkındayız. Camilere çeşmelere sokaklara adımız verilse bile üç güne unutulacağız biliyoruz...
Yetmiyor övgüler sevgiler ilgiler yetmiyor yetmeyecek...çünkü biz sonsuzluk içiniz, dünya ise sonlu, bunu bilmeyenimiz yok, belki de bu yüzden bu telaşımız acelemiz bağlanışımız bu yüzden...gerçek bu ne yazık ki...her birimiz bir öteki ile var olmaya çalışıyoruz fakat kendi içimizde büyük bir boşluk ve çaresizlik hissi ile yaşamaktayız...bizler bu beden değiliz
tıpkı giysilerimiz gibi bedenimiz de bir görüntüden ibaret...daha fazlasıyız...sonsuza giden varlıklarız...
Güzellik çirkinlik sağlamlık hastalık gençlik yaşlılık zenginlik fakirlik ne zaman önemini yitirir bilir misiniz, elbette ki bilirsiniz biliyorsunuz zaten, içinizdeki bir ses fısıldayarak der ki bir gün ışığa yürüdüğünde anlayacaksın sen zaten Yaradanın ışığısın ve olduğun gibi mükemmelsin isterse bir tel saçın olmasın isterse bir tek dişin kalmasın isterse gözlerin kataraktlı ellerin eklem romatizmalı belin bükülü ayakların kırılmış olsun...sen sonsuz olan Yaratıcının en sevdiğisin...İnsansın!
İsyan şükre gömülü dikendir, onu oradan çıkaracak iğne sabırdır, iğne canımızı yaksa da bu acı gelip geçicidir ve dikenden kurtulmak için buna katlanmaya değer bir acıdır, şikayet sabrı engelleyen eldir, bu engeli kaldıracak olan diğer el ise tevekküldür...şükreden olmak kolay değildir, dil şikayet eder, dil susunca kalp şikayete başlar, şikayet kolaydır tatlı gelir insana sabretmek zordur, şükrün yolu meşakkatlidir çileli bir yoldur, dikenlere ve zorluklara rağmen bu yolda ilerleyebilenler huzurludurlar...
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.