- 782 Okunma
- 3 Yorum
- 6 Beğeni
KONUŞMA SANATI
KONUŞMA SANATI
Ben tıp doktoru değilim, bu yüzden beyinin bilimsel tıbbi anatomi yapısını bilemem ama, hayatın akışında edindiğim tecübe şu ki; insan beyninden daha harika bir organ tanımıyorum.
İnsanoğlundaki beyin bir DONANIM, akıl bu donanımın sürekli gelişen ve kendini güncelleyen YAZILIMI, fikir ise POTANSİYEL/ ALTERNATİF enerjisidir.
Sağlıklı bir insandaki bu muhteşem üçlü; birbiryle koordineli olarak ortak hareket eden, #düşünüp #sentezleyen en modern bir laboratuvar... Beyin hem kendini hem de diğer organları hormon ve sinyallerle kusursuz yönetiyor.
Hani şu "kemiği yok da batar" dediğimiz dil var ya, işte o dil sadece taşıyıcı hamal... Beynimizdeki sentezlenip süzülen düşünce ürünü fikrimizi #sözümüz olarak aktarmak dilimizin en etkin görevlerinden biri...
Doğuştan itibaren cahil (bilgisiz) olan insanoğlu, BİLİM sayesinde aldığı eğitim/ öğretim; düşünce ve bakış açısını sürekli geliştirerek alternatif fikirleri çarpıştırıp doğruyu bulmayı kavradığında evrimleşmiş olacaktır.
İşte bu evrime sahip olan insanda farkında olmadan kazandığı bir meziyet vardır ki; ben buna DİNLEMEK diyorum.
Bence en iyi hatipler, en iyi dinlemeyi bilenlerdir. Çünkü dinlemek, anlamayı sağlar. Doğru anlayan insan da iyi bir çözümcüdür. Doğru anlama yetimizi geliştirmek ise adeta büyük bir SABIR işidir.
Merak etmeyen, düşünmeyen, sorgulamayan, alternatif düşünceye yer vermeyenler bence aptallaşmanın en kolay yolunu kestirmeden bulmuş ve seçmiş olup; bir arpa boyu yol katedemez.
Bebeklikten itibaren çocuklar sürekli merak etme, soru sorma, aldığı cevaplara göre akıl yürütme eğilimindedir.
Çocuklar için henüz yalan icat edilmediğinden dolayı fikirlerini söylerken; utanma, ayıp, el ne der, kim üzülür, kim kırılır, kırılan ben olurmuyum gibi #yalan #perdelerinin arkasına asla sığınmazlar.
Bu yüzdendir ki insanoğlu #yalanın #icadıyla
tanışır tanışmaz önce sahte geçici bir mutlulukla, arkasından da gerçek bir mutsuzlukla karşı karşıya kalır...
Pembe ve tatlı yalanlar çıkar/menfaat yalanlarının ilk merdiven basamağıdır. Beynimizin gelişme sürecinde yalana sık sık başvuranların beynindeki #yalam #merkezi çember alanı gittikçe genişler.
Bir taraftan da yalanın ortaya çıkmaması için ilk yalanı ikinci yalanla kapatma yaması üretir. İkinci yalanı üçüncü, üçüncüyü dördüncü yalan yamasıyla örtmeye çalışırken ortaya öyle büyük bir yalan çıkar ki; asla yama kabul etmez...
Yedi dilde yedi milyon kelime bilsen o yalanı kapatacak bir cümlen yoktur artık.
Peki yalan dediğimiz şey sadece ağzımızdan çıkan söz müdür sizce?
Ağızdan çıkmayıp da; beynimizde düşünce olarak sakladığınız bir yalan çeşidi var mı?
Bence var.
Sanırım yalanın en danıskası...Bu yalan dilde değil de; eylemlerimizle, mimiklerimizle, yüzümüzün kızarmasıyla, boğazımızın düğümlenmesi, konuyu saptırma, öfke, şiddet ve hiddetle #bağırarak #bastırmak, kekelemelerimizle ve beden dili ile dışa vurduğumuz o saklı yalanlardır.
Her insanın diğerindrn farklı ve geliştirmiş olduğu bir yeteneği vardır. Benimki de; #yalan #yakalamak...
Siz deyin Allah vergisi, ben deyim iyi bir dinleyici, araştırıcı olmak, alakası olmayan bir soru sorarak sormadığım sorunun cevabını #şak diye alma becerisi... Beden dilini okumak... Hatta yalancının terlemesi vs...
Profesyonel bir yalancının yakaladığım yalanını asla yüzüne vurmam. Vurursam ikinci yalanı yakalama şansı vermez, önlem alır yalancılar... Yazımda kendi yalanına kendi de inanan (mitamoni) veya kendi yalanını başkası söylüyormuş gibi çamur atıp #eli #çamur olanlardan bahsetmeye girecek olursam bu konu bin sayfayda anlatılamaz.
Gerek gerçek yaşamda ve gerekse sosyal medya sanal ortamlarda ;ben çok çektim, çok ezildim, çok kaybettim, çok üzüldüm...
Çoooook içime attım #dert oldu, atmadım #kötü #adam oldum, küçüğe koydum almadı, büyüğe koydum dolmadı.
Bu bana bazılarını #yok #saymayı, bazılarına karşı da sabırlı olmamı öğretti. Sabrettiklerim sevdiklerimdir. Sevmiş gibi yapanlara sabretmeye zaten gerek yok.
Ne demiştik? İnsan beyni mükemnel bir organ. Evet çok çok mükemnel. Asıl konumuz da bu idi zaten.
Ben kendi çapında 45 yıldır şiir yazmaya çalışan biriyim. Kimilerine göre mahir kalem, usta, üstad, kimilerine göre de şair bozuntusu... Kim ne derse başım gözüm üstüne, yüzüm ayak altına, her fikre saygım var.
Eserime gelinir veya gelinmez. Bu kişinin kendi kararıdır. Bunu da anlarım.
Fakat şiir; bir gönül teri, bir duygu emeğidir. Madem ki geldin; iyi veya kötü bir yorum yap ki kötüden ders, iyiden haz alayım. Hani derler ya; kirpi yavrusunu #pamuğum diye severmiş... Şair de öyle işte, şiirini yavrusu gibi sever...
Her ana gibi; şair/şaire de şiirleri doğuran anadır. Esere gelip de, #günaydın diye yorum yapmak şahsen bana ağır geliyor.
Beğeni butonuna gelince; ben şiiri sayfada #paylaş butonuna basıp yayınlar yayınlamaz #şak diye aynı saniyede beğenen var. Aklımla alay mı ediyor, ahmak mı sanıyor, dalga mı geçiyor anlamış değilim. Yedi kıta şiirin ilk mısrası bile o kısa zamanda okunamaz.
Eserimi neden sayfanda paylaşmıyorsun diyemem elbette. Böyle bir istek haddime olmadığı gibi etik de değil zaten.
Fakat sevdiklerinden bunu beklemek her şairin umududur, şairler sadece sevgi sunmaz ki, sevgi de bekler. Hayır ben beklemem diyen şair varsa, bil ki #saklı #yalan söylemiştir. Çünkü;yorumcu ses sanatcılarını alkış; şairleri sevdiklerinin yorumu besler...
Neyse,
Konumuz yine dağıldı.
Sadede geleyim.
Hayatın akışında konuşmak vazgeçilmez ihtiyacımızdır. Doğru anlaşılmak ve doğru anlamak için #konuşma #sanatımızı geliştirmemiz gerek.
Konuşma sanatını her ne kadar okumak ve yazmakla edinisek de; dinlemekle de çok alakalı.
Dinlemeyen kişi karşıdakinin ne demek istediğini tam anlayamaz. Kişinin ne anladığının değil; söyleyenin ne anlattığıdır asıl olan.
Hayatın akışındaki yanlış anlaşılmalar, yanlış anlatımlar, lastikli ve birden fazla anlama sığan cümleler (istediğin yere çekilebilecek imalı veya mecazi cümleler) insanları içinden çıkılmaz ve galibi olmayan sözlü kavgalara bulaştırır.
Hele de karşındaki çok çok sabırsız ise çıldırırsın. İçinde hapis tuttuğun #sessiz #çığlıklarının barajını bombalar seni bas bas bağırtır, arkasından da der ki; "ne bağjrıyorsun"
Ben böyle yazıyorum diye hep karşımdakini suçlamıyorum elbette... Buna ben de dahilim. Elbette insani hatalarım da var, hiç kimse 4/4 lük, sütten çıkmış ak kaşık değildir. Asıl önemli olan kişinin kendini "iç hesaba çekebilmesi ve yanlışının inatcısı olmamasıdır.
Ziyaret, ziyafet ve nezaket üçgenine çok inanmışımdır. Buradaki asıl konumuz konuşma sanat olan #nezakettir
Yumuşak tonlu ses, duru, akıcı ve anlaşılır bir dil, ağızdan çıkan sözün tartılması, söylem ve yazım adap/edep/uslup seçimine gösterilen özen göstermek bizi karşıya dinlettirir/okutturur.
Argo kelimeler, iğrenç fıkralarla süslenmiş örneklemeler, müstehçen kelimelerle kurulmuş cümleler ilk başta karşıyı güldürse de söyleyenin;
#kişilik #duvarından karşı tarafın da,
#utanç #duvarından birer tuğla söker...
Hiç de etik değil.
Sürç-i lisan affola...
Saygılarımla
***
DİLİM
İşin gücün sürç-i, lisan etmek mi?
Susmalısın artık, susmalı dilim,
O nazlı yârime, isyan etmek mi?
Seni çarmıhlara, asmalı dilim,
Cânânın geldiğii an susuyorsun,
Çıkıp gidince de, kan kusuyorsun,
Aşk-ı muhabbette, can kasıyorsun,
Azı dişim sana, basmalı dilim.
Niye tatlı kelam, çıkmaz sözünden,
Düşürdün yârimin, iki gözünden,
Nedir bu çektiğim, senin yüzünden,
Seni kör bıçakla, kesmeli dilim.
Biraz düşün taşın, doğruyla anıl,
Gerçekleri söyle, yalanda yanıl,
Sürç-i lisan sözden, incinir gönül,
Mecliste sesini, kısmalı dilim.
Fazla dır dır etme, kafa şişirir,
Uzun laf gönülde boza pişirir,
Ağır da söyleme, küçük düşürür,
Yutulmaz sözü de, kusmalı dilim.
Küçük küçük harfler, kullan nolursun,
Söz tatlı çıkarsa, gönül alırsın,
Figani ağzında, bülbül olursun,
Senden âlâ yok ki, yosmalı dilim.
Ozan Figani (Erdem GÜMÜŞ)
27.01.2022
İzmir
YORUMLAR
Kul Figani
En kalbi Saygılarımla selamlıyorum
Merhabalar
Size ilk kez yorum yapıyorum yazıyı çok beğendim.
Eğer gün yazısı seçme şansım olsaydı bugün bu yazı günümün yazısı, şiir de günümün şiiri olurdu.
O kadar güzel bir dille anlatım var ki şimdi ben ne desem fakir kalacak.
Benim şiirlerime de gelip sadece iyi akşamlar ve ya iyi yıllar dileyen oluyor.
Biraz yadsısam da bir şey diyemiyorum kırmamak adına.
Fakat bir de şöyle bir durum var bazı insanlar çok iyi yorumcu herkesten aynısı beklenmez tabi ama en azından hiç yorum yapılmasa daha iyi kanımca.
Beğeni olabilir bunun başka izahı yoktur beğendiğim için beğeni koyarım ama yorum yapamıyabilirim.
Nasıl ki şiir yazmaya ilham gerekiyorsa bazen yorum dahi ilhamla oluyor .
Bazı şiirlerde yorum ilhamı geliyor bazılarında tek kelime ilham olmuyor.
Değerli şair
Yazınızı canı yürekten tebrik ediyor selam ve saygılar sunuyorum.
Kul Figani
En kalbi teşekkürlerimle.