- 435 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SÜMERLER VE ÖNCESİ
Hz.Adem ve Hz. Havva, Cennetten kovulma, Habil ve Kabil, Gılgamış Destanı’ nda uzunca anlatılan Nuh Tufanı, Sodom ve Gomora’ nın yıkılışı, Hz Eyüp (As)’ ın kıssası gibi bir çok konu Mezopotamya Uygarlıkları ve Sümer tabletlerinde mitolojik anlatımla dejenerasyona uğramış şekilde de olsa yer almaktadır. Mesala Hz. Eyüp (As)’ ın Kuran’ daki anlatımına benzer kırık altı Sümer tableti Bağdat’ın 160 km güneyindeki Nippur’da bulunmuştur. Sümerler’de ayrıca Sümer rahiplerinin görev yaptığını , görevleri arasında tapınak mallarının ve depoların kayıtlarını tutmak olduğunu, bunun yanında kutsallığın ilgi alanları olduğu görülmektedir. Sümerler ’in de kadim insanlık tarihinden peygamberler vasıtasıyla yukarıdaki bilgileri elde ettikleri, bunları kayda geçirdikleri bir gerçektir. Bu açıdan Kuran ayetleri gerçeği görmek açısından önemlidir, Kuran’ da geçen ayetlerden sadece bir tanesini yazmak gerekirse: “Uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir millet yoktur.” (Fatır Suresi 35/24) Bu bağlamda 124000 peygamberin gönderilmesi boşuna değildir, öyle ki bir peygamber bir kaç inanan ile yola devam ederken kimi peygamberler de kitlelere ulaşmıştır. Dinlerin doğuşunun Mezopotamya’ da bilhassa Sümerler’ den başladığı fikri yanlıştır. Sümerler’ in tabletlerindeki bazı bilgiler, bilhassa Kuran’ daki ilahi bilgilere paralel olarak benzemektedir, mesela göklerin ve yerin başlangıçta birleşik yaratılışı, sonra ayrıldıkları Sümer tabletlerinde ve Kuran’ da geçmektedir, ayrıca insanlığın bir merkezden tüm dünyaya yayılması Sümer tabletlerinde ve tüm kutsal kitaplarda yazar. Bütün bunlar da o zamanın medeniyetlerinin ve Sümerler’den önceki insanlığın Allah (CC) vasıtasıyla peygamberler tarafından uyarıldığının delillerindendir. Biz Mö 4000 yıllarında kurulan Sümerler ’in yine yazıyı Mö 3000 yılında yazıyı icat ettiğini biliyoruz. Yani kuruluşundan 1000 yıl sonra yazıyı icat ediyorlar. Bu yüzden bazıları yazının başlamasıyla dinin başlaması yanılgısındalar. Fakat ondan önceki insanların semboller kullandığını çok az biliyoruz, sonuçta semboller de bir şeyleri anlatmaya yönelik araçlardır, yazı da bir anlamda sembollerin birleşmiş halidir ve Sümerler’ in çivi yazısını gördüğümüzde bunu anlarız. Sümerler’den önce Karahan Tepe, Göbekli Tepe semboller açısından örnek verilebilir. Sümerler ’ den sonra gelen Antik Mısırlıların Hiyeroglifleri de keza öyle. Sümerler’ in kuruluşunun ilk yıllarında tek Tanrılı inanca sahip olduklarını da bir kenara not edelim. Ne zaman dejenerasyon olduysa o toplumun din hayatı ve kültürel bilgilerinin dağıldığını, yeni bir peygamberin geldiğini hatta Hz İbrahim (As)’ ın Sümerler zamanlarına doğru geldiğine değinmek gerekir. Yani peygamber gönderilmiş bir uygarlıktır. Dinlerin ve dini ritüellerin Sümerler’ de başladığı gibi yanlış bilgilerin sosyal medyada dolaştığını görünce kendi kendime gülüyorum. Mö 4000’ li yıllarda ortaya çıkan Sümerler’den, yani Sümerler’den 7400 yıl önceki Göbekli Tepe’ de inanç eksenindeki taşlara işlenen ritüeller bile Sümerler’ den önceki kutsallığın varlığını gösteriyor. Tabii ki bu kutsallık paganizmin izlerini taşısa da dejenere olmuş haliyle bile olsa o dönemin insanlarının da bir şekilde geçmişten aldığı ilahi bir mesajdan ve peygamberden etkilenmeleri söz konusu. Bu bağlamda, Göbekli Tepe Mö 11400’ e tarihlenirken o zamanın ölen insanının yanına değerli eşyasının da konulması ölüm ve ötesi, yani bir ahiret inancının varlığı tezini ortaya koyuyor. Yine Sümerler’ den önceki Körtik Tepe, Çatal Höyük, Nevala Çöli gibi arkeolojik yerlerde ölüm ve ötesini çağrıştıran kazı bulguları da somut bulgulardır. Yazıyı insanlığa sunan Sümerler’ de, ve yazılı tarihten önceki uygarlıklarda olsun her şeyi yaratan, gören sevk ve idare eden gök Tanrı inancı her zaman olagelmiştir. Bugün Bosna Hersek’ teki Bosna Piramitleri bile 25000 yıllık bir geçmişe sahip ve o zaman yaşayan insanlar da geçmişinden aldığı misyonla bu yapıları yaptılar. Dolayısıyla, Hz. Adem (As) in de tüm bu medeniyet ve insanlığın en başına konulduğunda, ondan başlayan bilgi, ibadet ve öğretilerin aynı soydan gelen bütün peygamberler vasıtasıyla bir örüntü olarak şekillenip günümüze kadar nihayete erdiğini görürüz.
Bugün Sümer tabletlerinin 30000 kadarı İstanbul Arkeoloji müzesinde olup diğer bir çok kısmı da ABD ve diğer ülkelerdedir. Bir çoğu da eski Mezopotamya topraklarının derinliklerinde gün yüzüne çıkmayı bekliyor, çoğu da tahrip olup kaybolmuş olmasına rağmen... Yazıma son verirken, Hz.Adem (As) ve Hz. Havva (As)’ ı cahillikle itham edenleri de, tefekkür edip düşünmelerini ve araştırmalarını tavsiye ederim.
İrfan Yıldırım Çevik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.