- 386 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
MİNİK FARE
Köyün birinde bir fare varmış, minik mi minik. O farenin ailesi yıllardır bir köylünün anbarının duvarlarının içinde yaşarmış, baba, anne ve iki kardeşiyle birlikte.Yaz bitiminde köylü o yıl ne ekmişse toplayıp anbara koyarmış ihtiyacından fazlasını satar,yiyecekleri kadarını da anbar da çuvallara doldurup saklarmış,bunlar elbette buğday,öğütülmüş un, biraz arpa, bulgur, mısır beyaz fasulye ve nohuttan ibaretti.Küçük farenin en çok hoşuna giden ise buğday ve öğütülmüş undu.Minik fare ve ailesi paylarına düşeni yiyip mutlu bir şekilde kışı geçirirlermiş.
Fakat ev sahibinin ölmesi üzerine evin yeni reisi büyük oğlu olunca o babasının dediği "bu mahsullerde herkesin bir payı var herkes o payını yiyecektir" sözünü unutmuş, anbardaki farelerin varlığından rahatsızlık duyuyordu, onların sayısının artması onu tedirgin ediyor, Oğlan, bu farelerin kökünü kazıyacağım diyordu ve onlardan kurtulmak için fare kapanı,zehirli buğday ve zehirli pasta, anbarın kuytu yerine bırakmıştı.Minik farenin kardeşlerinden ikisi bu tuzaklara düşerek telef olmuştu.Minik fare bu duruma çok üzülmüştü.Artık oyun oynayabileceği kimse kalmamıştı.Yiyecek bulmak da giderek zorlaşıyordu,çünkü evin yeni sahibi azalan un ve buğday çuvallarını daha yüksek yerlere koyuyordu.Artık minik farenin anne ve babası ona yiyecek getirmek için daha çok zorlanıyordu,yine günün birinde baba fare buğday çuvalından yiyecek buğday tanelerini alırken kapana düşmüş ve artık yuvaya dönmez olmuştu.
Minik fare annesi ile yalnız kalmıştı ve buradan gitmezlerse sonlarının kötü olacağını anlamışlardı.Anne fare minik fareyi de alarak daha uzak bir yere taşınmaya karar vermişti,Kendilerinden önce açılan tüneller vasıtası ile epeyce yol almışlardı.Geldikleri yer ıssız bir tarla kenarında, yer altında boş bir yuva idi.Onlar burada ilk günlerde biraz rahat etmişlerse de karınları acıktığından yiyecek bulmak zorundaydılar.Anne fare yiyecek aramaya çıkmış ufak böcek ve kış uykusuna yatmış bir solucan bulup getirmişti.onlarla karınlarını doyurdular ve annesinin koynuna girerek güzelce uyunuştu.Böylece günleri geçiyordu.o gün çok kar yağmıştı anne fare yine karın içinde yol açarak yiyecek birşeyler arıyordu. O sırada bir atmaca da havada uçarak kendisine yiyecek arıyordu.Yeni yağmış karın içinde birşeylerin kıpırdadığını gördü ve süzülerek yaklaştı, onun sessizce yaklaşmasını anne fare farkedememişti.Atmaca hızla inerek onu pençesiyle kaptığı gibi havalandı.Atmaca kendisine yiyecek bulmuştu ama minik fare o gece annesinin yolunu aç karnına gözlediği halde ne annesi geriye dönmüş ve ne de ona sevdiği yiyeceklerden getirmişti.Minik fare korkuyordu ve korktuğu başına gelmişt.O geceyi hem aç hemde üşüyerek geçirmişti.Minik fare hala bulunduğu yerden çıkmaya cesaret edemiyordu.Geçmiş mutlu günlerini hatırladı,kardeşleriyle neşe içinde oynadıkları oyunlar geldi aklına ve derinden içini çekerek aç bilaç uykuya daldı. Uykusunda annesini ve kardeşlerini gördü, babası o gece onlara bol yiyecek getirmiş, karınları doyduğundan mutlu sesler çıkararak saklanbaç oynamışlardı.Gözünü açtığında bulunduğu yerin soğuğu ve boş midesinin sesi uğulduyordu.Artık dışarı çıkıp bir şeyler bulmak ve kaç gündür aç kalan karnını doyurmak istiyordu.Dediği gibi yaptı, ama görünürde hiçbir yiyecek bulunmuyordu.Saatlerce kar üstünde yiyecek birşeyler aradıysa da bulamadı. o kadar üşümüş ve aç kalmıştıki daha fazla dayanamayarak büzüştü ve oracıkta düştü, kaldı. Artık donmak üzereydi gözlerinin önünden ailesinin mutlu günleri geçerken bir karga onu uzaktan farkederek kapmış ve götürmüştü.Minik farenin varlığına son vermişti. Böylece değişen doğal şartlara uyum sağlayamadığından belki de doğadaki bir tür daha yok olma tehlikesine yenilecek, dünyamızın doğal zenginlikleri biraz daha azalacaktı.Doğadaki her canlı yaşam dengesinin devam etmesinde önemli bir role sahiptir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.