Nadas
Hasat başladı!
Bir bir sökülüp alınıyoruz, dikildiğimiz tarlalardan.
İlk önce baş verdik, yetiştik, büyüdük, isyan etmek istedik. Toprakta kaldı diğer yanımız,belden altımız. Koşamazdık!
Güçsüzmüşüz de fark edememişiz. Peh! Onların yardımı olmadan yetiştiğimiz topraktan dahi çıkamayacakmışız.
Sordular bize:
“Sizi biz ektik, suladık, büyüttük. Her yetişen gibi isyan ediyorsunuz. Soruyoruz size, toprakta kalıp özgürce çürüyecek misiniz yoksa sizi toplamamıza izin verip emrimize mi gireceksiniz?”
Kendilerinden o kadar eminlerdi ki!
Boyun eğdik. Baştan belliydi kaderimiz. Yenildik.
Bir bir toplandık bükük boyunlarımızdan tutularak.
Çalıştık. Köle gibi değil, köle olarak hayvanlar gibi çalıştırıldık.
Hep yetecek kadar, tarlada çalışmayı kaldırmamızı sağlayacak kadar yemek kondu önümüzdeki bakır kaplara. Ne bir gram fazla ne de az.
İsyan edip yerlerinde kalan arkadaşlarımız çürüdüler bir bir. Zaten
azdılar. Çürüdüler, soldular, yavaş yavaş öldüler.
Ölülerini biz çekip çıkardık topraktan.
Yeni fideleri biz diktik toprağa.
İsyan etmedik, edemedik, ettirilmedik.
Bu tarla ne yeni bir fikir ne huzur, ne isyan ne de nadas gördü.