- 454 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
ağzımın içindeki sansürlü gerçek
Yaralarınıza talibim, iyiyse, kelimesine beş lira veririm.
Ustasından öğrendik dedi bir adam biz bu yazma işini, içimden "ha siktir ordan" dedim ben de.. Sonra bir başkası, bi kadın, belli ki içinde bir mum yanıyor ve bitmiş bir şarap şişesinden sızıyor yüzüne ışık.. Yaşadıklarımı merak ediyor büyük bir heyecanla, bana bunca şeyi şeyi yazdıran o dehşetli hikayenin peşinde.. Diyorum ki hepsi sarhoş zırvalığından başka şey değil.
Gülümsüyor...
Sonra diyorum ki "yaralarına talibim, iyiyse, kelimesine beş lira veririm"
Gülümsüyor...
Ağzının içinden öpmek geçiyor içimden, dudaklarından değil...
Ağzının içinden, soluk borusundan, kan içindeki kalbinin ortasından! Mecazen sanıp gülümsüyor kadın, ben dehşete kapılıyorum... Ve doğruluyorum büyük bir ciddiyetle, diyorum ki; dudaklarım yavaşça çözülen bir buzun akışı gibi akıp gitsin istiyorum teninde, soğuk, ürpertici ve buharlaşarak biraz biraz...
Rakılar tazeleniyor ve rakının nasıl içileceğini anlatıyor bir adam, büyük bir maharetmiş gibi, neresine vurulmalı kadehin, ağzında ne kadar tutmalı...
Ama bana başka cevaplar lazım, mesela bu dünyayı bütünüyle unutmak için ne kadar zıkkımlanmalı ve bunca verilen para boşa gitmesin diye en az ne kadar sonra kusmalı.. Kafamı açan bu saçmalıklar mesela, bu edebiyat, bu her şeyi biliyorumcu entellektüel yalancıların tüm konuşmasının bir ön sevişmeden ibaret olması, koskoca adamların bir kadının gözlerinin içine bakıp, boynundan öpmek geçiyor içimden çünkü bir hayvanın iç güdülerinden başka bir bok yok içimde diyememesi.. Ve bu hayvanı süslü cümlelerden ördüğü bir zincirle zapt etmeye çalışmasının verdiği komik görüntü...
İçimde, midemden belki bilmiyorum..
Yiyip içtiklerimle beraber, ağzıma kadar bir öfke büyüyor..
Sanki az sonra öfke kusmak deyimini mecaz olmaktan çıkarıp suratının ortasına kusarken şu adamın, bir yandan da gırtlağını keseceğim sanki..
Her şey, yavaş yavaş yok oluyor kafamın içinde..
Beni bulun diyorum, beni bulun ve çıkarın bu sikik karanlığın içinden..
Ve yüzüme dosdoğru söyleyin..
Ne bok düşündüğünüzü..
Beni bulun, yaralarınızı, acılarınızı ve ağzınızın o acımsı tadını bana satın.
İyiyse, temizinden beş lira veririm.
Bir şişe de şarap.
Benim çirkin gerçekliğimden sonra, saçlarınızın çıplak sırtınızdaki dağılmışlığına methiyeler düzen ama aslında siz yüz üstü uzanırken gözünü hep kalçalarınıza diken göt herifin tekiyle içmeniz için.
Biraz ciddiyet takınıp gerçeklerden bahsedelim.
Tüm aşk şiirleri, bir adam bir kadınla sevişti veya sevişemedi diye yazıldı.
Hepsi bu kadar.
YORUMLAR
Hadi söyle, dedi bir ses garip bir yerden geliyordu ağır aksak.
Benim düşüncem yok ki, ne söyleyeyim.
Bir köpeğin kemiği kütürdetirken aldığı haz ile yediği taşın acısı arasındaki fark çizgisi kayboluyor düşüncelerimde. Hatta hoşuma gidiyor bu kaybolmaşla....
Vahşileşiyor muyum...ilkelleşiyor muyum...yoksa ilk'e mi dönüyorum.
Şimdilik bilmek istemiyorum. Dönüşümü düşünmekten bıkmışım...
Karanlık adına yalan söylediler aydınlığı doğurmadı ama farklı bir şey söylediler yine de her bir şey sır, dediler bilemediğimiz ve asla bilecemeyeceğimiz tüm zırvaları merak edelim, diye. Sır dolu evrende kendisine bir sır yüklediğiniz Tanrı duyuyor muydu tüm olup biteni, ya da evrenin esir dediğimiz bir köşeye kıvrılmış kıs kıs gülüyor muydu?
Yoga dalgası, Mevlevi dönüşüne yapışmış güpe gündüz sanrılarla süslenmiş hayaller yaşatıyordu hatta maddesel salgı üreticilerle desteklenmiş, şu beyin denilen aptal organa...kimi kez oynaşan kimi kez de ağlaşan salgılar tarafından esir alınmış bir bedeni yönettiğini sanıyordu atomize edilmiş akıl ve zekasıyla.
Hadi söyle,dedi düşüncelerini yine o garip ses.
Suskun kalmak için bir fırsattı öznel gerçeklik yanılgıları...şimdilik öyle olsun.
dosdoğru söylim mi? bizi bu kadar *okun içine batırıp çıkarmayaydın iyiydi demeyeceğim çünkü bu kadar gerçekçiyken o *oku da gözümüz görmüyor...
çok iyiydi...
p.s: sansürlemeden yazdım ama görüyosun otomatik olarak *okun üstünü bile yıldızla süslüyorlar...
Gule tarafından 23.1.2022 18:25:39 zamanında düzenlenmiştir.