- 381 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Doğanın kucağında
Gelinlikler içinde süslenmiş bekleyen gelinin kollarına atılırcasına attım kendimi dağların koynuna tırmandım da tırmandım adını bilmediyim dağ dere bayır çayır orman cıvıl cıvıl kuş sesleri bir ara ’ormanlıkta kayb olacağım kurda kuşa yem olacağım’ korkusu derken bir ses pat küt pat küt ’eyvah korktuğum başıma geldi galiba’ soluk almazcasına sese doğru gidiyorum artık ne olacaksa olsun bir yerde korku duvarı aşılıyor baktım bakımsız bir bahçede çalışmakta olan bir adam ’oh be dünya varmış’ adamın yanına bir varışım olmuş ki bana değil ona sormalı. ’ Bre kardeşim kimsin in misin cin misin ayısı var domuzu var buraların bu dağların ormanların ’ uzatmayayım kendimi tanıttım oturduk evi yakınmış vardık tek başına yaşarmış çoluk çocuk istanbul’dalarmış dışarıda oturduk çay zeytin ekmek zeytin ekmeğin o kadar tatlı nefis olduğunu anlatamam kıtlık günü ekmeği dedikleri öyle bir şey olsa gerek evin etrafı kısmen yeşil alan çayır yani arkası yine bakımsız perişan bir bahçe bir kaç meyve ağacı dalı budağı sarkmış kimi dalları domurcuklanmış kimi dallarında hala dökülmemiş zamana direnen armut ahlat vs. ’ işte böyle dedi bunlar da saçım başım gibi ’ şakasını yaptı bir mezar vardı ’babam dedi buraları yaz kış gece güngündüz bekliyordu varsın sonsuza kadar beklesin ben de bu sezon sonunda giderim kışın bu dağın başında ne yaparım’ sohbetimiz hayli uzamış ’haydı gidelim ilçeğe Cide’ye ’ dedim ’ sen git ben yarın varırım pazara geleceğim’ dedi ertesi gün bekledim hastalanmış istanbula döndüğünü duydum hala bekliyorum adı saklım olan garibimin.
mayıs 2003 / Cide
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.