- 312 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ceza Evi Müdürünün Hatıraları 4
Iğdır a geleli tam otuz gün olmuştu ancak hala eşimi ve çocuklarımı getireceğim bir ev bulamadım, ev bulmak o kadar zor ki, yeni il olması ile kamu kurum ve kuruluşlarına gelen memur sayısının ve terör olaylarının artması nedeni ile güvenlik güçlerinin sayısı artırılması konuta olan ihtiyacı daha artırmış, bu yüzden ev bulmakta hayli zorluklar yaşadım, Ceza evine gelen Nüfus Müdürlüğünde görevli bir memur ile tanıştım kendisi Karslı imiş daha önce ceza evinde gardiyan olarak görev yaparken kurum değişikliği yaparak nüfus müdürlüğüne geçmesine izin verilmiş, ismi;
Şahbender; bana ev konusunda yardımcı olacağını söyledi, kendisi şehir merkezinde oturuyormuş, oturduğu evin bahçesinde bir ev daha varmış, gidip evi gezdim ev küçüktü ama bize göre olabilirdi. bende kabul ettim aylık bin lira kiraya ev sahibi yurt dışında olduğundan akşam ev sahibi ile görüşüp bana döneceğini söyledi. bir gün sonrada cezaevine gelerek ev sahibin kabul ettiğini söyleyerek evin anahtarını bana teslim. Hafta sonu otobüsle memlekete gittim eşyalarımı toparladım ancak nakliye için kamyon bulamadım.
Nakliye firmaları; benim maaşım kadar ücret istedi, bende Ankara’ya giderek oradan Erzurum a nakliye götüren bir kamyoncu ile anlaştım ertesi gün akşam eşyaları yükleyip bir gün sora eşim ve bir çocuğumun babamla birlikte otobüsle gelmelerini söyleyerek büyük oğlum ile bende kamyonla sabah ezanında yola çıktım bir gün sonra Iğdır’ a gelerek eşyaları indirip evimize yerleştik böylece benim sırtımdan bir yükte inmiş oldu. Tamamen işime yoğunlaşmış nasıl daha güzel işler yapabilirim, burada nasıl insanlara faydalı olabilirim! onun çabasında gayret gösteriyor ve emek sarf ediyordum.
Ceza evi Müdürümüz Adnan HACIİSLAMOĞLU; kendisi Rizeli çok iyi bir insan, iyi bir idareci. Her yanına varışımda bana ‘’yarın Müdür olduğunda sıkıntıya düşmemem için bu gün her şeyi iyi ve ayrıntılı öğrenmem gerektiğini’’ söylüyor ben o hızla her taşın altına elimi sokmaktan çekinmiyorum, sağ olsun her zamanda bana destek oluyor bilemediğim konularda hemen devreye giriyor ve sorunumu çözüyor. Fakat bizim dışımızda oluşan gelişmeler olaylarda bizi etkiliyordu , bunlardan birisi geceleri başlayan silahlı çatışmalar; sabahlara kadar devam ediyor, bu çatışma ve saldırıların yansımaları ertesi gün kü bizim çalışma tempomuzu ve mahkuma bakış açımızı da değiştiriyordu. Ceza evimizde adli suçlardan hükümlü ve tutukluların yanında terör suçlarından tutukluların gelmesi ile mahkum sayımız artıyordu bunun yanında birde Ağrı Doğubeyazıt ta tutuklananlarda bizim cezaevine geldiğinde sayı gittikçe çoğalıyor, Jandarma askeri operasyonları bahane ederek terör sevkini geciktirdikçe sayı hayli artıyordu, yatak sorun, yastık sorun, nevresim sorun, iaşe sorun, ödenekler; sınırlı geliyor, esnaflar para istiyor. yani sorunlar bir sürü. ‘’ben netice idare memuruyum beni ne ilgilendirir bunlar’’ diyemiyorum gelip göreve başlar başlamaz bilsem de bilmesem de bazı sorumluluklar sırtıma yüklendi,
Eşimi ve çocuklarımı getirdiğim günün haftasında gece başlayan silah sesleri sabaha kadar devam etti buraya geldiği m günden beri silahlar hiç susmadı! Fakat bu sefer çok farklı idi, silahlar bir seri halinde atılıyor, arkasından büyük bir gürültü ile bomba ve ağır silahlar başlıyordu. sanırsınız meydan savaşı vardı, eşim korkudan tir tir titriyor çocuklar uyanmış... korkudan birbirine sarılmış titreyerek, seslerini kısarak ağlıyor... ben ne yapacağımı şaşırdım, o esnada çok yakından gelen bir patlama bizi daha da korkuttu,... ardından her tarafı barut kokusu sardı bu durum sabah tan yeri ağarıncaya kadar devam etti, Sabahleyin; cezaevine vardığımda herkes bu olayı konuşuyordu... anlatılan rivayetlere göre; İrandan sızan bir grup terörist şehir merkezini ve emniyet güçlerine ait birimleri basmak amacıyla saldırı düzenlediği, saldırıda iki teröristin öldürüldüğü ve teröristlerin saldırıları püskürtüldüğü... güvenlik güçleri arasında yaralıların olduğu konuşuluyordu. Ben yine bu konulara girmemeye özen göstersem de gece yaşadığımız korkular bizde etki yaptığından ister istemez etkileniyordum. Bu durumda terör suçlusu mahkumlara karşı ön yargılı daha set davranılması gerektiği kanaatini doğuruyordu. Oysa daha iki günlük memurdum benim ne etkim olabilirdi bunu hiç düşünmedim!
Akşam saatleri idi; kurum müdürü ve ikinci müdür ceza evinden çıkmışlar, ben tek kalmıştım telefon çaldı; açtım telefonu santral memuru bana Baş savcı arıyor; dedi telefonu aktardı;’’ buyurun sayın başsavcım’’ dedim Müdür beyi sordu müdür beyin çıktığını söyledim ikinci Müdürü sordu onun da çıktığını ve yalnız olduğumu söyledim bana ’’terör suçundan 11 tutukluyu gönderdiklerini, bunlardan isimleri belirtilen üçünün itirafçı olduğunu, bunların mutlaka diğerlerinden ayrı koğuşa konulmasın ve bu üç tutuklunun yanına kesinlikle başka mahkum verilmemesini’’ söyledi ’’emredersiniz’’ dedim telefonu kapattım.
Düşünmeye başladım; daha iki üç aylık memurum, nasıl çözerim bu sorunu; boş koğuş yok, koğuşlar tıklım tıklım dolu. Hemen sorumlu baş memuru çağırdım ona durumu anlattım, baş memur ’’2. bayan koğuşu olduğunu her ikisinin de bahçelerinin olduğunu birisinin boş olduğunu’’ söylediğinde o kadar çok rahatladım ki anlatamam. O gün gelen mahkumlarla birlikte ceza evinde mahkum sayısı 160 şı çoktan geçmişti, ceza evimizin kapasitesi 110-120 arası fakat terör şiddetini artırdıkça, operasyonlar artıyor.
Iğdır a gelişimin üçüncü ayında; terör olayları şiddetini gittikçe artırıyor. artık sokaklar canlı çatışmalara sahne oluyor, Mevsimlerin sonbahar kışa doğru yaklaşmasıyla, havalar erken kararıyor... saa: 17 -18 sıralarında insanlar kör kurşunlara hedef olmamak için! bir an önce evlerine kapanma telaşında. İki çocuğum ilk okula gidiyor, okulları yakın olsa da eşim çocukları kendisi götürüp getiriyor. Havaların kararmasıyla sıkıntısı daha da artıyor . artık benim tez vakitte eve gelmemi dört gözle bekliyor.
Aynı günlerde çocukların okuldan geldiği sırada evimin yakınında bulunan bir siyas partinin il binasına bombalı saldırı oluyor, binanın boş olması, okulların henüz dağılmamış olması ve caddenin o saatlerde sakin olması büyük bir can kaybını önlüyor. Sadece dükkanların camları kırılıyor, birkaç kişi patlamanın tesiriyle sıçrayan cam parçalarından hafif yaralanıyor ve olay maddi zararla atlatılıyor. Bir sonraki gün adliye lojmanları kurşunlanıyor.
Aynı günlerde bir başka siyas partinin il başkanı teröristler tarafından kaçırılıp kuşuna diziliyor. günler sonra cenazesi gecenin karanlığında evinin önüne bırakılıyor. Olaylar gittikçe çığırından çıkmış, vijdan izne çıkmış. feraset kaybolmuş akıl duhule uğramış, geceleri sokaklar mermi yağmuru. Silahlar hiç susmuyor. Adliyeler sabahlara kadar çalışıyor, operasyonlar ardı ardına sıralanıyor. Hasılı bu karışıklık içerisinde biz cezaevine gelip gidiyoruz.
Kasım ayında şehrin girişinde akşam saatlerinde yolcu otobüsü durduruluyor yolcular indirildikten sonra otobüs ateşe veriliyor. 1993 yılı adeta Iğdır da karanlık arttıkça karanlıktan faydalanan yarasalarda çoğalıyor, Gizli eller tetiklerde, serseri mayınlar sokaklarda ne zaman neyin olacağını kestirmek oldukça zorlaşıyor. Artık insanlar bireysel silah bulma derdinde, bu yüzden silah kaçakçıları da bayram etmekte.
Hasılı durum bu halde.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.