- 429 Okunma
- 5 Yorum
- 9 Beğeni
VALİZİMDE ÜÇ BEŞ ŞİİR...
Hayallerime kramp girdi ve ocağımda tüten sözcüklere yüz vermiyordum bir ömür ve sessizlikle kilitlenmiş ve kenetlenmiş varlığıma karlar yağıyordu yaktığım ağıtlarınsa haddi hesabı yoktu.
Bir gülümseme ısmarlamıştım evrene ve kapıma teslim edildi kargo içini açmak değildi içimden gelen belki de tüm duygularımı ve gelen paketi çöpe atmalıydım ne de olsa ruhum, terk edilmişliklerin dünyası bir çöp evdi.
Suskular giyindim.
Tahliye edilmiş mutluluğunsa g/izini kaybetmiştim ve önümde uzanan bir yol vardı baş koymamı bekleyen.
Ekmek arası bir hüzündü benimki Ekim düşlerinde saklı huzur belki de en çok arzuladığım ve gerisin geri kaçtım aynaya bakıp da seni gördüğümde.
Her yerdeydin.
Her yerdeydim.
Her yeminle bir kez daha çarpılıyordum ve uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar silsilesi.
Bazen nemruttum.
Bazen tutuk ve noksan
Nüktedan olmaya ihtiyacım vardı yeniden ama ne nutuk atabiliyordum ne de tutulan nutkuma söz geçiriyordum.
Pandispanya kıvamında bir hayat ve içinde saklı yağın her yere bulaştığı belli ki kıvamını tutturmamıştım ve nice gel-git yaşıyordum içimde.
Rüzgârın kısık sesinde hapsolmuştum.
Renklerin coşkusunu kaybetmiştim.
Kaybolduğumu ise haber vermemiştim belki de içime kaçan huzursuzluktu beni benden eden yine de huzur duymayı bir şekilde başarıyordum.
Kotardığım tek şey buydu belki de ama çabucak da sonlanan bir yaşam gayesi ve isli İstanbul sokaklarında defalarca kaybolup da ansızın kendime kavuşmanın hayalini kuruyordum.
Suspus değildim.
Sus payı bir söylem hiç değil.
Suskunluğumu bozduğumdu her kalemi elime aldığımda kâh rüzgâr olup uçuyordum İstanbul semalarında kâh kar olup yağıyordum yaşlı ve yaslı yüreklere.
Birbirine değmeden zarar vermeden yere yolculuk eden kar taneleri ve içimdeki çarklar:
Ne öğütüyordum ne de öğütülüyordum aslında her şey ve de herkes bir aldatmacaydı.
Rüzgârın koşutu idi uçuştuğum.
Hüznün de hür varlığı yoksa kelimeleri nasıl hizaya geçirirdim ve bir ömür tek tüfek mücadele verdiğim belliydi ki kendimi ihbar ediyordum ve gözlerimden akan yaşın sınırsız coşkusu ile lebiderya vücudumda yaşlar sayesinde yer gök denizdi yer gök çığlık atıyordu bense yerimde sayıyordum…
Kuytularda geçen ömrün tevazu yüklü eklem yerlerine şiirler adadığım ve alazlanan gülüşüm oysaki pejmürde bir gülüştü sunumu aşkın varla yok arası göğün de tetiklediği gözyaşlarım…
İstikrarla sevip de acı çektiğim.
Çilenin ucunda bir düğümse özlem içine saklandığım mahzen ve göreceli bir esaret benimki aşkın asla dikiş tutmadığı yamalı yüreğim.
Nazenindir ruhum.
Beyzade gülüşler…
Berivan ise içimde seken o kör kurşun o kör şarkı bazen dudaklarıma konan hayaller gibi her öptüğümde yalnızlığımın daha da büyüyen coşkusu ve tek kişilik mezarımda sunumu ölümün bazen direksiyonu kırdığım ah, o ömür törpüsü…
Nemalandığım mevsim.
İçime kaçan hüzün kelebeği.
Huzurundayım Rabbin ve hüzünlü mizacım soluduğum kadar aşkı solduğum ve solungaçları rüzgârın bilfiil içine saklandığım.
Düşlerine emanetim yalnızlığın ve hiç düşmediğim kadar aşka bir coşkudur yalnızlığıma ışık tutan…
Namahrem olsa gerek bu hiçlik ve kuytularda saf tutan izbenin ruhu.
Kaçıp da kovalandığım bir düş’ ün pençesinde yaşama ihtimalim.
Gözlerim bir küre: kürediğim yeryüzünün aykırı bildiği varlığım bazense tohuma kaçan hayaller güttüğüm bazen arka sıralarda g/izini sürdüğüm sessizlik ve o İlahi D/okunuş ile sırdaşım Rabbin koruyup da esirgediği benliğim bazen tasma takmışçasına rüyalarıma bazen tırmandıkça izafi dağlara.
Bir medrese içimde saklı.
Nahoş bir söylem peşim sıra.
Sancılı mevsim ne ki sanrılı bir ömrün nezdinde?
İçimde ekinler dışımda Ekim rüzgârı ve sunumu yeryüzünün tek şık:
Hurafeler uçuşan ve ucube gölgeler geviş getiren ve adımlıyorum hayatı bazen resmini çekiyorum ruhumun ve hiç olmadığım kadar isyankâr sonra da af diliyorum Yaratandan.
Nemrut sözcükler.
Nemrut Dağı en izafi rakımda saklı bir tepe ve erişemediğim bazense sırnaşan binlerce bulut ve içimde saklı varılası mümkün olmayan ufuk.
Bir renksem ayrı düştüğüm gök kuşağından.
Bir rakımsam varılmasının mümkün olmadığı…
Ve işte tepiniyor iç sesim bazense ezik addedilen sevdalı yüreğim oysaki bezirgân başıyım ben yalnızlığın.
Her acından nemalandığım dik açılı bir üçgenim ben b/ölündüğüm defalarca yalnızca sesimin duyulmadığı belki de en sırnaşık gözyaşıyım sunumunda v/edaların…
Valizimde üç beş şiir.
Şiirlerimde saklı üç beş ben.
Benlik değil söylemler beylik hiç değil ve içimi tırmalayan Mart kedisi oysaki aylardan Ocak ve soğuğun nazına talim ettiğim uçuşan kar tanelerinde hazır ola durduğum melun bir gecenin de istirhamı iken içimden taşan coşkunun şafak öncesi isyanı.
Malulen emekli şiirler.
Bir çocuk gibi de coşkulu ve talepkâr yüreğim ve derinlerde gömülü mizacım şavkın uzamında yerle yeksan olmuş hayallerim ve işte uzadıkça uzuyor boyum sevmenin nazarında iç bükey bir ayna gibi kendimi kaybettiğim sırlarında görüntümün dik başlı bir şiire meyyal gecenin firarı.
Hadisler.
Dualar ve sureler sureti kayıp bir gölgeden uzaklara kaçtığım.
Serinkanlı değilim: soğuk hiç değil ve içimin ısısında eriyen sarkıtlar dikitler bense pejmürde bir gülücük bahşetsin diye evren kilitli yüreğimi açtığım ahvalim ve sevdalı mealim aşkın tekdüze varlığı değil üstelik beni cezbeden yalnızlığın serkeş tınısında saklı rüzgârım ben içime esen renklerin de fısıltısına tutsak.
Hüzün bohçam.
Kaykıldığım eksen ve yürek nasıl da noksan…
Mağlup bir gülüştür içime kaçan.
Mağdur bir iklimdir sırtını sıvazladığım.
Ve gök kuşağına sarılı hayallerim aşkın da çıkıntısında saklı bir sözcük gibi ruhum aralıksız özlem ile çınlayan.
YORUMLAR
Valizimde üç beş şiir.
Şiirlerimde saklı üç beş ben.
Benlik değil söylemler beylik hiç değil ve içimi tırmalayan Mart kedisi oysaki aylardan Ocak ve soğuğun nazına talim ettiğim uçuşan kar tanelerinde hazır ola durduğum melun bir gecenin de istirhamı iken içimden taşan coşkunun şafak öncesi isyanı.
Malulen emekli şiirler.
Bir çocuk gibi de coşkulu ve talepkâr yüreğim ve derinlerde gömülü mizacım şavkın uzamında yerle yeksan olmuş hayallerim ve işte uzadıkça uzuyor boyum sevmenin nazarında iç bükey bir ayna gibi kendimi kaybettiğim sırlarında görüntümün dik başlı bir şiire meyyal gecenin firarı.
Hüzün bohçam.
Kaykıldığım eksen ve yürek nasıl da noksan…
Mağlup bir gülüştür içime kaçan.
Mağdur bir iklimdir sırtını sıvazladığım.
Ve gök kuşağına sarılı hayallerim aşkın da çıkıntısında saklı bir sözcük gibi ruhum aralıksız özlem ile çınlayan.
Valizimde üç beş şiir demişsiniz ama yazılarınızla birlikte şunu üç beş bin yapalım açık artırmayla :)) hem daha tedavüle çıkmamış ne şiirler ve yazılar ve yazılacak olanlar vardır kimbilir.
İnşallah daha nice derin tefekküre dalınan geceyi şiir geçen, geceye şiir düşen geceler olacaktır.
Şiirler malulen emekli olurlar mı hiç düşünmemiştim ama ancak şair şiir yazmayı bırakırsa belki fakat başka şairler yazmaya devam edeceği için tam anlamıyla malulen emekli de olamaz şiirler çünkü hayatın kendisini yansıtırlar her zaman.
Bir şair veya yazar ebediyete intikal ettiği zamanda ona ait şiirler ve yazılar iyi ki onunla birlikte gitmiyor ve o şair ve yazarı bizlere hatırlatmak için ondan insanlığa bir miras gibi kalıyor bu bakımdan yazabilmek kadar güzel bir eylem yoktur hani derler ya " Söz uçar, yazı kalır".
Görüldüğü üzere yazılanların bir ya da iki kelimesi bile üzerinde başka şeyler yazılmayı sağlıyor hepsiyle ilgili yazılsa neler yazılır neler...
Anlam dolu harika duygularla yazılmış muhteşem güzellikteki yazınızı kutluyorum tebrikler efendim.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Allah'a emanet olunuz.
Gülüm Çamlısoy
Ne kadar içtendi yorumunuz çok da mahcup oldum.
Geride kalan o kadar çok yarım kalmış hikayem var ki ve çoğu mesleki yaşantımda yaşadığım nice sıkıntı ve de umudun üzerine yüklendiğim hayal kırıklığı.
Kaderin önüne geçilmiyor ve yüce Rabbimiz her şeyi bizden iyi bilip bize öylesine donanımlı ömürler sunuyor ki...
Şükür vesilesi.
Üstelik çekilen onca sıkıntının üzerine yeniden yeniden inşa etmek hayatı.
Bir çift kelam bir selam nelere kadir ve sevgiyi sevmek Allah ına yakın her insan nasıl da içselleştiriyor inancını ve güzelliklerini.
Okumak ve okumak.
Meğerse kıyama durmuşum ben bir ömür.
Çok geç farkındalık kazandım ama başım gözüm üstüne.
Çok değerli hocama çok çok teşekkür ediyorum.
Hayatın renkleri addediyorum duyguları.
Bizlerin mizacı ve yürekten yüreğe kurulan köprüler.
Var olun değerli hocam bir sözcük bile gidişata etkili.
Boynumuz kıldan ince Allah katında ve bitmeyen bir umut sonsuz inançla sevginin de meali iken duygular.
Eksik olmayın değerli hocam.
Yazmak akabinde paylaşmak öyle bir rahmet ki her günüme her sözcüğe şükrettiğim.
O, bizi bizden iyi bilen ve en sevdiğim:
Allah var gam yok...
Allah razı olsun değerli hocam
En içten en derin selam ve saygılarımla.
Bir nebze de yüreğe okunmak mutluluğun ve de huzurun ta kendisi.
Hiç bir şeye değişmem bu duyguyu.
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ediyorum engin yüreğinize.
Paylaşmanın güzelliği illa ki...
Sonsuz saygımla hocam
fısıltısına tutsak.
Hüzün bohçam.
Kaykıldığım eksen ve yürek nasıl da noksan…
Mağlup bir gülüştür içime kaçan.
Mağdur bir iklimdir sırtını sıvazladığım.
Ve gök kuşağına sarılı hayallerim aşkın da çıkıntısında saklı bir sözcük gibi ruhum aralıksız özlem ile çınlayan.
Kaleminize sağlık...
Gülüm Çamlısoy
var olun
en içten selam ve saygımla
oldukça ilginç bir yazı okudum sayfanız ilgiyle heyecanla
çok ilgimi çekti
valizimde üç beş şiir başlıklı yazınıız
yüreğinize sağlık
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim dost ve engin yüreğinize.
Var olun.
Sonsuz selam ve saygımla...