- 261 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeni Yılda Bilançonuzu Tutun
Yeni Yılda Bilançonuzu Tutun
İnsanoğlu çok acayip bir canlı. Âdeta her biri bir dünya. Hayatımız hep bu dünyaları keşfetmekle anlamakla geçiyor. Peki, “istediğimizi alabiliyor muyuz,” derseniz, işte biraz zor gerçekten, tamamen bir muamma. “Şu, bu, şöyle oldu, böyle oldu, şunu yapalım, bunu yapalım!” derken, bir bakıyorsunuz muhtemel sona, nihai hedefe doğru bir adım daha yaklaşmışsınız.
Bir türlü istediğimizi alamadığımız gibi, olan bitenden de hiçbir ders çıkartmıyoruz.
Yıllar, su gibi akıp gidiyor. İşte bir yılı daha geride bıraktık. Ömürden giden yılların hızına bir türlü kavuşamıyoruz. Galibe insan dışındaki her şey için, yıl sonu veya yılbaşı hesaplamaları yapılıyor. Kar-zarar tabloları çıkarılıyor. Eksik veya ters giden durumlar karşı önlemler alınıyor. Esnafı, kurumu, şirketi, artık her neyse, yılsonu bilançoları çıkartarak, yeni yeni hedefler belirliyor, yeni yatırımlar yapılıyor veya yanlış birtakım yapılanlardan vaz geçiliyor, doğrusu bulunmaya, yapılmaya çalışılıyor.
Herkes, sürekli maddi hesaplaşmalarla haşir neşir oluyor. Sürekli faizle, dövizle, borsayla ve daha bilmem nelerle cebelleşip duruyor.
Ölüm, bir türlü akıllarına gelmiyor. Elbette uğraşacaklar. Hayatın idamesi için, gerekli olanlar olabilir. Ancak Hadis-i şerifte; “ölmeyecekmiş gibi dünya için, hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalışınız” denmiyor mu?
O halde, nedir bu kadar dünyalıklara dalıp gitmek. Kim ahireti için, ne kadar azık toplamış, her an kapımızı çalacak olan ölüme ne kadar hazırlıklıdır.
Günümüzde, teknolojinin koşarak ilerlediği, bilişim kapasitesinin her geçen gün yükseldiği ve bilgiye kolayca erişilebildiği çağımızda, başka şeyleri unutmuş durumdadır.
Hayatı laylaylom havasında geçirerek, nefs-i emareyi memnun etmek adına; “vur patlasın, çal oynasın” teraneleriyle gününü gün ederek, inanç boyutunda her geçen gün zarar ediyor, tükenmişliğe doğru koşar adım ilerliyor.
Nefs-i emareyi memnun etmek adına, kendisinden başka kimseyi düşünmeden, altta kalanın canı çıksın misali, olmadık işlerin müsebbibi olarak, gününü gün etmenin zevkini yaşıyor, sefasını sürüyor.
“Yeni yıl ne getiriyor ne götürüyor, nelere mal oluyor,” gibisinden sorulara cevap veremeyecek durumda olan insanlar, günlük hesaplar içerisinde hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Kâr ettiğini düşündüğü, aslında zararın dibine kadar itildiği, tüketicilik-tükenmişlik mantığıyla, şaşırmış ördek misali uluorta kalmış durumdadır.
Hâlbuki, hem maddeyi, hem manayı eşit şekilde yapabilse, bencillikten kurtulabilse, yardımsever, paylaşımcı olabilse, hem mutlu, hem huzurlu olur. Ne yazık ki değirmen misali sürekli aldıkça daha fazla istiyor. “Hep bana, Rabbena” diyerek, gözü, nefsi doymuyor, gözü başka bir şey görmüyor, göremiyor. Günümüz insanı, komşusu açlıktan ölür haberi olmaz, komşusu ölür o eğlencesine devam ediyor.
Şöyle dönüp bir geriye baksa/bakabilse, ne/neler kaybettiğini, neler yaşayıp, yaşayamadığını, ne hayaller, gerçekler tükettiğini, şu hayatını boş ve avare olarak heba ettiğini, kar/zarar mizanını tutarak, bilançosunu çıkarması gerekir.
Malum, ne yaparsan yap, ne yaşarsan yaşa, unutma ki sonu ölümdür. Kaçış yok, er-geç yakalanacaksın, kurtuluş yok.
Geçici olan bir hayat için, yüzleşeceğin gerçekler için, ne kadar yaşarsan yaşa, sonuçta öleceğin bir hayat için değer mi?
Sözde yeni bir yıla girmenin sarhoşluğuyla, çılgınca kutlayanlar, aslında biraz daha kıyametinize yaklaştığınızı, ölüm ve sonrasını düşünün, bilin artık.
Çıkacağınız yolculuğa ne kadar hazırlıklı olup olmadığına, azığınızın ne kadarını topladığınızın hesabını, muhasebesini yapın, bilançosunu tutun bakalım, karda mısınız, zararda mısınız?
Kerim Baydak
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.